Dış politikanın iç siyasete etkisi

Dış politikanın iç siyasete etkisi

Toplamda 3400 ABD askerinin Irak ve Suriye’den çekilmesinin, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinde, kendi Kürtleri ve bölgedeki Kürtlerle ve tabii ABD ile ilişkilerinde birçok değişikliğe yol açması muhtemel. Henüz, neyin ne olacağını öngörebilmek için çok erken…Ama Türkiye’nin iç politikasında da dış etkilerle yeni sayfalar açılacağını şimdiden söyleyebiliriz. Henüz, neyin ne olacağını öngörebilmek için çok erken: Ama Türkiye’nin iç politikasında da dış etkilerle yeni sayfalar açılacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Dış politika konularının iç siyasette kullanılması ve iç siyaseti etkilemesine alıştık. Ama bu sefer, dış siyasetin iç politikaya etkisi ile karşı karşıya olabiliriz.

Türkiye’nin iç siyaseti, ABD’nin askeri olarak Irak ve Suriye’den çekilmesi sürecinden nasıl etkileniyor olabilir?

Önce, ABD açısından Irak ve Suriye’den çekilme konusu nedir bir açalım.

Irak’ta, bir süreç somutlaşmaya başladı: ABD, ülkedeki askerlerini çekiyor. Irak ve ABD arasında geçen yaz Washington’da gerçekleşen temaslarda kararlaştırılan süreç artık ete kemiğe bürünüyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, askeri güçlerinin, Irak’taki varlığının sonlanması için Bağdat ile resmî görüşmelerin başlayacağını 25 Ocak’ta duyurdu. ABD-Irak Yüksek Askeri Komisyonu’nun ilk görüşmesi, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek.

Görüşmelerin başlaması, takvimin hızla işlemesi manasına gelmiyor. Irak’taki ABD üslerindeki yaklaşık 2500 askerin çekilmesi, sadece bu ülkedeki değil çevreleyen bölgedeki siyasi ve askeri hassas dengelerin yeniden kurgulanmasını gerektiriyor. Ayrı bir not olarak, Biden Yönetimi’nin elini taşın altına gerçekten sokarak Türkiye’ye F-16 satışını, Kongre’yi es geçerek onaylaması da, “yeniden kurgulama” sürecinin bir işareti gibi gözüküyor.

Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim saldırısı ve Gazze Savaşı’nın başlamasının ardından, Irak ve Suriye’deki ABD güçleri, İran’ın vekâlet güçlerinin saldırılarına uğruyor. Pentagon ve Savunma Bakanlığı’nın ABD askerlerinin güvenliğini de önceleyerek “çıkış” planlarını aktif ve güncel tutması gayet doğal. İran’ın söz konusu çekilmeden en memnun olacak taraf olacağı kesin. Tahran, “İran’ın askeri baskısının ABD’yi çekilmeye zorladığı” gibi de bir algı oluşturmak istiyor elbette.

15 Ocak’ta İran Devrimci Muhafızları’nın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) başkenti Erbil’e yaptığı füze saldırısını da, bu perspektiften okumak gerek. Türkiye’nin sınırından yaklaşık 350 kilometre uzaklıktaki Erbil’e balistik füzeler ve silahlı insansız hava araçlarıyla gerçekleşen saldırılarda, Kürt iş insanı Pêşrew Dizayi ve ailesinin ikamet ettiği ev hedef alınmış, dört kişi ölmüştü. İran’ın hedef aldığı bir diğer nokta da Suriye’de İdlib’deki bazı hedefler olmuştu.

Şu nokta hatırda tutulmalı: ABD, Irak’tan askeri olarak çekilirse, Suriye’deki varlığının da geride tek başına kalması imkânsız.

Rojava konusunda Türkiye ile de anlaşılmadan, ABD’nin Suriye’den ayrılabilmesi zor. Bölgede dengeleri sağlamadan ayrılmanın Biden Yönetimi için, “ikinci bir Afganistan senaryosu” olacağı şimdiden söyleniyor.

İŞİN SURİYE KISMI

ABD’de Joe Biden Yönetimi’nin güvenlik bürokrasisinin Suriye’den askerlerini çekme planını tartıştığı yazılıp çizilmeye başlandı. ABD’de yönetimin siyasi kanadından çok, Savunma Bakanlığı ve Pentagon’un üzerinde durduğu bu olasılığı Al Monitor için özel haberle Amberin Zaman duyurdu. Washington DC merkezli Middle East Institute’un Suriye Programı Direktörü Charles Lister da hem Zaman’ın kaynaklarından biriydi, hem de kendisi Foreign Policy için bu planı eleştiren bir makale kaleme aldı.

Öte yandan, Politico’dan güvenlik üzerine branşlaşan muhabir Lara Seligman, Savunma Bakanlığı’ndan kaynağına dayanarak “Suriye’den çekilmeye” dair işleyen sürecin söz konusu olmadığını yazdı.

Medyada yer alan ve onun ötesinde konuşulanlara bakılırsa, ABD’nin Suriye’de kalan 900 kadar askerini geri çekmesi planı masada.

Masada planın olması, uygulanacağı anlamına gelmiyor.

Suriye konusunda işler daha karışık-çünkü Irak’taki gibi değil müzakere edebilecek; diplomatik temas kurulabilecek bir merkezi adres yok. Önce, Şam’da Esad Yönetimi ile diplomatik ilişkilerin doğrudan veya dolaylı biçimde kurulması lazım.

Al Monitor’da yer alan haberde, ABD güçlerinin Suriye’de dayanıştığı PYD/YPG’yi Şam ile müzakereye teşvik ettiği yazılıyordu. Tabii, böylesi bir diyalog teşvik edilirken, PYD/YPG’nin Türkiye ile “barış süreci” de gündeme geliyordur. Rojava konusunda Türkiye ile de anlaşılmadan, ABD’nin Suriye’den ayrılabilmesi zor. Bölgede dengeleri sağlamadan ayrılmanın Biden Yönetimi için, “ikinci bir Afganistan senaryosu” olacağı şimdiden söyleniyor.

Mayıs 2024’te Biden Yönetimi’nin Suriye’deki ABD askeri varlığını yenileme (veya yenilememe) kararını alması gerekecek. Resmî görevlendirmesi IŞİD’le mücadele olan Suriye’deki bu askeri misyonun, bir de Irak’ta süren tarafı var.

TRUMP FAKTÖRÜ

Kaldı ki, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde Suriye ve Irak’tan çekilme süreci, pek de planlı programlı olmayan biçimde başlatılmıştı. Trump döneminde ABD güçleri tamamen çekilmedi, ama ciddi biçimde azaltıldı. 2019’da Suriye’nin ABD için “sadece kum ve kan” anlamına geldiğini söyleyen Trump’ın da yeniden başkan seçilmesi olasılığının arttığı bir ortamda, ABD’nin askeri kanadının kendi planını yapması doğal. Diğer bir deyişle, Trump’ın kazanması hâlinde, plansız programsız ani çekilme emri ile karşılaşabilecek güvenlik bürokrasisinin, masasında Suriye’den de çıkış planının olmasına şaşmamak gerek.

Mayıs 2024’te Biden Yönetimi’nin Suriye’deki ABD askeri varlığını yenileme (veya yenilememe) kararını alması gerekecek. Resmî görevlendirmesi IŞİD’le mücadele olan Suriye’deki bu askeri misyonun, bir de Irak’ta süren tarafı var. Ve Savunma Bakanlığı’nın tam da bugünlerde, Irak merkezî hükümeti ile IŞİD’e karşı ABD operasyonlarının geleceğini görüşmeye başlaması, spekülasyon çarkını da hızlandırıyor.

Bu planın konuşulmasının dahi Türkiye’de ve ötesinde, “Bir sahnede silah görünüyorsa o silah mutlaka patlar” hissi yaratmış olması muhtemel.

“DEM Parti ile AK Parti anlaştı” gibi basitleştirilebilecek bir durumdan bahsetmiyoruz. Türkiye’de, yerel seçimler öncesi Leyla Zana, Ayşegül Doğan ve Başak Demirtaş’tan gelen ve gündemi değiştiren açıklamalar; öncesinde Selahattin Demirtaş’ın Kobâne Davası’nda Aralık-Ocak’taki savunması, Kürt siyasetinde yeni dönem yönelimlerini ortaya koyan işaret fişekleriydi.

Toplamda 3400 ABD askerinin Irak ve Suriye’den çekilmesinin, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerinde, kendi Kürtleri ve bölgedeki Kürtlerle ve tabii ABD ile ilişkilerinde birçok değişikliğe yol açması muhtemel. Henüz, neyin ne olacağını öngörebilmek için çok erken…Ama Türkiye’nin iç politikasında da dış etkilerle yeni sayfalar açılacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir