Silivri’de tutuklu bulunan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, yaşananları ve tepkileri “Millet bu ülkeden “İran olmaz” dedi zamanında, şimdide “Rusya olmaz” demektedir” şeklinde değerlendirdi ve ekledi; “Tüm siyasal iktidar yöneticilerinin bunu görmesi gerekmektedir. Bu dar patikanın çıkışı yok, Samsun’dan çıkarız, köy köy, kahve kahve, ilmek ilmek, öre öre geliriz anlatırız”.
Son günlerde Türkiye’de siyasetin en canlı olduğu yerler Silivri ve miting meydanları. Silivri’ye giden parti genel başkanları, milletvekilleri, avukatlar yaptıkları ziyaretlerle ilgili açıklamaları cezaevi önünden yapıyorlar.
CHP’nin Saraçhane’den sonra Maltepe Mitingi bayram sonrasında yeniden başladı. İlk iki miting Atatürk’ün 106 yıl önce Kurtuluş Savaşı’nı başladığı hatta Şişli’den Samsun’a uzandı. Hafta içi Çarşamba akşamı Şişli’deydi bugün de Samsun’da yapılacak.
İlk mitingin ev sahibi ve yerine kayyum atanan seçilmiş Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, avukatları aracılığıyla sorularımızı yanıtladı.
Hakkınızda ileri sürülen Kent Uzlaşısı üzerinden terör örgütüne yardım suçlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gizli tanıklar, yalan beyanlar ve tıpkı FETÖ kumpasları gibi süreçler. Konu aslında basit. Bu iktidarın derdi toplumsal rızayı almak için sokakta çalışan, yerelde ürettiği projelerle çoklu krizlerde yurttaşın yanında olan ve üreten sosyal demokrat akılla. Ve bunu yaparken siyaset üretemediği, kadının, gencin, çocuğun, yaş almışın rızasını alamadığı yerde elindeki yargı ve bürokrasi ile bu boşluğu doldurup bizleri bu tip operasyonlarla sindirmek. Ama inanın çok başarısız ve hiç hesap etmediği bir millet desteği olarak bize geri dönüyor. Millet olup biteni gün gibi görüyor.
Sizin yardım etmekle suçlandığınız örgüt bildiğimiz kadar hukuki olarak yasaklı değil. Nasıl sizi yasak olmayan bir yapıya yardımla suçlayabiliyorlar?
Bu konuda sayısız örnek var. Hatta İzmir’de kesinleşmiş bir yargı kararı var HDK’nın örgüt olmadığına dair. Ama süren konu bir rasyonel akılla izah edeceğimiz bir noktada değil. Yalan beyanların, gizli tanıkların olduğu ve bunları gerekçe göstererek sizi tutuklayan aklın olduğu yerde “izah” ve savunma hepimizi şaşırtacak gerçekler ve somutluklarla dolu. Fakat konu ne HDK ve başka bir şey. Konu gelmekte olan milletin değişim iradesi ve otokratik rejime karşı mücadele alanı.
ATANMIŞ BİR ZAMAN KAYBIDIR
Yüzde 70’yakın oyla seçildiniz Şişli’de. Şimdi kayyum var ve öğrenebildiğimiz kadarıyla AKP’li ilçe belediyelerinden yönetici aranıyormuş, görevlendirilmek üzere. Bu yaklaşımla yönetilebilir mi Şişli?
Şişli gibi bir ilçede bunun nasıl bir hata olduğunu anlayacaklar. Şişli halkının kendi seçtiği “beni bu yönetsin” dediği ve her 10 seçmenden 7’sinin hem fikir olduğu iradesi elinden alınmıştır. Konu benden ötedir. Şişli’nin ve Şişlilinin kendisidir. Yerel yönetim masa başı evrakla, bürokratları sıkıştırarak, öyle şahin Ak Parti anlayışıyla yönetilmez. Gönülden yapacaksın. İçinde “birine” yaranmak değil millete yaranmak duygusu olacak. O nedenle atanmış bir zaman kaybıdır, atanmış bir utançtır. Bana oy versin vermesin sandığa giden tüm seçmenin hakkını yemektir. Kul hakkı yenmiştir.
Tutuklanmanızda, başkan olduğunuz andan itibaren sürdüğünüz rant projelerinin –özellikle belediyenin arkasında ve karşısında olan Taş Yapı inşaatları- etkisi olabilir mi?
Bu konuyu, adaylık sürecimden bu yana büyük bir dikkatle ve kararlılıkla takip ediyorum. Şişli’de bu projenin hayata geçirilemeyeceğini en başından açıkça ifade ettim. Bakanlık düzeyinde görüşmeler gerçekleştirdim, teknik ve hukuki tüm girişimlerimi zamanında yaptım.
Beni yalnızca bir yere göndermekle bu süreci durdurabileceklerini sananlar büyük bir yanılgı içindedir. Nerede olursam olayım, bu projeye karşı gerekli tüm adımları attık ve süreci çok yakından izlemeye devam edeceğim.
Kayyum yönetimi bu konuda herhangi bir adım atarsa, yalnızca hukuki değil, vicdani olarak da büyük bir sorumlulukla karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle buradan açık ve ciddi bir uyarıda bulunuyorum: Şişli bu sürece sahip çıkmalı, hep birlikte kamu yararını korumaya devam etmeliyiz. Çünkü mesele sadece bir proje değil, Şişli’nin kimliğine, kamusal yaşam alanlarına ve geleceğine sahip çıkma meselesidir. Şişli’nin Kanal İstanbul’udur konu.
ŞİŞLİLİLER OLUP BİTENİ BANA AKTARIYOR
Kayyum uygulamaları ile size bilgi geliyordur. Bu konuda ne söylerdiniz?
Şişli halkının iradesine rağmen makamda oturan kayyum, herkesin emeğini, hakkını ve geleceğini ilgilendiren kararlara imza atarken çok dikkatli olması gerekiyor. Bir imzasını bile çıkınca boşta bırakmayacağım. Hepsini şeffaflıkla sorgulayacak, hesabını hukuk, yargı ve tüm araçlarla soracağım. Şişlilinin hakkına, kazandığımız, çalıştığımız emeğin üstünde bir emanetçi. Bunu bilerek imza atsın isterim.
Buradan açıkça söylüyorum: Bir kişinin bile haksız yere işten çıkarılması, halkın hizmetine dair bir uygulamanın sekteye uğratılması, atılan her adıma dair sorumluluk doğurur. Şeffaflıkla takip ediyorum ve gerektiğinde bu süreçleri hem kamuoyuyla hem hukuk yollarıyla paylaşacağım. Temizlik hizmetlerindeki ve Kara Kış Destek Paketi gibi sosyal desteklerimizdeki aksamalar, cenaze araçlarının verilmemesi gibi birçok sorun bana ulaşıyor. Çünkü Şişlililer olup biteni görüyor, not ediyor ve bana doğrudan aktarıyor.
Çarşamba akşamı Şişli’de miting vardı. Pazar günü de Samsun’da olacak. Şişli’den Samsun’a Atatürk’ün başladığı yolculuğun izinde sanki. Ne dersiniz?
Gerçekten yeni başlıyoruz. Millet ben buradayım demiştir. Millet bana rağmen yapamazsın yemiştir. Millet bu ülkeden “İran olmaz” dedi zamanında, şimdide “Rusya olmaz” demektedir. Tüm siyasal iktidar yöneticilerinin bunu görmesi gerekmektedir. Bu dar patikanın çıkışı yok, Samsun’dan çıkarız, köy köy, kahve kahve, ilmek ilmek, öre öre geliriz anlatırız. Yozgat’ın köyündeki Ahmet Amcanın vicdanı bu ülkeyi bu uçurumdan aşağıya yuvarlamak isteyen akla dur der. Cumhuriyet; Ak Parti’den DEM’e, MHP’den İYİ Parti’ye, hepimize, çoluğumuza çocuğumuza geleceğimizin tek garantisidir. Bu krizden tek çıkış vardır, demokrasiye inanan milletin sesini duymak. Samsun’da çıkıyoruz. Şişli’den başladık. Tıpkı Milli Mücadele yılları gibi. Tıpkı Atam gibi.
Bu bir memleket meselesidir. Parti, kişi değil. Bu toprakların bütünlüğü, birliği, kardeşliği meselesidir. “Anadolu irfanı” bu gerçeği görmektir.
ŞİŞLİ İRADESİNE SAHİP ÇIKACAKTIR
Peki, Silivri’de günler nasıl geçiyor?
Çok yoğun çalışıyorum. Yazıyorum, okuyorum. Burası İmamoğlu ve kadrosu için bir çalışma kampı. Biz burayı artarak, çalışarak, üreterek geçeriz. Çok iyiyiz. Ekrem Başkan çok iyi. Vekiller, avukatlar, gelen destek mesajları inanılmaz güç veriyor hepimize.
Son olarak Şişlililere ve Türkiye’ye mesajınız var mı?
Mesajım net. Şişli kendi iradesine sahip çıkar. Şişli kayyuma olan tepkisini benim için değil kendi için “ben seni seçmedim” dediği bir hattan her koşulda koymalı. Bunu çocukla, kadınla, gençle yaratıcı, Şişli’ye yakışan demokratik ve Şişli’nin farklılığını ortaya koyan bir yerden yapacaktır. Şişli sanatın, finansın merkezi. Şişli Milli Mücadelenin kalbi. Şişli İstanbul’un kalbi. Bizler millete emanetiz. Millet kendi hakkına, geleceğine şimdiye kadar olduğu gibi sahip çıkacaktır. Çok az zaman sonra yeniden Şişli’de kaybettiğimiz zamanı telafi edeceğiz. Ve tabii ki Cumhurbaşkanı Adayımız ve geleceğin Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu ile İstanbul’un ve Türkiye’nin kaybettiği vakti telafi edeceğiz.

Yorum Yazın