Hindistan Çin’in yaptığını neden yapamıyor?  

Hindistan Çin’in yaptığını neden yapamıyor?  

Tüm verilerin gösterdiği, Çin gibi on yıllar boyunca küresel büyümenin lokomotifi olmasa da, Hindistan’ın dünya emtia, tüketim ve sermaye malları talebine büyük bir katkı yapmasının beklenebileceği.  “Hindistan’ın yükselişi” döneminde, Güney Asya ülkesi küresel ticarette çok daha büyük bir oyuncu haline gelecek. Büyük olasılıkla da Çin’in bugün mal tedarik zincirlerinde oynadığı kilit role benzer bir rolü hizmet ihracatında üstlenecek.

1980’lerin başında, dünyanın en kalabalık iki ülkesi Çin ve Hindistan’da kişi başına düşen gelir 470 dolar civarında hemen hemen aynıydı. Tam bu yıllarda iki ülke de tarihsel bir ana işaret ederek ekonomilerini liberalleştirmeye ve dışa açmaya başladılar. Bundan 45 sene önce ilk kez iki ülke için de “devrim” ve “mucize” öngörüleri ortaya atıldı.

Zaman Çin ekonomisinin soluksuz bir yükselişle Hindistan’a göre çok daha hızlı ilerleyişine tanıklık etti. Çin ekonomisi güçlü bir insan sermayesi gelişimi temeli üzerinde hızla büyürken, Hindistan büyümesinin bu yönünü eksik bıraktı. Çin ekonomik bir süper güç haline gelirken, Hindistan’ın bir sonraki süper güç olacağı yönündeki tahminler abartıdan öteye gidemedi.

Bugün Çin’in 18 trilyon dolar tutarındaki nominal GSYH’si Hindistan’ın 3 trilyon dolarlık ekonomisinin yaklaşık altı katı. Çünkü tarihsel olarak daha büyük bir nüfusuyla geçtiğimiz on yılda Çin’in reel GSYH büyümesi imalat ve ihracat odaklı üretimle Hindistan’ınkini yılda yüzde 1,5 puandan fazla geride bıraktı.

Bugün Çin ekonomisi geçmişe kıyasla sıkıntıda. Dünyanın geri kalanı (Hindistan dahil) daha uzun süre daha yüksek faiz oranlarının yeni norm olup olmadığını değerlendirirken, deflasyon bölgesindeki Çin faiz oranlarını düşürüp ekonomisine teşvik verme gayretinde. Emlak sektörü borç krizi içinde, genç işsizliği yükselişte ve Çinli hanehalkı güven bunalımında tüketmekten imtina ediyor.

Şekil 1: Çin ve Hindistan GSYİH (trilyon dolar)

 

Hindistan’ın ekonomik ve askeri potansiyelini ancak daha yüksek büyüme oranlarına ulaşması halinde gerçekleştirebileceğine inanıyor. Hindistan ekonomisini potansiyeline ulaştırmak için gereken hızlı büyümenin de daha fazla yabancı yatırım girişi ve Hindistan pazarlarının dünyaya daha fazla açılmasıyla mümkün olduğunu savunuyorlar.

HİNDİSTAN İSE EZELDEN ÇİN’İN DOĞAL RAKİBİ

İki ülke, zaman zaman çatışmaların patlak verdiği 3.200 km’den fazla ihtilaflı, sınırlandırılmamış sınırı paylaşıyor.  Çin’in Asya’daki rakipleri ne kadar büyük ve güçlü olursa, ABD’nin lehine bir güç dengesi oluşması ihtimali de o kadar yükseliyor.

ABD ile Hindistan arasındaki ilişki 21. yüzyılın en stratejik ve en önemli ilişkilerinden biri. ABD yıllardır Çin’in artan gücünü kontrol etmenin bir yolu olarak Hindistan’ın yükselişine yardımcı olmaya çalışıyor.

ABD’nin hedefi Hindistan’ın önde gelen bir küresel güç haline gelerek barışçıl, istikrarlı ve zengin bir Hint-Pasifik bölgesinin desteklenmesinde kendisine hayati bir ortak olması. ABD açısından Hindistan stratejik ortaklığı, Çin’e kıyasla demokrasiye bağlılık ve kurallara dayalı uluslararası sistemin korunması gibi ortak değerler üzerine kurulu. ABD ve Hindistan ticaret, yatırım ve bağlantı yoluyla küresel güvenlik, istikrar ve ekonomik refahı teşvik etme konusunda ortak çıkarlar oluşturdular.

Şekil 2: Dünya İmalat Sektörü Payları

 

Şekil 3: Dünya Mal İhracatı Payları

 

Son birkaç yıldır Biden yönetimi Hindistan hükümetiyle daha yakın bir ilişki peşinde. Beyaz Saray Modi hükümetine yakınlık gösterirken, Biden’ın kendi partisinin üyeleri Hindistan’da üstü örtülmesi zor insan hakları ve dini özgürlükler konusundaki endişelerini yüksek sesle dile getiriyor. Buna rağmen Batılı ülkelerin ve Hindistan’la ilişkileri ve beklentileri Modi hükümetinin ömrünün çok daha ötesinde. Batılı demokrasiler Hindistan’ı doğal bir müttefik olarak görüyor. Hindistan’ın ekonomik ve askeri potansiyelini ancak daha yüksek büyüme oranlarına ulaşması halinde gerçekleştirebileceğine inanıyor. Hindistan ekonomisini potansiyeline ulaştırmak için gereken hızlı büyümenin de daha fazla yabancı yatırım girişi ve Hindistan pazarlarının dünyaya daha fazla açılmasıyla mümkün olduğunu savunuyorlar.

Geçen yaz sonu Yeni Delhi’de yapılan G20 Zirvesi’nde ABD, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve AB, kısa adı IMEC olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru’nu kurduklarını açıkladı, mutabakat zaptını imzaladı. IMEC, Baharat Yolu’nun 21’inci yüzyıl versiyonu olarak da görülüyor. Deniz ve demiryolundan oluşan iki güzergâhlı ekonomi koridoru, Hindistan’dan BAE’ye uzanacak, ardından Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’i geçerek, Avrupa’ya bağlanacak. Hindistan’dan yüklenen malların İsrail ve Yunanistan limanları üzerinden Avrupa’ya daha hızlı gönderilmesi sağlanacak. Hamas-İsrail savaşı kısa dönemde IMEC’in ilerleyişine engel olsa da bu engel sadece kısa vadeli kalacak.

Şekil 4: Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru (IMEC)

 

Hindistan’ın 2023’te dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i geçti. Hindistan’ın doğum oranı Çin’in neredeyse iki katı. Dünyanın en büyük pazarı haline gelirken, bir yandan da artan genç nüfusa gıda, eğitim ve istihdam sağlama konusundaki iç sorunların artması bekleniyor. Ve Hindistan son iki yıldır ekonomik büyümede Çin’i geride bıraktı – Çin’in %5,2’lik büyümesine kıyasla Hindistan’ın GSYİH’si geçtiğimiz yıl %7 büyüdü.

HİNDİSTAN EN KALABALIK NÜFUS VE EN HIZLI BÜYÜYEN EKONOMİSİ ÇİN’İ YAKALAR MI? 

Davos’tan G20’ye kadar hemen her toplantının en ilginç konusu Ukrayna işgaliyle bölünen küreselleşme, Çin ekonomisindeki sorunlar ve Hindistan ekonomisindeki yükseliş. ABD-Hindistan yakınlaşması bu başlıkların en ilgi çeken konusu. Merak edilen de 1980’lerden bu yana kıyaslaması yapılan Hindistan ve Çin ekonomilerin arasında son 45 yılda oluşan farkın önümüzdeki 45 senede kapanıp kapanamayacağı.

Hindistan’ın 2023’te dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i geçti. Hindistan’ın doğum oranı Çin’in neredeyse iki katı. Dünyanın en büyük pazarı haline gelirken, bir yandan da artan genç nüfusa gıda, eğitim ve istihdam sağlama konusundaki iç sorunların artması bekleniyor. Ve Hindistan son iki yıldır ekonomik büyümede Çin’i geride bıraktı – Çin’in %5,2’lik büyümesine kıyasla Hindistan’ın GSYİH’si geçtiğimiz yıl %7 büyüdü.

Hindistan’ın büyümesi, artan doğrudan yabancı yatırımlardan (DYY) ziyade büyük canlı orta sınıftan oluşan tüketici pazarına bağlanıyor. Çin ile arasındaki ekonomik fark ve artan nüfusunun ihtiyaçları göz önüne alındığında, Hindistan’ın DYY çekmek istemesi makul elbette.  Ancak 2019 ve 2021 yılları arasında Hindistan’a küresel DYY girişlerinin payı %3,4’ten %2,8’e düşerken, Çin’in küresel DYY’deki payı %14,5’ten %20,3’e yükseldi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2021 Yatırım Ortamı Bildirisi’ne göre Hindistan’ın Batılı ortakları Hindistan’ı “iş yapmak için zorlu bir yer” olarak görmeye devam ediyor.

İlk bakışta demografik istatistikler umut verici. Zorluklara rağmen, Hindistan’ın büyüklüğü ve konumu onu yabancı işletmeler için değerli bir pazar haline getiriyor.

Ancak, Batı’nın “modern, hızlı büyüyen, mutlu ve serbest piyasa odaklı bir Hindistan” umutları, 21. yüzyılın ilk birkaç yılında umulan hızda gerçekleşmedi. Hindistan’ın mevcut ekonomik büyüme hızı, Hindistan’ın iç hedefleri ve küresel ekonomik güç Çin’e ciddi bir rakip olma hedefi için yetersiz.

Ekonomistler, Çin’de büyümenin sıfır olduğu ve Hindistan’da yatırım harcamalarının son dönemdeki ortalamasının üç katına çıktığı varsayılsa bile, Hindistan’ın yatırım harcamalarının Çin’e yetişmesinin 18 yıl daha alacağını belirtiyor. Şu anda Çin dünya yatırımlarının yaklaşık %30’unu gerçekleştirirken Hindistan’ın payı %5’in altında. Küresel tüketimdeki payı da Pekin’in %14’üne kıyasla %4’ün altında.

Çin ekonomisinin yavaşlayan büyüme hızına karşılık küresel ekonomiyi sürükleyecek bir ekonomik büyüme hızı ile Hindistan’ın kalkınması zor. Bu durum Hindistan’ın ekonomi politikalarını ABD’li politika yapıcılar için stratejik bir endişe kaynağı haline getiriyor.

İki ülke ekonomisi arasındaki çok köklü farklılıklar Hindistan’ın ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’i yakalayıp geçmesinin imkansıza yakın zor olduğunu anlatıyor.

Bir ülkenin gücünü değerlendirirken, nüfus sayısından daha önemli olan işgücünün kalitesi. Çin’in işgücü Hindistan’ınkinden daha üretken. İki ekonominin 1953’te (kabaca modernleşme çabalarına başladıklarında) eşit derecede üretken olduğu varsayıldığında, Çin 1980’lerin sonunda %50’nin üzerinde daha üretken hale geldi.

İNSAN KAYNAĞI- BİLİM VE TEKNOLOJİYE YATIRIM

Sanayi Devrimi’nin başlangıcından bu yana, ekonomik ilerlemenin her örneği sürdürülebilir verimlilik artışına dayanır. Bu da insan sermayesine yapılan yatırımlar ve kadınların işgücüne daha fazla katılımı ile ilişkilendirilir.

Pazarın serbestleşmesi ve küreselleşme Çin ve Hindistan’ın büyümesine büyük ölçüde yardımcı oldu. Ancak Çin başarılı kalkınma stratejisini, Hindistan’ın çok gerisinde kaldığı beşerî sermaye ve toplumsal cinsiyet eşitliği ikiz sütunları üzerine inşa etti.

Hindistan ekonomik büyümeyi desteklemek için bilim ve teknoloji geliştirme yarışında Çin’in çok gerisinde. Çin, Hindistan’ın neredeyse iki katı kadar STEM öğrencisi (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) mezun ediyor.

Dünya Bankası’nın 2000’lerin başında ilan ettiği üzere, Çin’in Mao Zedong döneminde insan sermayesini geliştirme ve toplumsal cinsiyet eşitliği yönünde kaydettiği kayda değer ilerlemeler sayesinde Çin “bir nesil içinde” yaşam standartlarında “muazzam bir artış” sağlamayı başardı. Çin özellikle kentsel bölgelerinde “kadın olarak büyümek için en iyi yerlerden biri” haline geldi. Eğitime erişimin artması ve kadınların işgücüne katılım oranının yükselmesi, doğum oranlarının düşmesine ve çocuk yetiştirme uygulamalarının iyileşmesine neden oldu.

Bir ülkenin gücünü değerlendirirken, nüfus sayısından daha önemli olan işgücünün kalitesi. Çin’in işgücü Hindistan’ınkinden daha üretken. İki ekonominin 1953’te (kabaca modernleşme çabalarına başladıklarında) eşit derecede üretken olduğu varsayıldığında, Çin 1980’lerin sonunda %50’nin üzerinde daha üretken hale geldi.

Çin son 45 yıldır izlediği politikalarla yoksulluğu büyük ölçüde ortadan kaldırırken, Hindistan’da yoksulluk ve yetersiz beslenme yüksek seviyelerde devam ediyor. 1980 yılında Çin’in 1 milyar vatandaşının %90’ı Dünya Bankası’nın yoksulluk sınırının altında gelire sahipti. Bugün bu sayı sıfır seviyesinde.  Hindistan’ın 1,4 milyarlık nüfusunun %10’undan fazlası Dünya Bankası’nın aşırı yoksulluk sınırı olan günlük 2,15 doların altında yaşamaya devam ediyor. En son Birleşmiş Milletler Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu raporuna göre, 2019-21 döneminde Hindistan nüfusunun %16,3’ü yetersiz beslenirken, bu oran Çin için %2,5’in altında. Hindistan aynı zamanda dünyadaki en kötü çocuk yetersiz beslenme oranlarından birine sahip.

Şekil 5: İnsan Sermayesi

 

 

Yapay Zeka (AI) üretimi söz konusu olduğunda Çin, ABD’nin tek küresel rakibi konumunda. Çin’in SenseTime AI modeli kısa süre önce OpenAI’nin GPT’sini temel teknik performans ölçütlerinde geride bıraktı; Hindistan henüz bu yarışa katılmış değil.

 ÇİN YAPAY ZEKA ÜRETİMİNDE ABD’NİN TEK KÜRESEL RAKİBİ

– Çin GSYİH’sinin %2’sini araştırma ve geliştirmeye harcarken, Hindistan %0,7’sini harcıyor.

– Gelirlerine göre dünyanın en büyük 20 teknoloji şirketinden dördü Çinli; hiçbirinin merkezi Hindistan’da değil.

– Çin dünyadaki 5G altyapısının yarısından fazlasını, Hindistan ise sadece %1’ini üretiyor.

– Çin’de yaratılan TikTok ve benzeri uygulamalar şu anda küresel liderler, ancak Hindistan henüz küreselleşen bir teknoloji ürünü yaratmadı.

– Çin’in üretkenliği Hindistan’ın neredeyse iki katı. Hintli işçilerin %45’i hala verimsiz tarım sektöründe çalışırken, Çin basit, emek yoğun üretimden bile uzaklaşarak, örneğin küresel otomobil pazarlarında, özellikle de elektrikli araçlarda baskın bir güç olarak ortaya çıktı.

– Çin ayrıca gelecekteki fırsatlar için daha hazırlıklı. Yedi Çin üniversitesi dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasında yer alıyor.  Tsinghua bilgisayar bilimleri alanında dünyanın önde gelen üniversitesi olarak kabul edilirken, Pekin dokuzuncu sırada yer almakta. Aynı şekilde, dokuz Çin üniversitesi matematik alanında dünya çapında ilk 50 arasında.  Buna karşın, ünlü Hindistan Teknoloji Enstitüleri de dahil olmak üzere hiçbir Hint üniversitesi dünyanın ilk 100’ü arasında yok.

– Yapay Zeka (AI) üretimi söz konusu olduğunda Çin, ABD’nin tek küresel rakibi konumunda. Çin’in SenseTime AI modeli kısa süre önce OpenAI’nin GPT’sini temel teknik performans ölçütlerinde geride bıraktı; Hindistan henüz bu yarışa katılmış değil. Çin, Hindistan’ın %3’üne kıyasla dünyadaki AI patentlerinin %65’ini elinde bulunduruyor. Çin’in AI firmaları 2013’ten 2022’ye kadar 95 milyar dolar özel yatırım alırken, Hindistan’ınki 7 milyar dolar. Ve üst düzey AI araştırmacıları öncelikle Çin, ABD ve Avrupa’dan gelirken, Hindistan geride kalıyor.

İYİMSER BAKIŞ AÇISI VE HİZMET SEKTÖRÜ İHRACAT LOKOMOTİFİ OLARAK HİNDİSTAN

İyimserlerin bakış açısına göre, otuz yıldan uzun bir süre önce Çin’de olduğu gibi, Hindistan da yollar, limanlar, havaalanları ve demiryolları inşa etmek için milyarlarca dolar harcayarak başlattığı altyapı dönüşümünün henüz başında. Dijital ve fiziksel altyapıya yapılan yatırımların ekonomi üzerinde çok güçlü bir çarpan etkisi olması makul bir beklenti.

Hindistan dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olarak tedarik zincirlerinin pandemi-Ukrayna işgali sonrasında yeniden kurulmasından pay kapmayı hedefliyor.  Küresel işletmeler, pandemi sırasında engellerle karşılaştıkları ve Pekin ile Washington arasındaki gerilimden kaynaklanan risklere maruz kaldıkları Çin’den uzakta operasyonlarını çeşitlendirmek istiyor. “Friend-shoring” (dost ülke ile daha fazla ticaret) Çin aleyhine, Hindistan lehine gelişen bir kavram.

Çin’in nüfusu azalacak ve yaşlanacakken, Hindistan’ın nüfusu nispeten genç ve hızlı bir şekilde artıyor. Dahası, Hindistan’ın kişi başına düşen gelirinin çok daha düşük olması, orta gelirli Çin’e kıyasla daha fazla büyüme potansiyeli olduğu anlamına geliyor.

Tüm bu verilerin gösterdiği, Çin gibi on yıllar boyunca küresel büyümenin lokomotifi olmasa da, Hindistan’ın dünya emtia, tüketim ve sermaye malları talebine büyük bir katkı yapmasının beklenebileceği.  “Hindistan’ın yükselişi” döneminde, Güney Asya ülkesi küresel ticarette çok daha büyük bir oyuncu haline gelecek. Büyük olasılıkla da Çin’in bugün mal tedarik zincirlerinde oynadığı kilit role benzer bir rolü hizmet ihracatında üstlenecek.

İki ekonominin büyüklük olarak birbirine eşitlenmeleri ise mevcut büyüme eğilimi lineer olarak korunursa ancak 2070-2080 yıllarında gerçekleşebilecek.

One thought on “Hindistan Çin’in yaptığını neden yapamıyor?  

  1. çok teşekkür ederim hocam elenize sağlık.
    araştırdım en iyi reperans ve çok değerli ber belgi ve kaynakdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir