Muhalefetin lider adayı sandık dışına itilirse, sırf sonrasında bir seçim yapılıyor diye o sandığa aynı sandık muamelesi yapmaya imkan kalmaz. Bir bahane üretilerek Sayın Ekrem İmamoğlu'nun sandıktaki alternatiflerden biri olma konumu dışına itilmesi ihtimalini "Türkiye'de sıklıkla yaşanabilen demokrasi sorunlarından bir diğeri" basitliğinde ele alıp değerlendiren kişilere bu yönden katılamıyorum
Yaklaşık 30 senedir avukatlık yapıyorum ve hukuk profesörüyüm. Seneler içinde, idari işlemlerde hukuki analizini yapabileceğimiz ve tamamen hukuki saikle yürütüldüğünü varsayabileceğimiz içerikte ciddi erozyon zaten yaşanmıştı. Bugün Sn. Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının iptali ile, yeni zirvelerden birini yaşıyoruz.
İdari işlemin kendisi özelinde hukuki analiz yürütmenin o idari işleme övgü olacağını ve sanki analiz edilebilir bir hukuka uygunluk kaygısının ürünüymüş gibi rol kesemeyeceğimi zaten az evvel beyan ettim. Öte yandan bu konunun idari işlem özelinde değil ama toplumsal anlamındaki hukuki boyutuna dair yakın tarihli değerlendirmemin altını çizmek isterim:
Türkiye şu anda ifade özgürlüğünün günlük yaşanışı yönünden ağır temel hak ihlallerinin sıklıkla yaşanabildiği bir ülke. Bu da demokrasinin günlük olarak toplumun her katmanında ve fonksiyonunda coşkun biçimde yaşanabilmesini engelliyor.
Öte yandan demokrasinin anlık ve uzun vadeli enstrümanı olan oy sandığı Türkiye'de daima işledi. Bu bir ülkenin tüm potansiyeli ve toplumunun tüm unsurları ile demokrasinin nimetlerinden yararlanması için yeterli değil. Ancak bu, günlük anlamda sahaya inmiş coşkun demokrasi noktasına gidilebilmesi ümidini daima ayakta tutar. Toplumun sandığa yansıyan böyle bir beklentisi mevcutsa veya mevcut olacağı düşünülüyorsa, sandık bunu siyasi erk sahibine uyarı olarak verebilir. Yahut sandıktan değişim çıkabilir.
Eğer şeffaflığın ve hesap verebilirliğin günlük yaşamda mevcut olması gereken mekanizmalarının birer birer ortadan kalktığı ve demokrasinin yalnızca sandıktan ibaret kılınması eğiliminin gittikçe daha fazla arttığı bir ülkede muhalefetin başlıca adayı sandık dışı yöntemlerle siyaset dışına itilirse, artık o ülkedeki yönetim biçimi ve günlük coşkun demokrasi umudunun bitişi hakkında herhangi bir tartışmalı değerlendirme kalmaz. Zaten yetersiz olan "sorun yok, sandık var" analizi hepten tiyatroya dönüşür. Muhalefetten veya değişim ihtimalinden bahsetmek, basit körlük halini alır.
Muhalefetin en güçlü adayının sandıkta değil sandık dışında siyasetten elenmesi ihtimalini konuşurken, o bu şekilde elendiği takdirde muhalefetin neler yapabileceği yahut sandıkta neler olabileceği konusunu tartışanların, bu ihtimali basit bir yeni gelişmeymiş gibi masaya yatıranların, gözden kaçırdıklarını düşündüğüm nokta budur.
İfade özgürlüğü eksiklikleri ve genel baskı ortamı da sandığa etki eder, ama son tahlilde sandık işlediği sürece günlük direksiyon olmasa bile el freni toplumdadır. Muhalefetin lider adayı sandık dışına itilirse, sırf sonrasında bir seçim yapılıyor diye o sandığa aynı sandık muamelesi yapmaya imkan kalmaz.
Bir bahane üretilerek Sayın Ekrem İmamoğlu'nun sandıktaki alternatiflerden biri olma konumu dışına itilmesi ihtimalini "Türkiye'de sıklıkla yaşanabilen demokrasi sorunlarından bir diğeri" basitliğinde ele alıp değerlendiren kişilere bu yönden katılamıyorum.

Yorum Yazın