6 Şubat sonrası deprem illerinde 210 maden için ÇED süreci başladı

6 Şubat sonrası deprem illerinde 210 maden için ÇED süreci başladı

1993-2023 yılları arasında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje sayısı 77 bin 434’dür. Bu projelerin yarısı madencilik sektöründedir. Türkiye’de dağlar taş ve mermer ocaklarıyla delik deşik edildi. Bu düzenleme ile daha da kolay yol alacaklar. O yüzden mücadele etmemiz gereken çok fazla alan, çok fazla yasa değişikliği, çok fazla mağduriyet var, kolektif bir pratikle, vicdanla ve dayanışma ağlarıyla yeni bir demokratik düzen alternatifi kurmak zorundayız.

AKP’nin 22 yıldır süregiden beton, asfalt, inşaat odaklı ekonomik uygulamaları ve bunların etrafında dönen rant, talan, gasp odaklı hesaplar bitmek bilmiyor.

Deprem bölgesi, Türkiye tipi kapitalizmin yeni iş kanalı hâline dönüştü, rant alanına çevrildi.

Hatta bu hesaplara her gün yenisi ekleniyor. “Su uyur, düşman uyumaz” misali iktidarın ve etrafında kenetlenen çelik çekirdek yandaş sermayenin radarında bir süredir deprem bölgesi var.

Diğer yandan, Erzincan İliç’te Çöpler Altın Madeni’nde yaşanan facianın ardından Türkiye’deki yüzlerce maden projesi kamuoyunun radarına girdi.

Madenlerin yarattığı ekokırım ve emekkırım suçlarını maalesef Türkiye daha yeni yeni konuşmaya başladı.

Çok geç kalındı, hava, su, toprak bu kadar kirletilmeden, madenlerin çarkı emekçinin kanı üzerinde dönmeden önlenebilirdi, ancak zararın neresinde dönülürse kârdır diyerek, konuyu gündemde tutmaya, konuşmaya, tehlikelere dikkat çekmeye devam edelim.

Çünkü, tüm Türkiye coğrafyasında 2008-2023 yılları arasını kapsayan 15 yıllık dönemde 386 bin adet maden ruhsatı verildi. Bu şirketlere ayrıcalıklar, teşvikler getirildi, vergi afları sunuldu.

Şimdi deprem gerçeği ile madencilik hırsının bir arada vücut bulduğu bir realite ile karşı karşıyayız.

Depremden etkilenen 11 ilde 210 adedi madencilik olmak üzere toplamda 497 proje için deprem sonrasında ÇED süreci başlatıldı.

6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 kenti etkileyen deprem sonrası pek çok acıyı geride bıraktık, hâlâ derin yaralar sarılmaya çalışılıyor, mağduriyetler giderilemiyor, en temel insan hakkı olan eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım konularında bir arpa boyu yol gidilemiyor.

Ancak, sermayeye yeni rant alanları açmak dendiğinde deprem bölgesinde yüzlerce farklı projenin bir şekilde gündeme alındığını görüyoruz.

Türkiye’nin önde gelen ekoloji örgütleri 6 Şubat depreminin birinci yılında önemli bir çalışmaya imza atarak, saha deneyimleri ve gözlemleriyle il bazında bölgedeki sorunları ve neler yapılması gerektiğini ortaya koydu.

İklim Adaleti Koalisyonu ve Ekoloji Birliği’nin büyük emek vererek, en ince ayrıntısına kadar inceleyerek hazırladıkları çalışma, rant çarkının deprem sonrasında deprem illerinde nasıl işlediğini göstermesi açısından son derece çarpıcı.

Çalışmada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın internet sitesinde 7 Şubat 2023 ile 31 Aralık 2023 arasında deprem bölgesi için il/ilçe bazlı yayınlanan duyurularda Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlayan projelerin detayları yer alıyor.

Doğal alanları, kültürel mirasları, zeytinlikleri, dağı taşı sermayenin kullanımına daha rahat sunabilmek için ayak bağı görülen yasal düzenlemeler bir bir süpürülerek temizlenmek isteniyor.

Önemli sayısal verileri aktaralım:

  • Depremden etkilenen 11 ilde (Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa) toplamda 497 proje için deprem sonrasında ÇED süreci başlatıldı.
  • Maden, hazır beton/çimento santralleri, petrol arama ve kum/çakıl ocakları gibi projelerde önemli artış göze çarpıyor. Özellikle Hatay’daki maden projelerinde yüzde 70, Urfa’da GES projelerinde yüzde 89 ve Diyarbakır’da petrol arama projelerinde yüzde 92’lik artış yaşandığı belirtiliyor.
  • 11 ilde toplam 210 maden projesi için ÇED süreci başlatılırken, maden projeleri için 61 adetle en fazla için başvurunun Maraş’ta olduğu görüldü.
  • 11 ilde 23 adedi Elazığ’da olmak üzere toplam 34 petrol projesi için süreç başlatıldı.
  • Depremden önce bu illerde başlayan 22 toplu konut projesi varken, şu anda sadece Adana’da 1 toplu konut projesi olduğunun görülmesi, konut projelerinde ÇED süreçlerinin tamamen devreden çıkarılarak yağma zihniyetiyle yapıldığını gösterdi.
  • Deprem sonrasında bu 11 ilde GES (Güneş Enerji Santrali) projelerindeki artış dikkat çekti. 59’u Urfa’da olmak üzere 177 GES projesi için ÇED süreci başlatıldı. Çevreciler, 11 ildeki artık kullanılmayan ve rehabilite edilmesi gerekirken rehabilite edilmeyen eski maden sahalarının GES projeleriyle donatıldığı görüşünde.
  • 12 adedi Maraş’ta olmak üzere toplam 42 çimento ve hazır beton projesi için de ÇED sürecinin başlatıldığı tespit edilenler arasında.
  • Diğer proje başvurularına baktığımızda 9 adet kum ve çakıl ocağı, 22 RES ile 1 JES ve 1 HES projesine başvurulduğu görülüyor.

Bitti mi hayır bitmedi. Devam edelim…

Bu tablo sadece deprem bölgesindeki illeri içeriyor. Tüm Türkiye’yi düşündüğümüzde tablo çok daha devasa bir hâl alıyor.

Doğal alanları, kültürel mirasları, zeytinlikleri, dağı taşı sermayenin kullanımına daha rahat sunabilmek için ayak bağı görülen yasal düzenlemeler bir bir süpürülerek temizlenmek isteniyor.

TBMM Başkanlığı’na 29 Ocak 2024 tarihinde sunulan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” ilgili komisyonlarda görüşüldü, İliç’te yaşanan felaket sebebiyle TBMM’de görüşülmesi ertelendi ancak görüşülmesi an meselesi.

Teklifin maddeleri incelendiğinde, esas amacın madencilik faaliyetlerini zorlaştıran bazı uygulamaların ortadan kaldırılması olduğu görülüyor. Hâlen dikensiz gül bahçesi olan uygulama alanının daha da pürüzsüz hâle getirilmesi isteniyor.

TBMM’nin internet sitesinde, “Teklif ile Maden Kanunu kapsamında uygulanan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) raporlama sisteminin, IV. Grup maden işletme ruhsatları dışındakiler için gönüllülük esasına göre uygulanması….” ifadesi yer alıyor.

Bu değişiklik yasalaştığında I, II, III ve IV. sınıf madenler için daha önce zorunlu olan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre rapor hazırlama şartı zorunlu olmaktan çıkarılarak, gönüllü hale getiriliyor.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, konuyla ilgili açıklamasında, şu ifadeler yer alıyor:

“Bu değişikliğin altında yatan sebep, iktidar tarafından koşulsuz desteklenen inşaat sektörü için gereken taş, mermer gibi özellikle II. Grup madenlerin daha rahat çıkartılmasının sağlanmasının önünü açmaktır.

II-a Grubu madenler, küresel karbon salımlarının baş aktörlerinden olan inşaat sektörünü ayakta tutan madenlerdir. Bu grupta yer alan madenler hazır beton ve asfalt yapımında, çimento üretiminde yüzde 60 oranında ana hammadde olarak kullanılıyor.

1.sınıf madenler için ÇED süreçlerinde büyük kolaylık sağlanırken, “ÇED Gerekli Değildir” kararları ile işletme izni veriliyor.

1993-2023 yılları arasında “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilen proje sayısı 77 bin 434’dür. Bu projelerin yarısı madencilik sektöründedir. Türkiye’de dağlar taş ve mermer ocaklarıyla delik deşik edildi. Bu düzenleme ile daha da kolay yol alacaklar.”

Mücadele etmemiz gereken çok fazla alan, çok fazla yasa değişikliği, çok fazla mağduriyet var, kolektif bir pratikle, vicdanla ve dayanışma ağlarıyla yeni bir demokratik düzen alternatifi kurmak zorundayız.

Pelin Cengiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir