Bu seçimlerde ekonomi belirleyici olacak gibi

Bu seçimlerde ekonomi belirleyici olacak gibi

Galiba ilk defa bu seçimlerde ekonomik sorunların ağırlığı kimlik sorunlarını da aşarak kimlikler üzerinden oluşan ve sadece kendi kimliğini öne çıkaran anlayışları çöpe atacak gibi. Kimlik siyasetinin baş oyuncusu olan Erdoğan’ın elini havaya kaldırdığı il başkanının yuhalanması ve İstanbul mitinginin sönük geçmesi belki de bunun habercisi.

İlginçtir. Bugün Türkiye ekonomisi öyle sıkıntılı bir durumdadır ki eğer bünyesindeki kimlik sorunları olmasa, ekonominin siyaseti daha fazla belirlediği bir dönem yaşayabilirdi. Ama maalesef, bir türlü, bırakın çözmeyi konuşmayı dahi beceremediği kimlik sorunları ekonomik sorunların hala önünde gibi duruyor.

Türkiye’de siyasi parti kılığında dolaşan siyaset elitleri aslında farklı kimliklerin çıkarlarını artırabilmek için siyaset yapıyorlar. Ama dikkat edin “kimlikleri” dedim! Kimlikler deyince bunlar aynı zamanda farklı sosyal kesimleri içeren gruplar ya da topluluklardır. Yani belirli bir kimliğin içinde işçisi de işvereni de vardır. Tabii kimliğin siyasette öne çıkmış olması işçi-işveren ilişkisini de içine alır. Yani “Sünni kimlik” dediğimizde bu kimlik Sünni işverenleri de kapsar Sünni işçileri de.  Ya da “seküler kimlik” ya da “Kürt kimliği” dediğimizde de durum aynıdır. Oysa öte yandan biliyoruz ki işçilerin ve işçilerin çıkarları zıttır. Biri için kazanç diğeri için kayıptır.

Peki nasıl oluyor da Sünni bir işçi, ülkede oldukça geniş bir işveren sınıfı yaratmış olan AKP’ye oy veriyor? Bütün gün çalıştıktan sonra aldığı yevmiyeyle evine ekmek dahi götürmekte zorlanan biri bu enflasyonist ortamın yaratıcısı olan Erdoğan’a neden oy veriyor? Veriyor çünkü onu evinin insanı gibi görüyor da ondan.

EVİNE EKMEK GÖTÜREMEYEN İŞÇİ NEDEN ERDOĞAN’A OY VERİYOR?

Peki nasıl oluyor da Sünni bir işçi, yaptıklarıyla ülkede oldukça geniş bir işveren sınıfı yaratmış olan AKP’ye oy veriyor? Tuhaf değil mi? Bütün gün çalıştıktan sonra aldığı yevmiyeyle evine ekmek dahi götürmekte zorlanan biri bu enflasyonist ortamın yaratıcısı olan Erdoğan’a neden oy veriyor?

Veriyor çünkü onu evinin insanı gibi görüyor da ondan. Yani bizden. Yani bizim gibi. İnanmış vs. Aklına dahi getirmiyor onun varlığının kendi yoksulluğunu yaratmış olduğu. Tabii açıktır ki, bu kişinin kendisini ve Erdoğan’ı aynı kimlik altında görmesi, aynı zamanda bu kimliğin dışındaki kimliklerin varlığıyla da ilgilidir. Kişi, ne kendisine ve ne de Erdoğan’a benzemeyen birilerinin kendi kimliği için bir tehdit olabileceğini düşündüğünden kendi ekonomik çıkarına aykırı da olsa Erdoğan’ı desteklemekten geri durmayabiliyor.

Çağımızın bu tuhaf çelişkisi ne zaman ve nasıl çözülür bilmiyorum. Ama benim aklıma uygun gelen, insanlar arasında farklı kimliklerin bir sorun olmaktan çıktığı zaman bu tuhaf çelişki de çözülür. Bu da toplumun her şeyden önce “demokrat” bir anlayışa evrilmesiyle başarılabilir. Yani başkasının da en az kendisi kadar değerli olduğuna inanan insanlardan oluşan bir toplum sanırım çağımızın bu baş ağrısının da çözüleceği bir toplum olacaktır.

Parti kılığına bürünmüş farklı kimlikler bu yerel seçimde de öne çıkmış durumdalar. Ama bu kez bazı kırılmaların olduğu da ortada. Özellikle Erbakan’ın oğlu ve çevresinin partisi YRP’nin yine benzer bir kimliğin partisi olan AKP’den mesafeli durması bu kırılmalardan biri.

KIRILMALARIN OLDUĞU BİR SEÇİM SÜRECİ

İşte parti kılığına bürünmüş farklı kimlikler bu yerel seçimde de öne çıkmış durumdalar. Ama bu kez bazı kırılmaların olduğu da ortada. Özellikle karizmatik İslami liderlerden biri olan Erbakan’ın oğlu ve çevresinin partisi YRP’nin yine benzer bir kimliğin partisi olan AKP’den mesafeli durması, ayrı adaylarla seçime giriyor olmaları bu kırılmalardan biri. Benzer bir biçimde varlığı büyük ölçüde CHP’nin desteğiyle vücut bulmuş İYİP’in de CHP’den ayrılıp ayrı girmesi de bu cenahta ortaya çıkan bir kırılma. DEM’in, 2019 seçimlerinde AKP’yi düşürmek için karşılıksız destekleme politikasından vazgeçip ayrı adaylar çıkarmasının yanısıra sol siyaset olarak adlandırılan bazı siyasetlerle uzak düşmesi de “sol-seküler” kesimde bir başka kırılmaya işaret ediyor.

Bu yazıdaki muradım aslında şu: Galiba ilk defa bu seçimlerde ekonomik sorunların ağırlığı kimlik sorunlarını da aşarak kimlikler üzerinden oluşan ve sadece kendi kimliğini öne çıkaran anlayışları çöpe atacak gibi. Kimlik siyasetinin baş oyuncusu olan Erdoğan’ın elini havaya kaldırdığı il başkanının yuhalanması ve İstanbul mitinginin sönük geçmiş olması belki de bunun habercisi.

Erol Katırcıoğlu
Latest posts by Erol Katırcıoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir