Vergilendirme ile kalkınma finansmanı arasındaki bağlantı, sosyo-ekonomik ilerlemenin şekillenmesinde mali politikanın kilit rolünü vurgular. Ülkeler adil, verimli ve yenilikçilikle karakterize edilen uygun bir vergi ortamı oluşturarak, sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcı büyüme için yeni yolları açabilirler.Az gelişmiş ülkelerde iktisadi kalkınmanın ilk aşamalarında genel olarak gönüllü tasarruflara -özellikle hane halkı tasarruflarına- daha az önem verilmesi, buna karşın kamu tasarruflarının sermaye birikiminin en önemli kaynağı olarak kabul edilmesi çok yaygın bir anlayış. Gerçekten de vergi yoluyla devletin sağladığı sermaye birikimi birçok ülkede oldukça yüksek olmuş.Vergi sözcüğü birçoğumuz için soğuk bir kavram. Çünkü özü itibarıyla bir devletin vatandaşlarından veya kuruluşlardan topladığı zorunlu bir mali ödeme. Devletin kamu hizmetlerini finanse etmek, kamu mallarını sağlamak ve genel refahı artırmak için kullanılır. Vergilendirme, genellikle gelir, tüketim veya mülkiyet gibi belirli ekonomik faaliyetlere dayanarak gerçekleşir.
Vergi sistemi, bir ülkenin mali politikasının önemli bir parçasıdır ve hükümetler genellikle vergi politikalarını ekonomik büyümeyi teşvik etmek, gelir dağılımını düzeltmek ve sosyal hizmetleri finanse etmek için kullanırlar. Vergi politikası yanlış uygulandığında ekonomik büyümeyi engeller ve sosyal adaleti zayıflatır.
YANLIŞ VERGİ POLİTİKASI SOSYAL ADALETİ ZAYIFLATIR
Vergi sistemi, bir ülkenin mali politikasının önemli bir parçasıdır ve hükümetler genellikle vergi politikalarını ekonomik büyümeyi teşvik etmek, gelir dağılımını düzeltmek ve sosyal hizmetleri finanse etmek için kullanırlar. Ancak, vergi politikası tasarımı karmaşık bir süreçtir ve etkili bir şekilde yürütülmelidir, çünkü yanlış uygulandığında ekonomik büyümeyi engeller, yatırımları azaltır ve sosyal adaleti zayıflatır.Vergiler aracılığıyla kaynakların bir kısmının kamuya aktarılması, diğer her şey sabitken zorunlu olarak özel kesimde kullanılabilecek kaynakların azalmasına ve yeniden dağıtılmasına neden olur. Aslında vergiler aracılığıyla gelirlerinin veya servetlerinin bir kısmı alınan insanların buna bir şekilde tepki verebileceklerini de unutmamak gerekir.Vergilendirme, bir ülkenin mali politikasının köşe taşı olarak durur, hem bir gelir kaynağı hem de sosyo-ekonomik kalkınma için bir araç olarak hizmet eder. Verginin karşılıksız ve zora dayanan bir kamu geliri oluşu, mali amaçlar dışında ekonomik ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde etkin bir düzenleme aracı oluşu, bizi bu kamu gelirinden yararlanmaya iter.Vergilemenin kalkınma ile ilgili iki başlıca amacı olduğunu söylemek mümkün. İlki, özel tasarruf ve yatırımları mümkün olduğunca daraltmamak. İkincisi de, devlet hizmet ve yatırımlarını karşılayacak şekilde bol gelir sağlamak.
VERGİLEMENİN KALKINMAYLA İLGİLİ İKİ BAŞLICA AMACI
Ancak, vergilendirme ile kalkınma finansmanı arasındaki karmaşık ilişki dikkatli bir şekilde incelenmeyi gerektirir. Vergiler, hükümet harcamalarını finanse etmek için gerekli olan fonları sağlarken, vergi sistemlerinin verimliliği ve adil olması bir ülkenin kalkınma seyrini önemli ölçüde etkiler. Vergilemenin kalkınma ile ilgili iki başlıca amacı olduğunu söylemek mümkün. İlki, özel tasarruf ve yatırımları mümkün olduğunca daraltmamak. İkincisi de, devlet hizmet ve yatırımlarını karşılayacak şekilde bol gelir sağlamak.1980li yıllar bütçe gelirlerinin doğal olarak da vergi gelirlerinin milli gelire oranının gittikçe azaldığı, kamu harcamalarında da bir azalma olmasına rağmen bütçe gelirlerinin bütçe harcamalarını karşılamadığı dönemler oldu. Türkiye finansman açığını kapatmak için daha fazla borçlanmayı seçmişti. Bu durum, bütçe açığı, borçlanma, yüksek faiz kısır döngüsüne neden oldu. Söz konusu dönem kamu yatırımlarının da azaldığı bir dönem oldu. Sonuçta, vergi ödeyenler kalkınmayı değil sermayeyi finanse eder hale geldi. Maalesef bir süredir bütçe gerçekleşmeleri benzer bir eğilimi gösteriyor. Tehlike çanları, işitenler için duyuluyor.Esasında, vergilendirme yalnızca gelir toplamanın bir yolu olarak değil, aynı zamanda bireylerin toplu iyiliği için gelirlerinin bir kısmını katkıda bulunduğu bir sosyal sözleşmeyi simgeler. Bu nedenle, vergi politikaları temel kamu hizmetlerini finanse etmek için yeterli gelir elde etme ve ekonomik büyümeyi teşvik etme arasında hassas bir denge kurmalı, aynı zamanda adil olmalı ve toplumun savunmasız kesimlerine yükleri en aza indirmeli.Etkili vergilendirme, altyapı projelerinden eğitim ve sağlık sistemlerine kadar uzanan kalkınma girişimlerini finanse etmede önemli bir rol oynar. Yerel kaynakları harekete geçirerek, ülkelerin dış finansmana olan bağımlılıklarını azaltır ve böylece ekonomik egemenliklerini ve dayanıklılıklarını artırır. Dahası, iyi tasarlanmış bir vergi sistemi yatırımı, yeniliği ve girişimciliği teşvik ederek sürdürülebilir kalkınmayı ve yoksulluğun azaltılmasını destekler.Vergilendirme aracılığıyla istenen kalkınma sonuçlarını elde etmek, çeşitli zorlukların üstesinden gelmeyi gerektirir. Vergi kaçakçılığı, vergiden kaçınılması ve gayri resmi finansal akışlar, gelir toplama çabalarını zayıflatır ve hükümetleri gelişim için hayati fonlardan mahrum bırakır.
Yorum Yazın