Gündem 2028 değil iyi belediyecilik olmalı

Gündem 2028 değil iyi belediyecilik olmalı

Bugün İmamoğlunun da, Yavaş’ın da -ki Sabah’taki röportajın bir hedefi de Özgür Özel’in adaylığının yolunu açmak olduğu pekala düşünülebilir- birinci önceliği 2028 adaylık tartışmalara hiç girmeden seçildikleri ilin yerel sorunlarını çözmek yani iyi belediyecilik yapmak olmalı. 

31 Mart seçimlerinde CHP’nin elde ettiği başarının doğal sonuçlarından birisi de 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için olası adayların şimdiden gündeme taşınması oldu.

Ancak bu gündeme geliş, CHP kaynaklı değil iktidara yakın medyanın çabasıyla oluyor. Ve bu çaba, CHP içindeki güç dengeleri ile oynanarak yapılıyor.

Nasıl mı?

Mesela Sabah Gazetesi’nde çıkan CHP lideri Özgür Özel röportajı.

Sabah Gazetesi iktidara yakın sıradan bir gazete değil. Sadece iktidar için değil Erdoğan ve ailesi için de özel bir yere sahip olduğunu biliyoruz.

Bu gazetenin durup dururken Özgür Özel ile röportaj yapması normal midir?

Normal bir demokratik siyasi iklimde olsaydık bu anlaşılabilir bir gazetecilik faaliyeti olabilirdi. Ne yazık ki değiliz. O yüzden mevcut koşullarda bu röportaja insan ister istemez kuşku ile bakılmasına yol açıyor.

Sonuç olarak ortada siyasetin de, iktidar dilinin de yumuşadığına dair bir belirti de yok. Ya da aynı gazete ya da başka iktidara yakın bir gazete İmamoğlu ya da Yavaş ile röportaj talebinde bulundular mı bilmiyoruz. Ya da bu medya kurumları mesela Dem Parti Eş Başkanları’ndan biriyle söyleşi yaparlar mı onu da bilmiyoruz. Dahası bu röportajı takip eden günlerde Sabah Gazetesi’nin yayın çizgisinde CHP’ye, liderine ya da kazanan belediye başkanlarına bakışta önemli bir değişiklik görmedik. Gazetenin yayın çizgisi olduğu gibi devam ediyor.

DEĞİŞEN BİR ŞEY VAR MI?

Sonuç olarak ortada siyasetin de, iktidar dilinin de yumuşadığına dair bir belirti de yok.

Ya da aynı gazete ya da başka iktidara yakın bir gazete İmamoğlu ya da Yavaş ile röportaj talebinde bulundular mı bilmiyoruz. Ya da bu medya kurumları mesela Dem Parti Eş Başkanları’ndan biriyle söyleşi yaparlar mı onu da bilmiyoruz.

Dahası bu röportajı takip eden günlerde Sabah Gazetesi’nin yayın çizgisinde CHP’ye, liderine ya da kazanan belediye başkanlarına bakışta önemli bir değişiklik görmedik.

Gazetenin yayın çizgisi olduğu gibi devam ediyor.

Şunu unutmayalım ki iktidar için denetimi altına aldığı medya, kendi tabanının konsolide edebilmek için en güçlü ideolojik aygıtlardan birisi. Bunu kullanmaya seçim öncesi olduğu gibi sonrası da devam ediyorlar. Özellikle de görsel medyası ile.

Bundan vazgeçilmediği sürece tek bir röportaja genel siyasi iklimin yumuşamadığına dair bir anlam atfetmek fazlasıyla iyimserlik olur.

Diğer yandan bu röportajın yapılma nedenini tek başına Özgür Özel’in seçimden sonra Halk TV’de katıldığı İsmail Küçükkaya’nın programında; “Cumhurbaşkanını büyüğüm olarak bayramda arayacağım” açıklaması da bu röportajı tek başına açıklamıyor benim için.

Böyle bir bakış açıkçası fazla naif olur.

Neden mi?

Bütün bu çabaların arkasında CHP’nin elde ettiği seçim başarısını, parti içi güç dengeleri üzerinden bir gerilim yaratarak gölgeleme amacı olduğunu düşünüyorum. Dahası olası adaylar arasında gizli bir rekabet yaratmak, bunu sürekli canlı tutma hedefleri olduğu da açıktır.Şu bir gerçek; 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerde CHP’de birden çok aday var. Ama bunun “kim” olacağını tartışmak bugünün işi değil.

 ÇÜNKÜ… 

Gerek Sabah Gazetesi’nin bu röportajı gerekse iktidara yakın görsel ve yazılı medyada CHP’nin 2028 Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda olası adayları gündeme getirmeleri çok tesadüfi olmasa gerek.

Bütün bu çabaların arkasında CHP’nin elde ettiği seçim başarısını, parti içi güç dengeleri üzerinden bir gerilim yaratarak gölgeleme amacı olduğunu düşünüyorum. Dahası olası adaylar arasında gizli bir rekabet yaratmak, bunu sürekli canlı tutma hedefleri olduğu da açıktır.

Şu bir gerçek; 2028’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerde CHP’de birden çok aday var. Ama bunun “kim” olacağını tartışmak bugünün işi değil.

Bu tartışmayı kim yapıyorsa partiyi, tuzağa çektiği açıktır.

Bu açıdan adı geçen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın da -ki bu röportajın bir hedefi de Özgür Özel’in adaylığının yolunu açmak olduğu pekala düşünülebilir- birinci önceliği bu tartışmalara hiç girmeden seçildikleri ilin yerel sorunlarını çözmek yani iyi belediyecilik yapmak olmalı.

Dahası iyi bir yerel yönetim pratiği ile merkezi iktidar için topluma güven vermek olmalıdır.

Yerel yönetimde ortaya konacak demokratik deneyim ile merkezi yönetim için de büyük bir deneyim kazancı olacaktır.

Yani yönettikleri illerdeki tüm toplumsal kesimlere eşit belediye hizmetleri sunmak, temel belediyecilik hizmetlerini güçlendirmek ve ülkenin içinde olduğu ekonomik krizin yol açtığı yoksulluğu da kendi yerel imkanlarıyla olabildiği ölçüde uygulayacakları sosyal hizmet politikalarıyla azaltmaya çalışmak olmalıdır.

Bunun dışındaki her çaba, sadece bu isimlerin yıpranmasına değil CHP’ye de zarar verir.

Umarım bugün ve yarın Ankara’da yapılacak belediye başkanlığı toplantısında bu riskler gündeme gelir.

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir