Uzun soluklu savaş: Rusya-Ukrayna

Uzun soluklu savaş: Rusya-Ukrayna

Önümüzdeki aylar, NATO’nun ve onun ötesinde “ABD’li ve ABD’siz” Avrupa’nın savunma politikaları üzerinden tüm siyasi rotasının belirleneceği kritik bir dönem. Türkiye, bu kritik dönemde kendine nasıl bir rol biçecek-bunun planı yapılıyor mu?

Rusya’nın Ukrayna’yı topraklarına katmak amacıyla başlattığı, Kremlin’in ifaskerî operasyonu, 24 Şubat’ta üçüncü yılına girdi. Kara savaşının ağırlık kazanıp üzerine konuşulduğu şu günlerde Rusya, uzun bir aradan sonra ilk kez çok ufak çapta da olsa toprak kazandı. Savaşın tam da yıl dönümünde, Rus güçlerinin küçük Avdiivka kentini ele geçirmesi, Ukrayna’nın azalan cephaneliği ve kısıtlı insan gücünü hatırlatan bir dönüm noktası oldu.

Bir yandan, iki yıllık süreçte büyük kayıplarla, Ukrayna içinde sadece ince bir hattı müdafaa şeridini ele geçirmesi Rusya’nın askeri gücü açısından övünülecek bir durum değil. Dahası, Ukrayna güçlerinin moral bozukluğu yaşadığı; insan güçlerinin 7 Rus askerine karşı 1 Ukrayna askerine denk düştüğü noktada bile, Rusya hızla ilerleyemiyor. Rusya’nın şimdiye kadarki “başarısı”, kendi insan kaynaklarını fütursuzca kullanmasından kaynaklanıyor: Avdiivka’nın ele geçirilmesi için, 47 bin Rus askerinin feda edildiği öne sürülüyor. Rus güçleriyle beraber Avdiivka’da olan, Kremlin yanlısı blogger Andrey Morozov, kentin alınması için 16 bin Rus askerinin öldüğünü duyurduktan sonra “intihar etti”-diğer bir deyişle, şaibeli biçimde öldü.

Öte yandan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in stratejisi savaşı zamana yaymak. Batı ülkelerinin desteğinin zamanla azalacağı ve Batı toplumlarında yaşanan savaş bıkkınlığına karşı, Rusya’nın iplerinin sıkı biçimde elinde olduğu düşüncesiyle, savaşı uzatabildiği kadar uzatarak kazanmayı amaçlıyor. Fakat, “uzatabilecek kadar uzatmak” ve “zamana yaymak”, Batı için de geçerli bir strateji olabilir.

Her halükarda Rusya, şimdilik savaşın uzamasının kendisine kazandıracağı algısını yayarak, çatışmaların bir sonraki evresine hazırlanıyor. Dünyanın en ağır yaptırımlarına maruz kalan Rus ekonomisi, içine kapanarak ve tamamen savunma sanayiine ağırlık vererek beklenin üzerinde performans gösterdi. Rus savunma fabrikaları, ordu için yeterince hızlıca daha fazla techizat üretmedikleri için eleştirilse de, üretimlerini artırıyor. Putin’in Mart ayındaki başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmesi ertesi, Rusya’nın bir seferberlik daha ilan etmesi muhtemel. Evet; Rusya, artık gelecek on yıllarda, asla olabileceği dünya gücü statüsüne erişemeyecek biçimde içten içe erise ve genç nüfusunu savaşta yok etse de, kısa vadeli dönemde büyük bir asker havuzuna sahip. Bu da, Ukrayna’ya karşı asıl büyük avantajı.

2024 için çizilen askeri stratejinin “aktif” kısmında da, Ukrayna’nın bir yandan müdafaa hattını korurken, diğer yandan da Rus güçlerine vurucu operasyonlar gerçekleştirerek kapasitelerini zayıflatması ve ilerleme imkanlarını yok etmesi amaçlanıyor. “Aktif savunma” sayesinde, Ukrayna’nın askeri insan gücü toparlanacak, hazırlanacak ve 2025’te de, “Büyük Taaruz”a geçilecek; masadaki plan bu.

BETER BİR KISIRDÖNGÜ

Geçtiğimiz yıl, Ukrayna’nın Kharkiv ve Kherson’daki sürpriz askeri başarılarının yarattığı iyimserlikten sonra bile, savaşın “çıkmazda olduğu” yorumu sıklıkla yapılıyordu. Ukrayna ve arka plandaki müttefiklerinin amacı, 2023 Yaz döneminde büyük bir karşı atak gerçekleştirerek, Putin’i köşeye sıkıştırmak ve barışa zorlamaktı.

2023’te tedarik zincirlerindeki aksamalar, hava koşulları ve yanlış planlamalar nedeniyle gerçekleşemeyen “Büyük Taaruz” beklentisinin ardından Ukrayna, “aktif savunma” (active defense) pozisyonuna geçti. Böylelikle, Ukrayna’nın daha az askerini kaybedeceği varsayılıyordu: buna karşılık, savunma için techizata olan gereksinim de artacaktı. 2024 için çizilen askeri stratejinin “aktif” kısmında da, Ukrayna’nın bir yandan müdafaa hattını korurken, diğer yandan da Rus güçlerine vurucu operasyonlar gerçekleştirerek kapasitelerini zayıflatması ve ilerleme imkanlarını yok etmesi amaçlanıyor. “Aktif savunma” sayesinde, Ukrayna’nın askeri insan gücü toparlanacak, hazırlanacak ve 2025’te de, “Büyük Taaruz”a geçilecek; masadaki plan bu.

2023’te niyet edilen “Büyük Taaruz” 2024’te gerçekleşsin gerçekleşmesin, daha önümüzde Ukrayna Savaşı’nın uzayacağı seneler ve seneler var gibi gözüküyor.

“Uzun soluklu” savaşın, 2-3 senenin ötesinde kalıcı bir savunma perspektifi gerektirdiği artık Avrupa’nın kabullendiği bir “gerçeklik”. Savaşın yıldönümü arifesinde, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kiev’e yaptığı ziyarette İngiltere-Ukrayna Güvenlik İşbirliği Anlaşması’nın da haberini verdi.

UZUN SOLUKLU SAVAŞIN KABULLENİLİŞİ…

Artık kabullenilen ise, Ukrayna Savaşı’nın “uzun soluklu” olacağı. Londra merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün (IISS-International Institute for Strategic Studies), savaşın yıldönümü dolayısıyla yayınladığı rapora göre, Rusya’nın “2-3 yıl daha” çatışmaları sürdürebilecek ekonomik ve askeri gücü var. Ülkenin bütçesinin 3’te 1’i savunmaya gidiyor; bu devam ettirilse de, silah, mühimmat tüketimi ve askerler için insan kaynağı sağlanmasının sürdürülmesi, daha ötesinde Rusya için de zor.

Yine de, “uzun soluklu” savaşın, 2-3 senenin ötesinde kalıcı bir savunma perspektifi gerektirdiği artık Avrupa’nın kabullendiği bir “gerçeklik”. Savaşın yıldönümü arifesinde, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Kiev’e yaptığı ziyarette İngiltere-Ukrayna Güvenlik İşbirliği Anlaşması’nın da haberini verdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, aynı dönemde Ukrayna ile ikili güvenlik anlaşması imzaladı. İtalya Başbakanı Giorgio Meloni de, savaşın yıldönümünde yine Kiev’de benzer bir anlaşmayı duyurdu. Avrupa ülkelerinin çoğunun Ukrayna’yla savunma angajmanlarına girmesi de muhtemel. Avrupa’nın NATO’dan bağımsız, Ukrayna girdiği savunma angajmanlarında ABD’nin rolü ne olacak? Temmuz 2024’te Washington’da gerçekleşecek NATO’nun 75. Yıl Zirvesi’nde Ukrayna’yı odağına alan ve/veya Ukrayna’ya üyelik perspektifi de sunan bir güvenlik mimarisi şekillenecek mi?

Önümüzdeki aylar, NATO’nun ve onun ötesinde “ABD’li ve ABD’siz” Avrupa’nın savunma politikaları üzerinden tüm siyasi rotasının belirleneceği kritik bir dönem. Türkiye, bu kritik dönemde kendine nasıl bir rol biçecek-bunun planı yapılıyor mu? Taraflar kesinleşirken Türkiye’nin de bazı seçimler yapması ve bu seçimlerinin de arkasında durması gerekecek zira…

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir