Dezenformasyon demokrasiler için temel bir tehdit mi?

Dezenformasyon demokrasiler için temel bir tehdit mi?

Birçokları gibi bende yapay zeka tabanlı teknolojilerin bu ‘emekleme’ döneminde kamusal faydayı ve iyiliği sağlamaktan çok, sahte, taklit içeriklerle dezenformasyon üretmek ve iletmek için kullanılmasının, demokrasiler için ciddi bir tehdit oluşturduğu düşünüyorum.

Future of Life Institute, 2023 Nisan’da yayımladıkları açık mektubunda yapay zeka gelişiminin altı ay süreyle yasaklanması talep etmişti. Ki o dönemle 2024 Mart’ı arasında bile yapay zeka teknolojilerinin gelişimi açısından ciddi değişimler yaşandı. Mektupta, bu tür büyük ölçekli yapay zeka deneylerinin yanlışlıkla tehlikeli ve zararlı sonuçlara yol açabileceği belirtilmiş ve yapay zeka teknolojilerinin kontrolü konusunda endişeler dile getirilmişti. OpenAI ve diğer yapay zeka geliştiricilerinin, etik ve güvenlik endişeleri dikkate alınarak daha dikkatli, duyarlı bir şekilde hareket etmeleri istenmişti.

Bu mektuptaki kaygılar çok önemli. Çünkü hatırlarsanız “Quo vadis teknoloji?” adlı yazımda teknolojinin ve teknolojiyi üreten şirketlerin genel toplumsal süreçlerden azade olarak çok ileride olmasının çeşitli sorunları var. Bu yazıda özellikle şunu vurgulamıştım: “Teknolojik yeniliklerin ve inovasyonun olabilecek zararları herkes için görünür hâle geldiğinde, bunlar artık denetlenemeyecek kadar büyümüş oluyorlar.“ İşte bu noktada şu soruyu sormamız gerekiyor: “Makinelerin bilgi ekosistemimize propaganda ve gerçek dışı bilgilerle doldurmasına izin vermeli miyiz?” Bu soru gazeteciler, uzmanlar ve politika yapıcılar arasında oldukça etkili olan genel bir endişeyi yansıtıyor. 

Medya okuryazarlığı neden önemli? yazımda da aktardığım üzere Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) geçtiğimiz günlerde yayımlanan Küresel Risk Raporu 2024‘te, önümüzdeki iki yıl içinde beklenen en ciddi küresel risk olarak ortaya çıkan yanlış bilgi ve dezenformasyon olacağı öngörülüyor.

Araya hemen güncel bir bilgi daha sıkıştırayım, yazıyla tanımladığınız kelime ve cümlelerden yapay zeka ile görüntü üretmenize olana sağlayan Midjourney, 2024 ABD seçimleri sırasında kamuoyunu yanlış bilgi ve dezenformasyonla yanıltma amaçlı kötüye kullanımı önlemek için Joe Biden ve Donald Trump gibi figürlerin siyasi görüntülerinin oluşturulmasını yasaklamayı düşünüyor. Somut bir örnek vermek gerekirse, daha geçtiğimiz günlerde ABD Başkanlık Seçimleri öncesi Demokratların başkan adayı Joe Biden’ın yapay zeka araçlarıyla üretilmiş bir ses kaydı kullanılarak ön seçimlerin manipüle edilmeye başladığını gözlemledik. Bu sahte ses kaydı ile New Hempshire’daki demokrat seçmenler oy kullanmaktan vazgeçirilmeye çalışıldı.

“Makinelerin bilgi ekosistemimize propaganda ve gerçek dışı bilgilerle doldurmasına izin vermeli miyiz?” Bu soru gazeteciler, uzmanlar ve politika yapıcılar arasında oldukça etkili olan genel bir endişeyi yansıtıyor. 

Demokrasileri sadece dezenformasyon mu tehdit ediyor?

Ben de yazılarımda, seminerlerimde, katıldığım TV programlarımda sosyal medya üzerinden yaygınlaştırılan dezenformasyonun sağ popülist hareketlere yaygın destek sağladığını, kamusal güç ve birikimle günümüze kadar gelmiş aslında iyi çalışan bir çok kurumlara duyulan güvenin azalttığını ve halk sağlığı süreçlerini baltaladığını sıklıkla anlatıyorum. 

Özellikle yapay zekanın hayatımıza girmesiyle ‘üretilmiş’ dezenformasyon hakkında bu anlatıyı zaman zaman ben de güçlendirenlerdenim. Peki bu çevrimiçi dezenformasyon demokrasileri tehdit eden başat bir unsur mu gerçekten?

Aslında sosyal medya, sahte haberler ve komplo teorileri konusundaki paniğimizi destekleyen, yanlış bilginin geçmişe kıyasla daha yaygın olduğuna dair sistematik bir kanıt yok. Varsa da ben bulamıyorum. Hatta aslında bu iddialara karşı çıkan araştırmalar da mevcut.

Hatta yine genel kanının aksine aşırılık yanlısı, komplocu, yanıltıcı içerikle ilgilenen çok aktif sosyal medya kullanıcı nüfusun çoğunluğunu oluşturmuyor. Komplocu ve aşırılık yanlısı siyasi tutumlara sahip kişilerin tükettikleri medya çoğunlukla önceden var olan kimliklerini ve dünya görüşlerini onaylayan ve pekiştiren dar ağlar. “Tam yerine rast gelmişken” bu yankı evrenleri hakkında “Siyasi kabilelerin fakir eğlencesi: Sosyal Medyaadlı yazımı okumanızı isterim.

Yapay zeka temelli dezenformasyonun ‘demokrasilerimizdeki’ etkilerine yönelik olumsuz beklentilerimizin arkasında, aslında mevcut ‘demokrasilerimizin’ ve medyamızın gerçekte nasıl çalıştığına dair pek çok ayrıntıyı göz ardı etmemiz yatıyor olabilir mi?

Tek suçlu yapay zeka mı?

Peki bu hakim anlatıların da etkisiyle yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon konusunda bu kadar panik haldeyken, yapay zeka temelli dezenformasyonun mevcut medeni kurumlarımızın temellerini oyup oymayacağı konusunda ne kadar endişelenmeliyiz? Kısaca söylemek gerekirse yapay zeka müesses nizamlarımızı titretecek hatta yıkacak bir pozisyona mı gelecek? Şunu unutmamakta fayda var, bilgi ve haberleşme süreçlerini zehirleyen, dezenformasyonu yayan aktörler, zaten yapay zeka araçları olmadan da yanlış ve yanıltıcı içerikleri kamusal alanda yaygınlaştırma araçlarına sahipler ve bu konuda da mahirler.

Yapay zeka temelli dezenformasyonun ‘demokrasilerimizdeki’ etkilerine yönelik olumsuz beklentilerimizin arkasında, aslında mevcut ‘demokrasilerimizin’ ve medyamızın gerçekte nasıl çalıştığına dair pek çok ayrıntıyı göz ardı etmemiz yatıyor olabilir mi?

Yani aslında “yapay zekaya gelene kadar” kalıbıyla başlayan cümleler kurmaya başladığımızda, aslında mevcut bilgi ekosistemindeki dezenformasyonun özellikle seçimlerde nasıl kullanıldığını size üç makalemle göstererek bu yazımı tamamlamak istiyorum. Malum yerel seçimler kapıda…

 


Yazar’ın tüm yazılarını okumak için buraya tıklayınız.


 

Mehmet Şafak Sarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir