Oyuncak

Oyuncak

Teknoloji COP’28 toplantısında iki sebepten gündemin içinde yer alıyor. Birinci sebep; gözükenin çok ötesinde oluşan karbon emisyonun kök sebebi olması. İkinci sebep ise teknolojinin küresel iklim hedeflerine ulaşmada, araç ve çözüm olabilme ihtimali.

“İşletmelerin tek varlık sebebi kar etmek ise, o zaman yaşamanın da tek amacı nefes almaktır”

Bu güzel sözü, İsviçre’de 1996 senesinde katıldığım bir uluslararası konferansta, Muhammed Yunus konuşmasının içinde kullanmıştı. Aklımda çok yer etti. Profesyonel hayatımın şekillendiricilerinden oldu.

Kopyala yapıştır her sektör, her hizmet, hemen hemen hayatın her alanında geçerli olabilen bir söylem.

Hayatımızdaki ‘olmazsa olmazların varlık sebebi olmayacağını anlatan bir söz.

Olmazsa olmazların da izafi bir hali var.

Elbette nefes almak olmazsa olmaz bizler için.

Gıdamız da olmazsa olmaz.

Isınma ve aydınlanmamız.

Barınma, şehirlerimiz, yaşadığımız evler.

Ulaşım. Gıdanın ve bizlerin ulaşımı.

İşin aslı, fiziki ve ruhsal halimizi devam ettirecek her şey olmazsa olmaz.

İnsana ve etrafına dokunan her şey bir anda ‘olmazsa olmaza’ dönüşebiliyor.

Muhammed Yunus’tan o sözü ilk duyduğum yıllarda küresel gündem ile şimdi arasında manşetlerin konuları çok farklı.

O zaman yanından geçilmeyen problemlerden biri olan ‘İklim Krizi’ bir ihtimal seviyesinde mesela henüz. Aslında, işin içinde olanların yazdıkları, çizdikleri ve dar çemberlerde oldukça yüksek sesle iletmeye çalıştıkları bir konu; o yıllarda da.

Kıyısından farkındalığı kutuplardaki ozon tabakası deliniyor ile yakalayıp, paniklemişiz, sonrasında CFC gazları içeren ürünlere yasaklar getirip, ‘çözdüğümüzü’ düşünmüşüz.

İşin aslı, o yıllarda çekilmiş bir Jacques Cousteau belgeselinde Akdeniz için sarf ettiği bir kapanış sözü beni de uyandırdı. Yaşamı boyunca içinde olduğu denize bakıp, artık geri dönülemeyecek kadar dengesini bozduk demesi ve o anda yüzüne odaklanan kameradaki üzüntüsü.

40 sene önce çekilmiş röportaja daha bu yaz denk geldim.

Mevzunun ‘küresel bir kriz’ seviyesi ile çocuk büyük herkesin gündemine girmesi neredeyse tam 40 sene almış.

Gezegen beş kere sil baştan yapmış üzerindeki yaşamı. Bizim parçası olduğumuz ekosistem de mutlaka ‘re-set’ bir radikal değişime şahit olacak. Şu an bunu hızlandıran, iklimin dengesini insan eliyle bozmuş bizlerin karar ve hareketleri gibi gözüküyor.

İNSANLIK, ERTELEMEYİ BİR BAŞKA DEYİŞLE KİLİMİN ALTINA SÜPÜRMEYİ SEVİYOR

Bir yandan evi, işi, fiziki metaları, arabası, fabrikaları, plastikten üretilmiş her türlü eşyası ve kendine göre diğer tüm olmazsa olmazlara sıkı sıkı tutunurken, bir yandan da ateş bacayı sardığında ‘bir suçlu’ ya da ‘bir manşet’ bulup, mevzuyu sorunların kökünden uzaklaştırabiliyor.

Gezegen beş kere sil baştan yapmış üzerindeki yaşamı. Bizler de onun için, gezegen için kesinlikle ‘olmazsa olmaz’ değiliz. Bizim parçası olduğumuz ekosistem de mutlaka ‘re-set’ , aç kapa denilen tabir ile bir radikal değişime şahit olacak.

Şu an bunu hızlandıran, iklimin dengesini insan eliyle bozmuş bizlerin karar ve hareketleri gibi gözüküyor.

Pek çok devlet, küresel olarak bunun farkına varıp, kimi gerçekten isteyerek, kimiyse ticari ve diplomatik zorunluluktan 2030 senesine yönelik bazı kararlarda uzlaştı. 2010 senesi baz alındığında, evrensel karbon emisyonunun %45 azaltmak ve bu sayede 1,5 derecelik bir ısı artışının önüne geçmek ana hedef olarak belirlendi.

Bu senenin bu anlamda bu hedefe imza atan ülkeler için ‘karne’ toplantısı iki hafta sonra Dubai’de başlayacak. 30 Kasım-12 Aralık arasında gerçekleşecek olan; İklim Değişikliği Konferansı-  COP’28 ( Conference of Parties #28 ) Bu konferans evrensel. Diplomasi, siyaset, ticaret, sivil toplum ve elbetteki teknoloji bu işin parçası.

Teknoloji bu toplantıda iki sebepten gündemin içinde yer alıyor.

Birinci sebep; gözükenin çok ötesinde oluşan karbon emisyonun kök sebebi olması. Gerek veri merkezleri gerek hayatın her alanının dijital dönüşüm ile tükettiğimiz elektriğin artmasıyla karbon emisyonunun uçuşa geçmesi.

İkinci sebep ise, teknolojinin küresel iklim hedeflerine ulaşmada, araç ve çözüm olabilme ihtimali. Yaşamımızı sürdürürken, gezegenimizi de yaşanabilir tutabiliriz.

Yazının başında yazdığım ‘insanın var olması için olmazsa olmazlar’ listesini teknoloji daha verimli, daha ‘yeşil’ daha ulaşabilir kılabiliriz

Tam adıyla ‘iklim teknolojileri’ olarak sınıflandırılan; insana dokunan teknolojiler. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ya da iklim değişikliğine uyum için konulmuş hedeflere ulaşmamızı sağlayacak teknolojiler.

Şu an kimi raporlara göre %20-25’lere varan ve ‘grid’ denilen, enerjinin taşınma ağlarında oluşan kaybının önüne geçip, doğru planlama ve teknoloji ile yeterli miktarda enerjiyi doğru ihtiyaca verebiliriz.

İKLİM İÇİN VE DE İNSAN YAŞAMI İÇİN TEKNOLOJİ

Olmazsa olmazlarımızdan vazgeçmeden. Nefes almak gibi.

 Gıdamız da olmazsa olmaz. Ama daha sürdürülebilir üretebiliriz. Teknolojiyi kullanarak, toprağı daha verimli kullanabilir, verinin doğru kullanımı ile israfı azaltabiliriz

Isınma ve aydınlanmamız olmazsa olmaz. Ama enerjimizi ‘doğanın dengesine daha duyarlı’ teknolojileri kullanarak üretebiliriz. Sınırlı kaynak ile üretilen enerjinin dağıtımında, şu an kimi raporlara göre %20-25’lere varan ve ‘grid’ denilen, enerjinin taşınma ağlarında oluşan kaybının önüne geçip, doğru planlama ve teknoloji ile yeterli miktarda enerjiyi doğru ihtiyaca verebiliriz.

Barınma, şehirlerimiz, yaşadığımız evler. Üretim malzemesinden, yaşama standartlarına ve şekline, aslında teknoloji ile ‘akıllanabilecek’ verimi ve dünyaya uyumu artacak planlar yapmalıyız. Afetlere karşı dirençli olmalarını, önüne geçilemeyen afetlerden sonra ayağa kalkmamızı hızlandırabilecek teknolojiler üretmeliyiz.

Sadece insan odaklı değil, gezegenimiz ve doğamızın odağında olduğu yaşam alanları yaratmalıyız. İnsana dokunan ve hayatını güzelleştiren teknolojiler, yaşamını ‘doğru yönde’ analiz edeceği; verimli ve doğası ile dengede olmasını çıkartacak veriler hem de uyumu kolaylaştırırken hem de gelecek nesillere bir miras bırakacağımız yaşam alanları düşünmeliyiz.

Ulaşım. Gıdanın ve bizlerin ulaşımı. En büyük hedef görünürde burada. Fosil yakıtlardan uzaklaşalım derken, yine fosil yakıtlar ile üretilen elektriğe geçiş sadece bir maske. Teknolojisi ile radikal değişim burada başladı, gelişmeleri ile devam edecek. Enerjinin kaynağını doğala ve alternatif mecralara çekmeliyiz.

Yazdıklarım, iklim teknolojileri adı altında olanlar ve olabilecekler. İnsan hayatını, çevresindeki doğasından ayırmadan kurgulayan ve bu kurguyu sürekli kılan.

Önümüzdeki ay, Türkiye ve Dünya gündemi COP 28 ile İklim Krizi olacak.

İKLİM TEKNOLOJİLERİ BİR GEREKTİR, BİR O KADAR DA FIRSATTIR

Yatırımı, planlaması, kurgusu, üretimimi, izolasyonu, kimi zaman ürünü, çoğu zaman yazılım ve hizmeti ile dev bir alan.

İnsanın yarattığı bu İklim Krizi adındaki bu dert, yine insanın parçası olduğu teknolojik gelişmeler ve ötesi yeni girişimler ile ötelenebilir.

Teknoloji dışında da; sınırlar ötesi kolektif çalışmalara imza atıp, geleceğimiz için kararlı olursak da bu kriz, dönüşü olmayan yere varmadan çözülebilir.

Önümüzdeki ay, Türkiye ve Dünya gündemi COP 28 ile İklim Krizi olacak. (https://www.cop28.com) Bunun sadece izleyicisi olmamalıyız.

Devletlerin ve şehirlerin farklı planları, yazılı stratejileri var. Bunların hepsi bizlerin hareketleri ile hayata geçecek. Bireyler olarak sorumlu, yaşamımızda seçimlerimizin farkında olmalıyız.

Dönüşecek dünyada izleyici değil baş rol alabileceğimiz bir konu. Baş rol dedim ama, bu bir oyun değil.

Teknoloji de bir oyuncak değil.

Dünyamız da.

Ciddiye almalıyız.

Murat Günenç
Latest posts by Murat Günenç (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir