Yeni Hizbullah – İsrail savaşı mı?

Yeni Hizbullah – İsrail savaşı mı?

Son günlerde İsrail – Lübnan cephesinde yaşananlar, tansiyonun düşmeyebileceği tam tersine Lübnan tarafında aratabileceğini düşündürüyor. İki taraf da sürecin en başındaki pozisyonlarına dönerse en azından bir süreliğine tansiyon düşebilir ancak eğer Netanyahu ısrarını sürdürür ve Hizbullah da aynı ölçüde karşılık verirse her yaz başı dile getirilen komplo teorisi gerçeğe dönüşebilir ve bir İsrail – Hizbullah savaşı daha yaşanabilir.

7 Ekim’de HAMAS’ın saldırıları sonrası başlayan süreçte en çok merak edilen konulardan birisi Hizbullah’ın savaşa dahil olup olmayacağıydı. Bu soru çok önemliydi ve birkaç açıdan hâlen önemini koruyor.

Hizbullah ile İsrail arasında “kan davası” var. İki taraf geçmişte savaş da dahil olmak üzere birçok kez karşı karşıya geldiler. Lübnan’da her yıl tekrar edilen komplo teorilerinden biri her “İsrail ile bu yaz savaş çıkacağıdır” ve her Lübnanlı bu söylentiyi ciddiye alır.

Hizbullah ile İsrail arasında 2006’da yaşanan savaştan bu yana neredeyse 20 yıl geçti. Bu süre içinde iki taraf da birbirlerine karşı tehditlerini sürdürdü.

İsrail 2006 savaşında yenilmiş olmayı hiç kabul etmedi, diğer yandan her seferinde 2006’ya göre gücünü kat kat arttırdığını ve savaşın yaşanması halinde Hizbullah’ı imha edeceğini iddia etti.

Hizbullah da İsrail’den geri kalmadı ve 2006’ya göre çok daha güçlü olduğunu, füze sayısını yüz binin üzerine çıkardığını, silahlarının niteliğini arttırdığını ifade etti. Yani İsrail’e karşı tehditlerin dozunu arttırdı.

İki tarafın sadece kendi aralarındaki sorunlar nedeniyle değil bölgesel meseleler ile ilgili olarak da sürekli karşı karşıya geldiğini biliyoruz – ki bölgesel meseleler ikili arasındaki mücadeleden ayrı görülemez.

HAMAS’ın saldırıları sonrası başlayan sürecin bölge savaşına dönüşebileceği ihtimali büyük endişe yaratmıştı. Zira yukarıda özetlemeye çalıştığımız şekilde birbirlerini sürekli tehdit eden iki taraf vardı ve HAMAS’ın saldırısı sonrası başlayan İsrail bombardımanı ile birlikte taraflar için düğmeye basılmasına “çok yaklaşılmıştı.”

Zaman ile görüldü ki sanılanın aksine iki taraf da birbirlerine dikkatli yaklaşmayı seçti. Temel sebep şu: Hiçbir taraf savaşı başlatan olmak istemiyor. Böyle bir durum kesin olarak savaşı başlatanın aleyhine sonuçlanır. İkinci sebep savaşın genişlemesi hâlinde diğer “ilgili tarafların” da sürece dahil olmasının kaçınılmaz oluşu.

Hizbullah’ın girdiği bir savaşa İran’ın müdahil olmaması mümkün değil. Üstelik savaşa dahil olan sadece Hizbullah olmayacak, Lübnan da bu sürece katılmak zorunda kalacaktı. Suriye kendi içinde çok ağır bir süreçten geçiyor ancak İsrail – Hizbullah çatışmasında Suriye de elinden geldiğince Hizbullah’a destek çıkacaktı.

Zaman ile görüldü ki sanılanın aksine iki taraf da birbirlerine dikkatli yaklaşmayı seçti. Temel sebep şu: Hiçbir taraf savaşı başlatan olmak istemiyor. Böyle bir durum kesin olarak savaşı başlatanın aleyhine sonuçlanır. İkinci sebep savaşın genişlemesi hâlinde diğer “ilgili tarafların” da sürece dahil olmasının kaçınılmaz oluşu.

Bu arada Irak’taki örgütlerin de böyle bir sürecin dışında kalmayacağını belirtmek lazım.

Böylece ikili arasındaki savaş bölgesel savaş anlamına gelecekti.

Bu nedenle iki tarafın da sürece dikkatli yaklaştığı görüldü. Hizbullah “devlet aklı ile” hareket ederek sorumsuzluk yapmak istemedi ve süreci nabız yoklaması amacı ile de karşılıklı “cevaplaşmalar” ile sürdürmeyi seçti.

Bu cevaplaşmalar sınırdaki karşılıklı atışlardan ibaret oldu bugüne kadar. Hasan Nasrallah’ın süreç içinde kendilerine ilişkin eleştirilere cevap verirken yaptığı açıklamalar bu atışlar ile kendilerine düşeni yerine getirdikleri savunmasını içeriyordu.

Son günlere kadar ikili arasında ciddi sayılacak saldırılar olmadı. Bu iki tarafın da kayıp vermediği anlamında değil. Hizbullah İsrail askeri gözetleme birimlerini körleştirmeye çalıştı, İsrail ise Hizbullah yöneticilerine yönelik saldırılar gerçekleştirdi.

Son dönemde ise cephenin gittikçe ısındığı görülüyor. İsrail ilk defa Hizbullah etki alanları dışında yerleri vurdu, Hizbullah da karşılık verdi.

Ancak İsrail Hizbullah’a çok uzak bir bölgeye (Baalbek) ilk defa saldırı gerçekleştirdi ve Hizbullah bu saldırının karşılıksız kalmayacağı açıklamasında bulundu.

HAMAS ile İsrail arasında bir ateşkesin sağlanması için çabalar sürüyor. Ramazan ayı öncesi tarafların ateşkes sağlaması Arap – İslam devletlerinin yanı sıra Netanyahu için de bir rahatlama sağlayabilir. Son günlerde İsrail – Lübnan cephesinde yaşananlar ise tansiyonun düşmeyebileceği, tam tersine Lübnan tarafında aratabileceğini düşündürüyor. İki taraf da sürecin en başındaki pozisyonlarına dönerse en azından bir süreliğine tansiyon düşebilir ancak eğer Netanyahu ısrarını sürdürür ve Hizbullah da aynı ölçüde karşılık verirse her yaz başı dile getirilen komplo teorisi gerçeğe dönüşebilir ve bir İsrail – Hizbullah savaşı daha yaşanabilir.

 

Musa Özuğurlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir