KÖŞE YAZILARI
YORUM

“Fatih Terim Terör Örgütü” diyelim mi?

Yoksulluğun gölgesinde temel haklar: Gıdaya erişim krizi

Yoksulluk, memleketin en önemli meselesi

Yoksulluk iktidarın neyi olur?

Derin yoksullukla mücadelenin yeni koşulları

Barınma sorunu nasıl çözülür?

Küresel kervana geç katıldık

Türk Sağı aydınlarına sesleniş

Türkiye kimlik bunalımını aşabilir mi?

Yeni Anayasa’ya doğru: Fransa yarı başkanlık sistemi

Yeniden yol ayrımındaki Ortadoğu

Akademinin hal-i pürmelali
“Fatih Terim Terör Örgütü” diyelim mi?
Gelecek kuyusu
Gezi bir sivil toplum eylemi mi yoksa bir kalkışma mı?
Türkiye limanlarından İsrail’in plastik çöpleri Adana’ya nasıl geldi?
DOSYA
GÜNDEM

Rezan Epözdemir ve Lube Ayar arasında gerilim

Erdoğan: LGBT karşısında dik duracağız

Akşener: Ahlaksız teklifleri geri çevirdik

Özgür Özel, Akşener’i ziyaret edecek

Asgari ücret zammına ilişkin tüm tahminler…

Onur Saatlı, CHP Çeşme adaylığı yolunda…

İBB en geç saat 10’da evinde ol diyor, çünkü…

Bahçeli, Terim’i hedef aldı

Almanya, İsrail’e koşulsuz desteğini yineledi
SÖYLEŞİ
Işık Üniversitesi’nden Prof. Dr. Seda Demiralp ile seçimler sonrası seçmenlerin siyasete küsmesi ve duygusal hayal kırıklığını konuştuk. Demiralp, seçmenin siyaseti takip etmez hale gelmesi tek başına çok tehlikeli olduğunu ifade edip, nedeni şöyle açıklıyor: “Türkiye gibi demokratik kurumların kırılgan olduğu ülkelerde seçmenlerin siyaseti takip etmez olması, demokratik gerileme açısından çok tehlikeli. Bu otoriter popülizmi güçlendirir.”
Geçtiğimiz haftalarda Reform Enstitüsü’nde bir araştırmanın sonuçlarını paylaştınız. Orada seçmenlerin yüzde 35’inin sandığa, siyasete küstüğü gibi genel bir tespit vardı. Biraz o araştırmadan bahseder misiniz?
Seçimlerden sonra meslek çevremizde, arkadaş gruplarımızda siyasete bir yabancılaşma, yani bir çeşit “apati” geliştiğini gözlemlemeye başlamıştık. Bu araştırma fikri de kısmen bu gözlemler sonucunda ortaya çıktı. Meslek deneyimimizde, sosyal hayatta izlediğimiz bu siyasetten uzaklaşma halinin toplumda.
ÇEVİRİ
Bu ilişki her zaman dalgasız bir deniz misali ilerlemedi. Bağımsızlığının ilanını takip eden ilk yirmi yıllık dönemde İsrail’in başlıca müttefiki Fransa’ydı. İsrail’e uçak, tank, gemi gibi temel askeri silahları sağlayan, hatta nükleer silah geliştirdiği nükleer santrali inşa eden de Fransa olmuştu.
Washington uzun yıllardır İsrail’in en güçlü askeri ve diplomatik payandası olmuştur ama bu ilişki zaman içerisinde ciddi iniş çıkışlar yaşamıştır.
Yahudi devleti 14 Mayıs 1948 tarihinde bağımsızlığını ilan ettiğinde onu fiilen tanıyan ilk ülke ABD olmuştu. Aradan geçen 75 yıllık süreçte Washington, İsrail’in en güçlü askeri ve diplomatik müttefiki olmaya devam ediyor.
Fakat bu ilişki her zaman dalgasız bir deniz misali ilerlemedi. Bağımsızlığının ilanını takip eden ilk yirmi yıllık dönemde İsrail’in başlıca müttefiki Fransa’ydı. İsrail’e.
EDİTÖRDEN
Yeni Arayış’tan bir kez daha merhaba!
Buradan ilk merhabamızı 2015 Ekim’inde vermiştik. Şimdi yeni içerikle bir kez daha yola çıkıyoruz.
Türkiye’de her alan gibi yazın hayatı da ülkenin siyasi ikliminden fazlasıyla etkilendi. İster akademi ister medya ister edebiyat alanında olsun yükselmenin, iyi ve popüler olmanın koşulu liyakat olmaktan çıktı.
Bu durumun doğal sonuçlarından biri sayılan alanlarda hissedilir nitelik kaybı olurken; bir diğer sonuç ise düşünsel ve yazınsal üretimin motoru olan özgürlüğe kendiliğinden bir sınır konması, yani oto-sansürün neredeyse doğal durum haline gelmesi oldu.
Kuşkusuz medya, bütün bu süreçten olumsuz etkilenen kurumların başında gelmektedir.
Medya bağımsızlığı ve özgürlüğü siyasi iklime bağlı olarak sürekli daraldı. Haberler gerçeklikten koptu, nitelikli bilgi, yorum ve tartışma ortamı azaldı.
Yeni Arayış; böylesi bir iklimde, bu ihtiyaca.

E-POSTA BÜLTENİ
Bültene kaydolun, yeni yazılardan haberdar olun