Konut kredisi neden yok oldu?

Konut kredisi neden yok oldu?

Ankara Keçiören’de en ucuz daire 1.000.000 TL. Einstein’in bile çözemeyeceği tuhaf düzenlemeleri bir kenara bırakıyor ve 2010’ların %75 sınırlamasına göre 750.000 lira için taksit hesaplamasını yapıyoruz. Aylık taksitler en ucuz bankada 23.500 en pahalısında 52.500. Toplam ödenecek miktar en ucuzunda 2.8 milyon en pahalısında 6.3 Milyon. Hiç masraf olmasa bile aldığınız paranın tam 4 katını geri ödemek zorundasınız. 2011’de 1.5 katı idi bu oran.

Muzaffer İzgü önemli bir yazardı. Hem çocuklara hem büyüklere hitap edebilen ender bir yeteneği vardı. Onun Ökkeş serisi, köyden kente hareketi bir çocuğun dünyasından en gerçekçi ve komik biçimde anlatırdı. Çocukluğum Ökkeşlerle geçmişti. Ama ben İzgü ustayı gecekondu romanıyla çok ayrı bir yere koyarım. İstanbul’daki gecekonduyu, Ankara kulağına ilaç niyetine döker. Gökçek’in vandal kentleşmesi ile büyük ölçüde tarihe gömülen bu gecekondu hayatı 70’ler boyunca daha eşit bir Türkiye hayaline yakın dursa da 12 Eylül’ün ağır çizmesi altında giderek rejimle uyumlu rant heveslerine evrildi.

Konumuz sosyoloji ya da siyaset bilimi değil ama Ankara’nın ya da Angara’nın kentleşme mücadelesi işim gereği bir dönem benim için önemli bir gözlem nesnesi oldu.

2010’ların başıydı. Türkiye’nin dört bir tarafı gibi Ankara’da da insanları kendi iktisadi güçleriyle ev sahibi yapıyorduk. Bunların arasında dikkatimi en çok çeken alt sınıflarının mesken tuttuğu Keçiören bölgesiydi. Asgari ücret 600-700 TL’ idi.  2 asgari ücretlinin aylık toplam gelir azami 1400 liraydı.

Ankara’nın en ucuz evleri bu bölgedeydi. Tabii ki krediye uygunluk koşulunu sağlayan evlerden, dairelerden söz ediyoruz. Ev kredisi faizleri hormonsuz 0.95’lere kadar inmişti.  2 asgari ücretli karı koca evin %25 peşinatını topladılarsa kalan %75 için kapımıza geliyorlardı. 60.000’e aldıkları bir ev için kullanılacak 40.000’in aylık ödemesi 10 yılda 560 TL idi. Üstelik daha düşük taksitle ödemeye başlatmak da mümkün oluyordu. 40.000 TL’nin 0,95 oranından aylık faiz yükü 380 TL’ydi. Vatandaşa artan ödemeli planla 380 lira ile 560 lira arasında bir taksitle ödemeye başlama seçeneği verilebiliyordu. 40.000 TL’nin 10 yılda toplam geri ödeme tutarı 67.200 TL idi.

Sahibinden.com internet sitesine göre bugün Ankara Keçiören’de en ucuz daire 1.000.000 TL. Einstein’in bile çözemeyeceği tuhaf düzenlemeleri bir kenara bırakıyor ve 2010’ların %75 sınırlamasına göre 750.000 lira için taksit hesaplamasını yapıyoruz. Aylık taksitler en ucuz bankada 23.500 en pahalısında 52.500. Toplam ödenecek miktar en ucuzunda 2.8 milyon en pahalısında 6.3 Milyon. En pahalısının kredi vermeye gönlü yok belli. Ama en ucuzu da size arka planda ne masraf çıkaracak bilinmez. Hiç masraf olmasa bile aldığınız paranın tam 4 katını geri ödemek zorundasınız. 2011’de 1.5 katı idi bu oran.

Bankalar Birliği istatistiklerine göre 2017 yılında Türkiye’de konut kredisi kullanan kişi sayısı 2.300.000’i bulmuştu. Bu ulaşılan en yüksek rakamdı. Aynı kurumun Eylül 2023 istatistiklerine göre Konut Kredisi kullanan kişi sayısı 1.997.000’e inmiş durumda. 2002’de sadece 29.346 olan bu sayı   2015 sonunda ulaştığı 2 Milyon seviyesinden sonra önce artışı yavaşlayarak, sonrasında sönümlenerek adete yok oluşa doğru ilerledi.

Türkiye; mevcut iktidarı her şeye rağmen katlanılır kılan iktisadi istikrarını 2015’ten sonra adım adım yitirdi. Bu taammüden bir tercih ve bilinçli bir seçimdi. Ekonomi Hz.  Musa’nın oğlunu kurban edişi gibi politikaya kurban edildi. Ve yazık ki onu ikame edecek bir Koç da göklerden inmemişti.

EKONOMİ POLİTİKAYA KURBAN EDİLDİ

Türkiye; mevcut iktidarı her şeye rağmen katlanılır kılan iktisadi istikrarını 2015’ten sonra adım adım yitirdi. Bu taammüden bir tercih ve bilinçli bir seçimdi. Ekonomi Hz. Musa’nın oğlunu kurban edişi gibi politikaya kurban edildi. Ve yazık ki onu ikame edecek bir Koç da göklerden inmemişti.

Cehenneme giden yollar Makro İhtiyati taşlarla döşendi. Babacan&Şimşek düosunun hala gideri olan “Makro İhtiyatlı” önlem söylemi ile para ve maliye politikalarını hiçe sayan finans sektörü odaklı çözümleri ülkenin marjlarını sonuna kadar kullanarak iktidarı 2024’e kadar ayakta tutmaya yetti.

Bugün iktisadiyatın belirleyiciliğine Türkiye’nin de istisna olmadığı gerçeği içimizi rahatlatsa da ülkenin makro dengelerine sadece yukarıda özetlediğimiz Konut Kredisi hesaplamalarıyla verilen tahribatı tespit için Kellogg’da Yüksek Lisans yapmaya gerek bulunmuyor.

Türkiye ekonominin politik olduğunu anlamak ve anlatmak için çok ağır bir bedel ödedi. Bugün kıvranan AKP siyasetinin bütün derdi bu bedelden uzak kalmaktı. Şükür ki 31 Mart’ta Türk halkı artık faturayı yemeği yiyen ödesin dedi. Umarız bundan sonra da böyle olmaya devam eder.

Çağatay Arslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir