Faiz artışıyla talep baskısını kontrol altına almayı hedefleyen politikalar, öte yandan sanayide çarkları yavaşlatıyor, şirketleri borç krizine sürüklüyor ve konkordato taleplerini artırıyor. Şu soruyu sormak artık kaçınılmaz: Faiz indirimine gitmek, tam da böyle bir ortamda ne kadar doğru bir hamle olur?
Merkez Bankası, 26 Aralık 2024 günü politika faizini açıklayacak. Görünüyor ki faiz indirimi bekleyenlerin sesi giderek yükseliyor. Ancak şu bir gerçek ki, 2023 Haziran ayından bu yana izlenen para politikası artık çok kritik bir yol ayrımında. Daha önce denenen ve başarısız olmuş politikalara geri dönmek, bu yol ayrımında çıkmaz bir sokak yaratabilir.
Hatırlanacağı üzere, 2023 yılı Mayıs ayında yapılan seçimlerin öncesinde politika faizi %8,5 seviyesindeydi. Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı, Hafize Gaye Erkan'ın ise Merkez Bankası Başkanı olarak atanmasının ardından bu oran, Haziran 2023’te %15’e yükseltildi. Ardından gelen agresif faiz artışları sonucunda Mart 2024 itibariyle politika faizi %50'ye ulaştı. O gün bugün, bu seviye korunuyor.
Ancak, bu sürecin ekonomide yarattığı çelişkiler dikkat çekici. Faiz artışıyla talep baskısını kontrol altına almayı hedefleyen politikalar, öte yandan sanayide çarkları yavaşlatıyor, şirketleri borç krizine sürüklüyor ve konkordato taleplerini artırıyor. Şu soruyu sormak artık kaçınılmaz: Faiz indirimine gitmek, tam da böyle bir ortamda ne kadar doğru bir hamle olur?
Doğru zamanda atılacak bir adım, hem ekonomiyi rahatlatabilir hem de uzun vadede kalıcı iyileşme sağlayabilir. Ancak zamanlama yanlışı, bütün planları altüst eder. Ne yazık ki, mevcut görünüm, Merkez Bankası’nın faiz indirimine ilişkin kararının zamanlama bakımından hataya açık olduğunu gösteriyor.
ZAMANLAMANIN ÖNEMİ
Hayatta olduğu gibi ekonomide de zamanlama, her şeyin önündedir. Doğru zamanda atılacak bir adım, hem ekonomiyi rahatlatabilir hem de uzun vadede kalıcı iyileşme sağlayabilir. Ancak zamanlama yanlışı, bütün planları altüst eder. Ne yazık ki, mevcut görünüm, Merkez Bankası’nın faiz indirimine ilişkin kararının zamanlama bakımından hataya açık olduğunu gösteriyor.
Ekonomi yöneticileri talebin yeterince kontrol altına alınamadığını belirtse de, enflasyonun kalıcı yüksek seviyelerde seyretmesi, zaten kırılgan olan tüm düzenin üzerine daha fazla yük bindiriyor. 2024 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde görülen negatif büyümeye rağmen talebin kontrol altına alınamaması, paradoksal bir tablo oluşturuyor. Faiz indirimi, bu tabloyu daha karmaşık hale getirebilir.
“HER ŞEYİN ZAMANI” VE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Albert Einstein’ın şu ünlü sözü, ekonomik karar alıcılar için altın bir rehber olmalı: “Zaman, her şeyin gerçekleşme sırasıdır.” Doğru zamanda alınmayan bir kararın yanlış etkileri, uzun yıllar boyunca hissedilebilir. Merkez Bankası’nın politika faizini indirme ihtimali, işte tam da bu perspektiften ciddi şekilde sorgulanmalıdır.
Son verilere bakıldığında, Kasım 2024 itibariyle açıklanan fiyat artış oranları enflasyonist baskıların halen çok güçlü olduğunu gösteriyor. Böyle bir ortamda faiz indirimi yapmak, hem piyasa beklentilerini bozabilir hem de uzun vadeli fiyat istikrarı hedeflerinden sapma riski taşır.
PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ÇELİŞKİSİ
Enflasyonla müadelede, para ve maliye politikalarının uyumu şarttır. Ancak Türkiye’nin mevcut durumunda, bu iki aracın birbiriyle çelişiyor olması dikkat çekiyor. Artan kamu harcamaları, mali disiplini zayıflatıyor ve enflasyonist baskıları daha da körüklüyor. 2024 yılı boyunca yaklaşık %75 artan bütçe giderleri, bu baskıların önemli bir sebebi.
Dolaylı vergilerdeki artış ise hanehalkı üzerindeki yükü artırarak tüketim talebini daraltmaya yönelik para politikalarıyla çelişiyor. Sonuçta, maliye politikalarının para politikalarıyla uyumlu olmadığı çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu uyumsuzluk, ekonomik dengeleri daha kırılgan hale getiriyor ve olası bir faiz indiriminin yaratabileceği hasarı artırıyor.
SONUÇ
Bugün Merkez Bankası, faiz indirimine gitme kararı alarak kısa vadeli kazançlar elde etmeyi hedefleyebilir. Ancak bu adım, orta ve uzun vadede enflasyonla mücadeleyi zorlaştırır. Hanehalkının artan vergi yükü altında ezildiği, bütçe açıklarının yüksek seyrettiği ve kamu harcamalarının kontrolsüz bir şekilde arttığı bir ortamda, faiz indirimi, enflasyonla mücadeleden taviz verme anlamına gelecek.
Ekonominin ihtiyacı olan, doğru zamanlama ile alınacak cesur ve dengeli kararlar. Zamanlama bir denge sanatıdır; ne erken ne de geç olmalı. Ancak mevcut görünümde, bu dengeden çok uzakta olduğumuz açıkça görülüyor.
Yorum Yazın