Bu bütçe dikiş tutar mı?

Bu bütçe dikiş tutar mı?

Yerel seçimlere giderken, maliye politikasının para politikasına yardımcı olmadığını görüyoruz. Bu da alınan önlemlerin işe yaramamasına veya maliyetlerin artmasına neden oluyor. Faizi dışarıda bıraktığımız hâlde bütçenin açık veriyor olması da mali disiplinin zayıflığına ve ekonomik istikrarsızlığa işaret ediyor.

2023 yılı bizim için çok hareketli geçti. Ekonomik çalkantılar ve seçimle dolu bir gündemimiz vardı. Merkez Bankası rezervlerinin eridiği, yüksek enflasyon, yüksek cari ve bütçe açığının olduğu bir dönemde ekonomi yönetimi değişti. O dönemin simge isimleri Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu’nun yerine Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan göreve geldiler. 7 ay 23 gün sonra Merkez Bankası başkanı değişti ama yeni ekibin rotası değişmedi.

Mehmet Şimşek’in ” Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmek dışında seçeneği kalmamıştır” ifadesi bu dönemim akıllara çakılan cümlesi olarak tarihte yerini aldı. Yine aynı konuşmada Sayın Şimşek “Uygulanacak maliye politikası ve yapısal reformlarla Merkez Bankamıza enflasyonla mücadelede destek olmak temel politikamız olacaktır” ifadesini kullandı. O günden bugüne bir yapısal reform görmesek de reformlar zaman alır diyerek, maliye politikasına bakalım. Ne gibi gelişmeler var?

Maliye politikasının iki bacağı var: Gelirler ve giderler. Gelir tarafının en önemli bölümü vergiler. Temmuz 2023’ten itibaren dolaylı vergilerde önemli artışlarla karşı karşıya kaldık. Bununla bütçe açığını kapatmanın yanında dolaylı vergiler yoluyla mal ve hizmetlerin daha pahalı hale gelerek talebin kısılması amaçlanmıştı. 2023’ün başında yüzde 24,9 olarak hedeflenen TÜFE yüzde 64.77 olarak geldi. Bütçe açığı ise Kur Korumalı Mevduat yükünün bütçe dışında bırakılmasına rağmen 1,37 trilyon TL geldi. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 5,4 oldu. Bu rakam son 20 yılın rekoru. Geride kalan dönem maliye politikası, enflasyonu kontrol etmek konusunda üzerine düşeni yapmamış görünüyor. Biz önümüze bakalım, 2024 yılının ilk ayının bütçe gerçekleşmeleri geçen hafta kamuoyuna açıklandı. Bakalım orada gelecek için hangi ipuçları var?

2024 yılı ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 768 milyar TL, bütçe gelirleri 617,2 milyar TL ve bütçe açığı 150,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderlerinin 646,9 milyar TL ve faiz dışı açığın ise 29,6 milyar TL olduğunu gördük. Faiz giderleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 466,9 artarak 121,09 miyar TL olmuş. Faiz giderleri olmasa açık makul bir seviyede olacak. Niçin bütçe açığı ve faiz dışı denge bu kadar önemli?

Bütçe açıkları, bir ekonomideki bütçe gelirlerinin, bütçe harcamalarını aşması durumunda ortaya çıkar. Bu durumda, bir ülke daha fazla harcama yapmış veya daha az gelir elde etmiş demektir. Bütçe açıklarının önemli etkileri şunlardır:

Borçlanma ve borç yükü: Bütçe açıkları, hükümetin harcamalarını kontrol etmek için borçlanması gerektiği anlamına gelir. Kamu borç stokunun artmasına yol açar. Borçlanma tutarının artması, gelecek nesillerin yüksek vergi veya faiz ödemesiyle karşılaşmasına neden olur. Ayrıca, yüksek borçlanma maliyetleri, bütçenin büyük bir kısmını faiz ödemelerine ayrılmasına ve diğer alanlara daha az kaynak ayrılmasına neden olur. Bu da başta eğitim, sağlık ve altyapı gibi alanlara daha az yatırım yapılmasına neden olur.

Sürekli bütçe açıkları, bir ülkenin kredi notunu düşürür ve yatırımcılarda güvensizlik yaratabilir. Bu durum, yatırım çekme kapasitesini azalır ve ülkenin mali piyasalardaki konumunu zayıflatır.

Enflasyon ve para politikası: Yüksek bütçe açıkları, enflasyon baskılarına sebep olur. İktidar, bütçe açıklarını finanse etmek için para arzını artırabilir veya merkez bankasının para politikasını gevşetmesini talep edebilir. Bu durumda para arzı artacağı için enflasyon tetiklenir.

Dış ticaret dengesi ve döviz kuru: Bütçe açıkları, genellikle dış ticaret dengesini etkiler. Bir ülke sürekli olarak borçlanıyorsa, dışa olan borçları artabilir ve döviz kuru üzerinde baskı oluşturur. Bu durum, döviz kurlarındaki dalgalanmalara ve ticaret dengesizliklerine neden olur.

Makroekonomik istikrar: Sürekli bütçe açıkları, bir ülkenin makroekonomik istikrarını tehdit eder. Özellikle bütçe açıkları sürdürülemez boyutlara ulaştığında, ülkenin finansal sağlığı risk altına girer. Bu durum, ekonomik krizlere ve istikrarsızlığa yol açar.

Kredi notu ve yatırımcı güveni: Sürekli bütçe açıkları, bir ülkenin kredi notunu düşürür ve yatırımcılarda güvensizlik yaratabilir. Bu durum, yatırım çekme kapasitesini azalır ve ülkenin mali piyasalardaki konumunu zayıflatır.

Bu nedenlerle, bütçe açıkları bir ülkenin ekonomik sağlığı üzerinde ciddi etkilere neden olur ve uzun vadeli mali sürdürülebilirliğin önemli bir göstergesi olarak değerlendirilir. Neden bütçe açığını değerlendirirken bir de faiz dışı dengeye bakıyoruz?

Bütçede faiz dışı fazla, bir ülkenin gelir ve harcamaları arasındaki dengenin, faiz ödemeleri hariç tutularak hesaplanan kısmıdır. Faiz dışı fazla, bir ülkenin ekonomik sağlığı ve sürdürülebilir büyüme için önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Faiz dışı fazlanın önemi, birkaç nedenle açıklanabilir:

Ekonomik istikrar: Faiz dışı fazla, makroekonomik istikrarı destekler. Bir ülkenin bütçesinde sürekli bir faiz dışı açık bulunması, sürdürülemez bir mali durumu işaret eder ve uzun vadede ekonomik sorunları ağırlaştırır. Faiz dışı fazla ise bütçenin sürdürülebilirliğini gösterir ve ekonomik istikrarı destekler.

Kriz dönemlerinde vergi gelirleri genellikle düşerken, kamu harcamaları artar. Bu durumda faiz dışı fazla, ekonomik daralmalara karşı bir tampon görevi görür ve hükümetin krizleri yönetme kapasitesini artırır.

Borçlanma ihtiyacının azalması: Faiz dışı fazla, bir ülkenin borçlanma ihtiyacını azaltır veya ortadan kaldırır. Bütçede fazla olması, devletin borçlanma maliyetlerini düşürür. Bu da ekonominin yükünü azaltır ve bağımsızlığı güçlendirir. Unutmayalım, borç alan emir alır.

Kamu borç stokunun azaltılması: Faiz dışı fazla, kamu borç stokunun azaltılmasına katkı sağlar. Fazla olan bütçe gelirleri, kamu borçlarının geri ödenmesi veya borç azaltma için kullanılabilir. Bu da kamu maliyesini daha sağlıklı hale getirir.

Yatırım ve ekonomik büyüme: Faiz dışı fazla, ekonomik büyümeyi destekler. İktidara, kamu harcamalarını artırma veya vergi indirimleri gibi ekonomik teşvik önlemlerini finanse etme olanağı verir. Bu da özel sektör yatırımlarının teşvik eder, istihdam olanakları artar ve ekonomik büyümeyi destekler.

Krizlere direnç: Kriz dönelerinde vergi gelirleri genellikle düşerken, kamu harcamaları artar. Bu durumda faiz dışı fazla, ekonomik daralmalara karşı bir tampon görevi görür ve hükümetin krizleri yönetme kapasitesini artırır.

Yukarıda yazdığım nedenlerle bütçe açığı ve faiz dışı fazla çok önemli. Yerel seçimlere giderken, maliye politikasının para politikasına yardımcı olmadığını görüyoruz. Bu da alınan önlemlerin işe yaramamasına veya maliyetlerin artmasına neden oluyor. Faizi dışarıda bıraktığımız hâlde bütçenin açık veriyor olması da mali disiplinin zayıflığına ve ekonomik istikrarsızlığa işaret ediyor. Bütçenin dikiş tutmaması başımıza çok iş açar. Kısa zamanda mali disiplinin sağlanmasına ihtiyaç var. Bu yapılırken de dar gelirlilerin, ücretlilerin, emeklilerin ve yoksulların gözetilmesi şart…

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir