AB üyesi olamadık, vatandaşı olabilir miyiz?

AB üyesi olamadık, vatandaşı olabilir miyiz?

Ülke olarak giremediğimiz birliğe Türkiyeli vatandaşlar olarak girebilir miyiz? Bundan yaklaşık iki ay önce İtalyan düşünür ve aktivist Lorenzo Marsili, The Guardian’da AB’ye giriş için başka bir alternatif yazdı; “AB Vatandaşlığı”. Peki mümkün mü?

Yeni Arayış yayın hayatında 2 ayını geride bıraktı. Yayına başladığımız gün editoryal yazıda belirttiğimiz gibi, burada, günlük siyasi yorumların yanında ülke ve dünya gündemleriyle ilgili yorum yazıları ve özel dosyalarla katkı sunmayı hedefledik.

Sitenin yayına başladığı günden bu yana, “100. Yılında Cumhuriyet”, “Barınma”, “Yoksulluk”, “Kürt sorunu” ve Can Atalay dosyası üzerinden “Yargı Krizi” dosyalarını yaptık, bu konularda önemli yorumlar yayınlandı.

Yakın vadede hedefimiz, bu dosya konularını çeşitli işbirlikleriyle kamuya açık toplantılarla tartışmak, ülke gündemine taşımak ve bazı çıktılar da elde etmek.

Dün yeni bir dosyaya başladık; “AB-Türkiye ilişkileri”.

Dün olduğu gibi bugün ve yarın da AB-Türkiye ilişkileri konusunda uzmanların yorumlarını okuyacaksınız.

Ülkenin içinde bulunduğu gündem dikkate alındığında bu dosya çok “gereksiz” görünebilir. Sonuçta, Türkiye üyelik süreci fiili olarak donmuş durumda, yeni fasıllar açılmıyor. Buna ek olarak Gümrük Birliği Anlaşması da güncellenmeyi bekliyor. Belki de gereksiz görülen “şey”leri konuşmalı, onun üzerine düşünmeliyiz. 

Özetle 2024’ün ilk günlerindeyiz; 2010’lar başında AB Üyesi olmayı beklerken; aradan geçen sürede bu hedefe yaklaşmayı bırakalım, bir hayli uzaklaştık.

Bu süreçte, 2015 yılında gündeme gelen “vize serbestisi” ne yazık ki dönemin iktidarının Terörle Mücadele Kanunu’nda teröre tanımını AB standartlarına uydurmayı reddetmesinden dolayı rafa kaldı.

2017’de referanduma sunulan anayasa değişikliği önerileri, AB üyelik hedef ve perspektifine uygun olmadığı, kabul edildiğinde üyelik sürecinin donabileceği birliğin farklı organları tarafından dile getirildi.

Nitekim referandum sonrasında AB ile olan üyelik müzakereleri fiili olarak durdu.

Kuşkusuz uluslararası alanda yaşanan kimi politik gelişmeler nedeniyle AB-Türkiye ilişkilerinde zaman zaman yumuşama yaşansa da bu üyelik perspektifinde değil çoğunlukla bölgesel ittifak ve dayanışmadan ve Türkiye’nin AB ile imzaladığı göçmenleri kapsayan geri kabul anlaşmasından kaynaklandı.

Ne yazık ki AB ile olan ilişkiler değerler üzerinden değil karşılıklı çıkarlar üzerinden varlığını koruyor

ÜYELİK OLMADI, VATANDAŞLIK OLUR MU?

Peki AB’ye girmenin başka bir yolu yok mu?

Belki ülke olarak Türkiye’nin üye olma imkânı kısa vadede görünmüyor.

Ülke olarak giremediğimiz birliğe Türkiyeli vatandaşlar olarak girebilir miyiz?

Bu konuda farklı bir öneri yayınlandı. Bundan yaklaşık iki ay önce İtalyan düşünür ve aktivist Lorenzo Marsili, The Guardian’da AB’ye giriş için başka bir alternatif yazdı; “AB Vatandaşlığı”

Marsili yazısında; Devletlere değil, bireylere AB üyeliği sunulmalı. Adaylığı beklenen ülkelerle başlanabilir, sonra Türkiye ve İngiltere için de böyle bir uygulamaya gidilebilir” şeklinde düşüncesini ifade etti ve AB vatandaşlığı kavramını bir kez daha ifade etti.

Avrupa vatandaşlığı, Avrupa Birliğinin parçası olmayan ülkelerin vatandaşlarına da genişletilebilir mi?” sorusuyla AB’ye katılması beklenen ülkelerin, üyelikleri öncesinde bu ülkelerin vatandaşlarının üyelik yoluyla entegrasyonunu savundu yazısında.

Marsili, üye olma aşamasında olan ülkelerin vatandaşlarının üyeliğini destekleyen makul bir öneri sunuyor.

Marsili önerisi, insani olarak kabul edilebilir olsa da, siyasi pratik açısından gerçekleşmesi zor bir öneri olarak görülmektedir. Diğer yandan bu öneri, AB’nin kendine biçtiği, kendini tanımladığı insani değerler için de bir sınavdır.

VİZE UYGULAMASININ GENİŞLETİLMESİ

Bu öneri esas olarak bir tür uzun vadeli vize anlamını taşıyor.

Düşünün bir AB ülkesinde vize ya da oturma izniyle çalışan, vergisini ödeyen bir yabancısınız. İş gereği, farklı nedenlerle yer değişikliği yaptığınız ya da teknik nedenlerle vatandaşlık alma şartlarını yerine getiremediğiniz için buna hak kazanamıyor ve “daimî yabancı” oluyorsunuz.

Marsili’nin önerisi bu noktada anlamlı. O, bu konuda ortak bir “AB vatandaşlığı” standartları öneriyor.

İfade ettiğim gibi Marsili, bir anlamda bazı şartları yerine getirenlere “uzun vadeli vize” öneriyor. Son yıllarda AB ülkelerine gitmek için alınan Schengen vizesi konusunda yaşanan sıkıntıları, verilen retleri düşündüğünüzde, Marsili’nin önerisi ancak belirli ekonomik imkanlara sahip dar bir grup için bir imtiyaz olabilir. Alanında belli bir standardı yakalamış, vize geçmişi sorunsuz kişilere uygulanacak bir vize kolaylığı ile 6 ay, 1 yıllık değil 5-10 yıllık vize uygulamasının kolaylaştırılması ile uygulanabilir. Ancak bunun da yeterli olduğu söylenemez.

Önümüzdeki haziran ayında AB parlamentosu için seçim yapılacak. AB ülkelerinde yükselen popülist partileri ve iktidarları düşündüğümüzde, parlamento gündeminde olan geçici oturma izni sahibi yabancıların daimî oturuma geçiş için bekleme süresini AB genelinde beş yıldan üç yıla indiren öneri ne kadar kabul görülür bilinmez. Bu açıdan Marsili önerisi, insani olarak kabul edilebilir olsa da, siyasi pratik açısından gerçekleşmesi zor bir öneri olarak görülmektedir.

Diğer yandan bu öneri, AB’nin kendine biçtiği, kendini tanımladığı insani değerler için de bir sınavdır.

Bu yazı AB uzak bir hayal mi? dosyasında yayımlanmıştır. Dosyanın diğer yazılarına erişmek için buraya tıklayınız.

 

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir