Ajanlaştıramadıklarımızdan mısınız?

Ajanlaştıramadıklarımızdan mısınız?

“Etki ajanı” yasalarında, ajanlıkla suçlananın dış finansal bağları veya ilişkileri olması da gerekmiyor; sadece, hükümet tarafından “dış güçlerin işine yarayacak, çıkarlarına hizmet edecek” faaliyet, aktivite içinde olmak-bazen bir görüş belirtmek dahi, “yabancı ajan” ilan edilmek için yeterli.

Komşumuz Gürcistan,  haftalardır gösterilerle çalkalanıyordu. Bunun sebebi de, iktidar partisinin, “yabancı ajan” yasasını yürürlüğe koymayı planlamasıydı. Yasanın, Gürcistan’ın sivil toplumu ve bağımsız medyasını etkisiz hale getirmeyi amaçladığı ve Rusya’nın muhalif düşünceyi sindirmek için kullandığı öne sürülen benzer yasal düzenlemelerinden esinlendiği öne sürülüyor.

Gürcistan’ın parlamentosunda muhalefet milletvekilleri ile iktidarın temsilcileri arasındaki yumruklu kavgaların görüntüleri dünya medyasına yansıdığında, “acaba Türkiye’de bu tür bir yasa gündeme gelir mi?” diye düşünüyordum. Maalesef, çok da beklemeye gerek kalmadan bu sorunun yanıtını aldık: 9. Yargı Paketi ile tam da benzer eksende bir düzenleme  gündeme geliyor.

Yeni Şafak gazetesinde, 6 Mayıs’ta yayınlanan, “Etki Ajanına da ceza geliyor” başlıklı haberde şöyle deniyordu:

“Casusluk faaliyetlerinin önlenmesinde yeni adımlar atmaya hazırlanan Türkiye, etki ajanlığına karşı da tedbir geliştiriyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de son yıllarda en çok tartışılan istihbarat faaliyetleri arasında etki ajanlığı yer alıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), İsrail gizli servisi Mossad’a yönelik operasyonlarından sonra gündeme gelen casusluk faaliyetlerine ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni düzenleme sinyali vermişti. Yeni Şafak, düzenlemenin detaylarına ulaştı.”

Haber, “ajanlık” kapsamının “genişletileceğini” de belirterek, şöyle devam ediyor:

“Yasama yılı bitmeden TBMM’ye gelecek olan 9’uncu Yargı Paketi’nde yeni tip casusluk suçları için yeni düzenlemeler yer alacak. İstihbarat mücadelesinde yeni bir boyut olan “etki ajanlığı” Türk Ceza Kanunu’na (TCK) girecek. TCK’da tarif edilen “casusluk”, “ajanlık” tanımına yeni bir kavram olarak etki ajanlığı da eklenecek. Türkiye lehine gibi görünüp ancak aleyhte propaganda yaparak kamuoyu oluşturan etki ajanlarına mercek tutulacak.”

Haberde, “yasama yılı bitmeden” denildiğine göre, en geç Temmuz ayında böyle bir kanun TBMM’de Genel Kurul’a gelebilir. Ve haberin devamında da, “etki ajanı” yasa tasarısının asıl “vurucu” boyutu tanıtılıyor:

“TCK’da yer alan ajanlık ve casusluk suçlarının dışında, yeni yargı paketinde “sosyal medya aracılığıyla” Türkiye aleyhine propaganda yürüten etki ajanlarına karşı da düzenleme yer alacak. Türkiye aleyhinde kara propaganda yapılmasına alan açanlar “etki ajanı” kapsamına girecek. Ülkenin ekonomik, toplumsal ve kamu düzenini bozanlar da bu kapsamda değerlendirilecek. Söz konusu suçların caydırıcılığının olması adına bu kapsama giren suçlar için cezai müeyyideler gelecek.”

Rusya ve Gürcistan’daki yasa örneklerinde, yabancı fonlu sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın “yabancı etki ajanları” olarak kayıt yaptırması gerekiyor. Kırgızistan’da da, Gürcistan ile neredeyse eş zamanlı olarak “yabancı temsilciler” yasası yürürlüğe girdi.

BU YASA NE ANLAMA GELİYOR?

Peki; böylesi bir yasal çerçeve ne manaya geliyor? Bu tarzda bir yasanın çıkmasıyla şunların kriminalize edebileceğini söylemek mümkün:

– Yabancı basının, Türkiye’deki faaliyetlerinin ve varlığının sınırlandırılması; özellikle, yurtdışı kaynaklı finansman ve fonlardan yararlanan medyanın yasaklı hale gelmesi.

– Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, yabancı medya mensupları ile görüşmesi, röportaj vermesi; yabancı medya kuruluşlarına görüş bildirmesi-eğer hükümeti veya Türkiye’deki herhangi bir durumu eleştiriyorlarsa, “etki ajanı” zannıyla “cezai” yaptırımla karşılaşmalarına neden olabilir.

– Yabancı medya kuruluşlarıyla çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı muhabir, editör gibi görevlerdeki gazetecilerin, hükümetin hoşuna gitmeyecek yönleri olması halinde, “etki ajanı” suçlamasıyla karşı karşıya kalmaları söz konusu olabilir.

– Sosyal medyada, hükümet veya Türkiye’deki herhangi olumsuz  bir durumla ilgili yorum yapanlar da, yine “etki ajanı” oldukları; “dış güçlere hizmet ettikleri” iddiasıyla, yasal süreçlerle karşılaşabilirler.

Tabii; olası yasanın sadece medya ve sosyal medya ile sınırlı kalmaması da mümkün.

Ancak, asıl mesele; bu tip “etki ajanı” yasalarının getirdiği cezai yaptırımlar. Ve “etki ajanlığı” suçlamasının da, herhangi bir “dış bağ” olmadan, siyasi addedilen birçok faaliyeti kapsaması.

MEDYA VE SİVİL TOPLUMA “DIŞ MİHRAK” DAMGASI

Rusya ve Gürcistan’daki yasa örneklerinde, yabancı fonlu sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın “yabancı etki ajanları” olarak kayıt yaptırması gerekiyor. Kırgızistan’da da, Gürcistan ile neredeyse eş zamanlı olarak “yabancı temsilciler” yasası yürürlüğe girdi. Neredeyse tamamen Rusya’daki muadilinden kopyalanan yasa, “yabancı kaynaklı fon kullanan” ve muğlak bir şekilde tanımlanmış “siyasi faaliyet” yürüten herhangi bir sivil toplum kuruluşunun “yabancı temsilci” olarak tanımlanmasını öngörüyor. Böylece, herhangi biçimde ülke dışı bağlantısı olan medya  ve sivil toplum kuruluşları, “yabancı etki ajanı”,  “yabancı temsilci”  gibi tanımlamalarla adeta damgalanmış oluyor.  Macaristan’da da sivil toplumu ve medyayı hedefine alan böyle bir yasa söz konusu: hükümet bünyesindeki bir yapı, hükümet politikasına ters düşen sivil toplum ve bağımsız medyanın faaliyetlerini “dış kaynaklı yabancı temsilciler” olduğu gerekçesiyle zorlaştırıyor.

Ancak, asıl mesele; bu tip “etki ajanı” yasalarının getirdiği cezai yaptırımlar. Ve “etki ajanlığı” suçlamasının da, herhangi bir “dış bağ” olmadan, siyasi addedilen birçok faaliyeti kapsaması. Böylece, standart vatandaşlık haklarından da mahrum edilmiş oluyorsunuz: mesela, bir siyasi görüş paylaşmak, imza kampanyalarına veya gösterilere de katılmak da, “yabancı ajan” suçlamasıyla karşılaşmanıza neden olabiliyor.

Ve ajanlıkla suçlananın dış finansal bağları veya ilişkileri olması da gerekmiyor; sadece, hükümet tarafından “dış güçlerin işine yarayacak, çıkarlarına hizmet edecek” faaliyet, aktivite içinde olmak-bazen bir görüş belirtmek dahi, “yabancı ajan” ilan edilmek için yeterli.

YURTDIŞI BAĞLANTISI OLMASA DA “AJAN” DAMGASI YENEBİLİR

Rusya’nın 2012’de kanunlaşan ve kapsamı giderek genişleyen kanuni düzenlemeleri ile, muhalif çizgide bir görüş ifade eden veya faaliyette bulunan sade vatandaşlar da, “yabancı ajan” addedilerek, “casus” veya “hain” kategorisinde yargılanabiliyor.

Rusya Adalet Bakanlığı, insan hakları, çevre, LGBT sorunları ve sağlık sorunları üzerine çalışan gruplar ve sosyal konularla ilgili anket yapan yüzlerce grup ve kurumu da, “etki ajanı” ve “yabancı ajan” olarak “etiketledi”.

Evet; kamuoyu araştırması yapanlar da bu gibi “etki ajanı” yasalarının hedefi olabiliyor, çevre aktivistleri de, kadın hakları üzerine çalışan sivil toplum örgütleri de… Eğitim, sağlık üzerine çalışan meslek örgütleri de…

Ve ajanlıkla suçlananın dış finansal bağları veya ilişkileri olması da gerekmiyor; sadece, hükümet tarafından “dış güçlerin işine yarayacak, çıkarlarına hizmet edecek” faaliyet, aktivite içinde olmak-bazen bir görüş belirtmek dahi, “yabancı ajan” ilan edilmek için yeterli.

Rusya’da konu o kadar ileri gitti ki, “yurtdışı ziyaretlerinde uluslararası konferansa katılmak”, “yurtdışındaki birinden akrabası olsa bile hediye kabul etmek”, “yurtdışına para transferi” bile, bazı vakalarda “yabancı ajanlık” kapsamında yargılanlara neden oldu. Dahası, “yabancı ajan” ilan edilenlerin akrabaları ve yakın çevresi de, “yabancı ajanlarla ilintili” olarak etiketleniyor.

Türkiye’deki “etki ajanı” yasasının şapkasından ne tavşanlar çıkacak bakalım…

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir