Gelecekte çöl tozu taşınımı artacak: Türkiye kurak step iklime geçiyor

Gelecekte çöl tozu taşınımı artacak: Türkiye kurak step iklime geçiyor

Prof. Dr. Murat Türkeş, kum/toz fırtınalarının arttığını, gelecekte bu sayının fazlalaşacağını belirterek, Türkiye’nin ikliminin daha sıcak ve kurak hale geleceğine, hatta bazı bölgelerde kurak step iklimine geçileceğine dikkat çekti.

Türkiye, yakın komşusu Yunanistan ile birkaç gündür farklı bir iklim olayını deneyimliyor. Afrika’dan taşınan çöl tozları Atina’yı baştan sona turuncu renge dönüştürürken, Türkiye’nin pek çok kenti de çöl tozlarının altında kaldı.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre, Kuzey Afrika üzerinden gelen sıcak hava dalgası ile birlikte çöl tozları da bulunduğumuz coğrafyaya taşındı.

Toz taşınımının İç Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında etkili olduğu görüldü. Ülkenin farklı noktalarında toz taşınımı nedeniyle atmosferin hava kalitesini etkileyen partikül madde oranlarında artış görüldü.

TOZ TAŞINIMININ BAZI BÖLGELERDE ETKİLİ OLDUĞU GÖRÜLDÜ

Toz taşınımının İç Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun batısında etkili olduğu görüldü.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Sürekli İzleme Merkezi bünyesindeki Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verilerine göre, ülkenin farklı noktalarında toz taşınımı nedeniyle atmosferin hava kalitesini etkileyen partikül madde oranlarında artış görüldü.

Dünya Sağlık Örgütü’nün metreküp başına 50 mikrogram olarak belirlediği partikül madde sınır değeri (PM10) çok sayıda kentte 50-100 mikrogram aralığındaki orta değerlere çıktı.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun açıklamasına göre, Copernicus Atmosfer İzleme Servisi’nden alınan veriler, Türkiye’nin güney kıyılarında Mersin’den kuzey batıda İstanbul’a kadar uzanan bir hat üzerinde yüzey toz konsantrasyonunun hassas düzeye çıktığını gösteriyor.

Günlük ortalama toz konsantrasyonu Sinop’ta 173 mikrogram ile en yüksek seviyede. Sinop’u İstanbul (166 mikrogram) Afyonkarahisar (165 mikrogram), Zonguldak (159 mikrogram) ve Ankara (154 mikrogram) izledi.

Akla gelen ilk sorular da nedir bu çöl tozu taşınımı, neden olur, bu hava olayında iklim krizinin etkisi ne kadar şeklinde oluyor.

Tüm bu sorularım cevaplarını Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’e sorduk:

“Yaz dönemi dışında, bahar ayları Sahra’da ve Ortadoğu’da kum ve toz fırtınası çıkması için çok uygundur. Çünkü, bir yandan orada hava sıcaklıkları artıyor ve kuraklaşma başlıyor, bir yandan da orta enlem yüksek atmosfer görece soğuk hava baskınları Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da etkili oluyor.

O dönemde fırtınalar Ortadoğu’ya, Arabistan’a ve Kuzey Afrika’ya indiği zaman yüzey sıcak ve kuru olduğu için, o fırtınayla toz kalkıyor ve güneyli hava akımlarıyla birlikte toz da Türkiye’ye doğru taşınıyor.

Toz çok fazla olduğu zaman haliyle yağış da olamıyor. Bulutun içinde yağışa dönüşebilecek nemin yoğunlaşma çekirdeklerine ihtiyaç var, çok fazla toz olunca o yağış olamıyor, çünkü nem yağışa yetmiyor.”

Prof. Dr. Murat Türkeş: “Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasının 2041-2070 ve 2071-2099 dönemlerinin tüm senaryolarında Türkiye’de hem Akdeniz ikliminin hem de kum/toz fırtınalarının elverişli olduğunu, yarı kurak step ikliminin alanının da genişleyeceğini görüyoruz.

TÜRKİYE’NİN BAZI BÖLGELERİNDE KURAK STEP İKLİM GÖRÜLECEK

Türkeş, Türkiye’nin bu kum/toz taşınımından neden bu kadar etkilendiğini ise şöyle anlattı:

“İki kaynak bölge var biri Kuzey Afrika, diğeri Arabistan ve Ortadoğu.

Türkiye, genel taşınım açısından kum ve toz fırtınalarına açık bir ülke. Çünkü bu bölgelerin hepsine hava sirkülasyonu açısından açık. Diğer yandan, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve kısmen Trakya’nın iç bölgeleri gibi fırtınaların kum/toz taşınımlarına yol açabilecek iklim koşullarına sahip.

İç Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’nun güneyinde bu mevsimlerde kuvvetli gök gürültülü, şiddetli fırtınalar daha yerel toz fırtınalarına da neden oluyor.

Daha önce Kuzey Afrika, Arabistan, Ortadoğu ve Güneybatı Asya’daki istasyonlarda yaptığımız çalışmalarda kum/toz fırtınalarının sıklığında ve etki sürelerinde artış gözleniyordu, şimdilerde de bu eğilim sürüyor.

İklim değişikliği, sıcak hava dalgaları ve özellikle kuraklığın sıklığının ve etkisinin artması bunu tetikliyor. Gelecekteki iklim açısından bizi çok daha sıcak ve kurak bir iklim bekliyor.

Genel projeksiyonlar sıcaklığın, kuraklığın ve buharlaşmanın artmasını, toprak neminin ve yağışların azalmasını gösteriyor. Bunun bir bütün halinde göstergeye dönüşmesi ise ancak iklim tipleri ya da kuraklık iklim indisleriyle mümkün oluyor.

Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasının 2041-2070 ve 2071-2099 dönemlerinin tüm senaryolarında Türkiye’de hem Akdeniz ikliminin hem de kum/toz fırtınalarının elverişli olduğunu, yarı kurak step ikliminin alanının da genişleyeceğini görüyoruz.

  • Özellikle orta ve kötümser senaryolara göre, yarı kurak step iklimi alanını İç Anadolu’da genişleyecek, batı ve güney bölgelerde Akdeniz iklimi alanı genişleyecek.
  • Türkiye’de soğuk nemli iklim kuşakları daralacak, çok daha önemlisi Trakya’nın orta bölümünde bugünkünden çok daha kurak bir step iklimi oluşacak.
  • Geleneksel Akdeniz iklim içerisindeki Güneydoğu Anadolu’nun Türkiye-Suriye sınırında, Kilis’ten Mardin’e kadar Harran Ovasını’da içeren geniş coğrafyada, bugün bizde bulunmayan Suriye’nin kuzeyindeki daha kurak bir step iklimi ve onun ardından tam kurak ikliminin buradan Türkiye’ye girmesini bekliyoruz.
  • Aynı şekilde bütün Akdeniz, Ortadoğu ve Güneybatı Asya bugünkünden çok daha sıcak olacağı için gelecekte bulunduğumuz coğrafya nedeniyle özellikle geçiş mevsimlerinde kum/toz fırtınaları daha fazla görülecek.

Hem iklim krizinin olumsuz etkiler hem de Türkiye’nin genel coğrafi koşulları bu gelişmelere elverişli durumda.

“Gelecekte daha fazla kum/toz fırtınalarına açık bir dönem bizi bekliyor. Özellikle hem orman yangınları açısından hem tarım açısından hem de kum/toz fırtınaları açısından çok daha kurak ve sıcak iklim koşulları bizi bekliyor.”

KUM VE TOZ FIRTINALARINA DAHA AÇIK BİR DÖNEM BİZİ BEKLİYOR

Türkiye’nin genel iklimindeki değişiklikler açısından neler beklemeliyiz sorusuna ilişkin de Türkeş, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu tür hava devrelerinin süresi uzarsa ki, öyle gözüküyor, görece soğuk hava bu mevsimlerde güneye inerse ve yüzey de daha sıcak ve kurak olursa, bu toz taşınımları çok daha uzun sürekli etkili olabilir.

Gelecekte daha fazla kum/toz fırtınalarına açık bir dönem bizi bekliyor. Özellikle hem orman yangınları açısından hem tarım açısından hem de kum/toz fırtınaları açısından çok daha kurak ve sıcak iklim koşulları bizi bekliyor.

Bu dönemlerde yağış olduğunda da bir yandan kuraklık devam ederken, bir yandan da daha şiddetli olacak yağışlarla sel baskınları, taşkınlar meydana gelecek. İklim krizindeki mevcut durum bu şekilde sürerse, çok daha olumsuz hava ve iklim olayları olacak. İnsan üzerindeki etkisi çok daha şiddetli şekilde görülecek dönemler bizi bekliyor.

O nedenle orman ekosistemleri, çayırlar, meralar hep korunmak zorunda. Çünkü onlar bu etkiyi azaltan etmenler. Kentlerdeki her türlü yeşil örtüyü, parkları, bahçeleri, yeşil kuşakları artırmak zorundayız. Çünkü onlar bu kum fırtınalarının da bir taşınım olsa bile etkisini azaltacaktır.”

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) geçmiş dönem raporları, aslında tüm bu gelişmelerin habercisi gibiydi. Daha önceki yıllarda yapılan değerlendirmelerde, Akdeniz ikliminin hakim olduğu bölgelerde yakın gelecekte bugün yaşanandan çok daha kötü sıcak hava dalgaları, kuraklık ve yangınlar meydana gelebileceği tahminleri pek çok kez sıralandı.

Malum, geride bıraktığımız her ay, bir önceki yıla göre sıcaklık rekoru kırıyor.

Küresel sıcaklık artışı yeni rekor sıcaklık dalgalarıyla, kuraklıkla, şiddetli yağışların yarattığı sel ve taşkınlarla, orman yangınlarıyla kendini daha çok hissettirecek ve maalesef böyle bir kısır döngü sarmalının içinde yaşayacağız.

Aşırı hava olaylarının yaratacağı sağlıklı gıdaya dair tehditler, kentlerde ve kırsal alanlarda oluşan sağlık problemleri, yaygınlaşan bazı hastalıklar sürekli gündemimizde olacak.

İklim krizi bizi artık çok daha kritik bir yaşamsal noktaya taşıyor.

Pelin Cengiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir