Türkiye, pek çok mevzuda "mış/muş" gibi yapılan ülkedir. En sevilen "mış/muş" lardan biri de kural koyuyor "muş" gibi yapmakla kendini gösterir.Mış gibi yapmak hemşerim Oğuz Atay’dan mülhemdir.Türkiye, pek çok mevzuda "mış/muş" gibi yapılan ülkedir.En sevilen "mış/muş" lardan biri de kural koyuyor "muş" gibi yapmakla kendini gösterir.8 Ekim 2013 akşamı Bankada mesaiyi bitirdik evimize döndük. Sabah geldiğimizde yapmamız gereken en önemli faaliyetlerden biri olan kredi kartı tahsis işini fiilen yapamaz durumdaydık.(O zaman) 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına gelirlerine göre kredi kartı tahsisi yapma kuralı gelmişti.Abarttığımın farkındayım rahmetli "Tonton" Özal deregülasyon yapıp ekonomiyi serbestleştireli ve Türkiye’de kredi kartı tedavüle çıkalı 20 sene olmuştu ama kesinlikle 30 sene olmamıştı.Türk insanı için kredi kartı görece yeniydi ama Malazgirt’ten bu yana Anadolu’da at ve araba koşturan Türk halkı öyle ya da böyle karnını doyuracak bir işle uğraşıyor, zanaat eyliyor, alıyor satıyor ve de para kazanıyordu.Kart yeni mevzuydu ok ama gelir eski mevzuydu.
Osmanlı, Türk halkını vergi işinden artık nasıl bezdirdiyse Türkiye’de gelirden vergi ödemek için sadece ücret kölesi olmanız gerek şarttır. Kaynağında kesilen kira, mevduat vs de buna istisna değildir.
TÜRKİYE’DE GELİRDEN VERGİ ÖDEMEK İÇİN SADECE ÜCRET KÖLESİ OLMANIZ GEREK ŞARTTIR
Öte yandan Türkler kredi kartını değil ama kayıt dışı geliri ve gelir vergisi vermeden yaşamayı icat etmiş milletti. Defterin bir ön yüzü, bir de arka yüzü vardı. Yunanistan’a ne zaman gitsem "periptero"dan yani büfeden su aldığımda bana bir şişe suyun fişini veren büfeciye aval aval bakarım. Türkiye’de bu yazının da ana konusu olan kredi kartı kullanılmasa sattığına fiş kesecek esnaf bulamazsınız.Osmanlı, Türk halkını vergi işinden artık nasıl bezdirdiyse Türkiye’de gelirden vergi ödemek için sadece ücret kölesi olmanız gerek şarttır. Kaynağında kesilen kira, mevduat vs de buna istisna değildir.Tonton Özal’ın ve onu çok sevenlerin çok sevdiği yüksek dolaylı vergiler ise sadece satıcıları fiş kesmekten alıkoymaz, o fişlerle biriken "gelirin" vergisinden de korur.Türkiye bir nakit cenneti de olduğu için vergi vermeden servete ulaşmak çocuk oyuncağıdır. Sonuçta bu mevzulara çözüm arama çabasına kısaca yapısal reform deniyor. Türkiye ortalama hafıza düzeyine göre "sözde" 1 yıldır ülkenin maliyesini yöneten Sn. Mehmet Şimşek ise benim gibi ortalama dışı hafızaya sahip olanların zihninde tam "yapısal reformu" yapacaktı ki birden ortadan kayboldu bir 10 yıl kadar önce. Ta ki Nebati ekonominin içinden geçinceye kadar…Neyse 3 dakikada okunacak bir yazının müellifi olarak daha fazla konu dağıtmayayım. Yapısal reformu da "işallah maşallah" yapacak Mehmet bey. Unutkan (pardon) sabırlı milletiz.Asıl konuya dönersek 9 Ekim 2013 sabahı Türk vatandaşlarının tüm bankalardaki kart limiti gelirlerinin 4 katı ile tahdit edildi.Ücret köleleri, bordrolarının sınırlarında bu hesaplamada kaderlerine razı olsa da mahalledeki yufkacının, çilingirin, nalburun, pastanecinin, ayakkabıcının ve maaşa talim etmeyen umum ahalini geliri nasıl hesaplanacaktı?Tabi o zaman Ali Babacan’ın dünyada eşi olmayan "Makro İhtiyati Önlemler" manzumesinin zirve dönemlerindeyiz. Böyle hamlelerin kerametinden sual olunmaz. "Ol denir" olur. İyi de ömründe 5 değil 1 kuruş gelir vergisi vermemiş bir halkın geliri nasıl hesaplanacak diye soracak değiliz.Kredi kartında ek sıkılaştırma vs söylemler en sevilen şarkı listesinde hep top 10’da yer almaya devam eder. Bu popülist ve içi boş söylemler, sorunu gayet parlak bir ödeme aracı olan kredi kartında aramak Türkiye’nin asıl yapısal sorunlarını nadasa bırakmaktır.
Yorum Yazın