BDDK başkan yardımcısının düğününde denetlenenlerin denetleyenlerin takı torbasını hediyelerle doldurması skandalı. 2006 Kurumlar Vergisi Kanunu’nun amir hükmüne rağmen önce Başbakanlığın, şimdi de Cumhurbaşkanlığının (zaman içinde ikisi de aynı zat) Resmi Gazetede vergi cennetlerinin listesini yayınlamaması muamması. Görevden yeni alınan Lefkoşe Büyükelçisinin hakkındaki çok ilginç bağlantı iddialarına rağmen konunun fikri takibinin yapılmaması.
Rahmetli Çetin Altan’ın çok önemli bir değerlendirmesi vardır: “Bir gazetecinin gerçek kimliğini, pozisyonunu anlamak için yazdıklarını boş verin, neleri yazmadığına odaklanın”.
Çetin Altan’ın bu değerlendirmesini temel aldığınızda bizim basını çok daha iyi anlıyorsunuz, konular çok daha kristalleşiyor.
Algıda seçicilik olabilir ama kanımca Türkiye’de son aylarda mutlaka en ön planda olması gereken üç çok önemli konu var ama nedense (!!!) bu konular pek gündeme gel(e)miyorlar.
Bu üç konu şunlar:
1-BDDK başkan yardımcısının düğününde denetlenenlerin denetleyenlerin takı torbasını hediyelerle doldurması skandalı.
2-2006 Kurumlar Vergisi kanununun amir hükmüne rağmen önce Başbakanlığın, şimdi de Cumhurbaşkanlığının (zaman içinde ikisi de aynı zat) Resmi Gazetede vergi cennetlerinin listesini yayınlamaması muamması.
3- Görevden yeni alınan Lefkoşe Büyükelçisinin (hangi ülkenin büyükelçisi olduğunu şimdilik yazmıyorum, zaten sadece bir ülkenin orada büyükelçiliği mevcut) hakkındaki çok ilginç bağlantı iddialarına rağmen (uluslararası sularda ele geçirilen kokain) konunun fikri takibinin yapılmaması.
Bu durum size de çok ama çok ilginç gelmiyor mu?
Burası Türkiye, iktidar yanlısı basının bu olayların peşine düşmesini maalesef bekleyemiyoruz; aralarında en objektif (!!!) gazetecilerden biri gibi imaj vermek isteyen, mesela Ahmet Hakan, bu üç konuyu Hürriyet’teki köşesine taşıyabilir mi, hiç zannetmiyorum.
Aslında iktidar yanlısı medyanın da bu konuların peşine düşmesi lazım, hem gazetecilik mesleği bunu gerektirir herhalde, hem de bu konuların peşine düşülmediği yerlerde devlet başka bir tür kuruma dönüşür, hadi nasıl bir kurum söylemeyeyim, yazıktır.
Ancak, burası Türkiye, iktidar yanlısı basının bu olayların peşine düşmesini maalesef bekleyemiyoruz; aralarında en objektif (!!!) gazetecilerden biri gibi imaj vermek isteyen, mesela Ahmet Hakan, bu üç konuyu Hürriyet’teki köşesine taşıyabilir mi, hiç zannetmiyorum.
Ama muhtemelen çok daha ilginci iktidar karşıtı basın da bu konulara hiç girmiyor.
Bu BDDK düğün skandalını aslında çok iyi bir gazetecilik örneği veren Timur Soykan (Birgün gazetesi) gündeme getirmişti ama tüm basın daha sonra kulağının üzerine yattı, anlamak mümkün değil.
Dünyanın en iyi üniversitesi olduğu kabul edilen Harvard’da bir Harvard J.F. Kennedy School var, lisans sonrası çok nitelikli kamu politikaları (public policy) eğitimi veriyor, dersler ağırlıklı olarak vak’a analizleri üzerinden gidiyor, mutlaka derslerde “conflict of interest” (çıkar çatışması) konusu da gündeme geliyordur, geldiği zaman da muhtemelen dünyada en vahim çıkar çatışması örneği olarak, denetlenenlerin denetleyenleri pahalı hediyelere boğması, BDDK düğünü örnek vak’a olarak ele alınacaktır.
Malum, BDDK Maliye Bakanlığına yani Mehmet Şimşek’e bağlı, Şimşek de bu devlet skandalı üzerine idari soruşturma açacağını söylemişti ama sonuç ne oldu bilen yok, devlet sırrı haline geldi galiba.
Mehmet Şimşek enflasyonla mücadele etmek için geldi ve rasyonel politikalara dönüleceğini açıklayarak göreve başladı; kitabın ortasından okuyorum, BDDK skandalının üzerine gidemeyenler enflasyonla mücadele edemezler çünkü BDDK skandalı hukuk devletinin ırzına geçilmesidir, hukuk devletinin en tepe finansal kurumda, BDDK, ırzına geçildiği bir yerde de enflasyonla mücadele ol(a)maz, düşük enflasyon kalıcı olarak ancak hukuk devletlerinde mümkündür, Şimşek’in gönderme yaptığı böyle bir rasyonalite mi idi?.
Bakalım Mehmet Şimşek bu BDDK devlet skandalı hakkında ne zaman kamuoyuna bir açıklama yapacak?
İddiayı ortaya CHP genel başkanı Özgür Özel attı, bu büyükelçinin korkunç bir uyuşturucu işi ile bağlantısı olduğunu ve çok kısa vadede de görevden alınacağını söyledi grup toplantısında ve NETEKİM büyükelçi bir hafta sonra görevden alındı.
Hayatımızda şahit olabileceğimiz en büyük devlet skandallarından biri ile karşı karşıyayız muhtemelen ama ne iktidar yanlısı basın ne de iktidar karşıtı basın bu konuyu konuşmuyorlar bile.
Hadi bir yasa dışı bahse girelim, ben bu açıklamayı yapmayacağına bire on koyuyorum.
Gelelim vergi cennetleri konusuna; Cumhurbaşkanı Erdoğan Resmî Gazetede vergi cennetlerinin listesini yayınlarsa bu vergi cennetlerine transfer edilen paradan 2006 tarihli kanuna göre, hala yürürlükte tabii, yüzde 30 vergi kesintisi yapılacak.
Vergi cennetlerine giden paradan yüzde 30 stopaj yap(a)mayan bir ülkede bütçe disiplini oluşamaz yani enflasyonla mücadele başka bir bahara kalır.
Cumhurbaşkanı neden bu listeyi yayınlamıyor Resmî Gazetede, bilen var mı?
Üstelik, yasadışı bahis konusunda büyük meblağların konuşulduğu, uyuşturucu ticaretinin buralara geldiği, ihale yolsuzluklarının tavan yaptığı bir ülkede.
Bu konuyu da yine nedense muhalefet partileri, iktidar karşıtı gazeteciler bile hiç gündeme getirmiyorlar.
CHP’nin gölge bakanları var, aralarında gölge maliye bakanı da var, kendisinin bu konularla yatıp kalkması gerekir kanısındayım ama heyhat!
Uyuşturucu derken sıra görevden alınan Lefkoşe Büyükelçisine geldi galiba.
İddiayı ortaya CHP genel başkanı Özgür Özel attı, bu büyükelçinin korkunç bir uyuşturucu işi ile bağlantısı olduğunu ve çok kısa vadede de görevden alınacağını söyledi grup toplantısında ve NETEKİM büyükelçi bir hafta sonra görevden alındı.
Hayatımızda şahit olabileceğimiz en büyük devlet skandallarından biri ile karşı karşıyayız muhtemelen ama ne iktidar yanlısı basın ne de iktidar karşıtı basın bu konuyu konuşmuyorlar bile.
Daha da vahimi Özgür Özel de iddiasının peşinden gitmedi, gitmiyor.
Bu durumun nedenini anlamak gerçekten çok zor, küçük tahminlerim var ama bu tahminlerimin yanlış olmasını da bir vatandaş olarak temenni etmiyor da değilim doğrusu.
Bizim ülkede uyuşturucu olaylarının fikri takibinin yapılmamasını da anlamak kolay değil.
Bu üç konu, BDDK düğün skandalı, vergi cennetlerinin bir türlü yayınlanmayan listesi ve bir büyükelçinin uyuşturucu ilişkileri çözülmeden Türkiye’nin bir devlet gibi devlete sahip olması mümkün değildir.
Yazıyı bitirirken bir konuyu daha gündeme getireyim, bizde bu konuları tartışanlara, fikri takibini yapanlara “devlet karşıtı” damgası vuruluyor, bir düşünün lütfen, bu kadar vahim olayları devlete zeval olmasın diye halının altına süpürenler mi yoksa sürekli gündemde tutmak, çözülmesini isteyenler mi gerçek bir devlet isteyenlerdir?

Yorum Yazın