Erdoğan, Bahçeli ve Uçum’u birleştiren ne?

Erdoğan, Bahçeli ve Uçum’u birleştiren ne?

Erdoğan, Bahçeli ve Uçum’un açıklamalarını tek başına değil birlikte okunduğunda sanırım tablo daha açık hale gelecektir. Uçum her zamanki gibi AKP’nin devlete eklemlenmesinin ideolojik taşıyıcılığını yapıyor. Peki şimdi soru; bu olası gerçekliğin muhalefet ne kadar farkında? Farkındaysa alternatif bir Türkiye vizyonları var mı?

Yazılarımda uzunca bir süredir, Cumhur İttifakı’nın temelinin 7 Haziran 2014 seçimleri öncesinde atıldığını ve bu ittifakın temelinin siyaseten “anti-Kürt” blok olarak başlasa da 15 Temmuz 2016 sonrası başlayan süreci de bir tür yeni bir devlete inşası olduğunu ifade etmeye çalışıyorum.

Bu sürecin ilk işaretini de 7 Haziran 2015 gecesi Bahçeli, HDP’yi siyaseten yok sayarak vermiş ve Türkiye 1 Kasım 2015’de yeni bir seçime gitmiştir.

O tarihi takip eden süreçte rafa kaldırılmış Başkanlık Sistemi’nin Bahçeli tarafından gündeme getirilmesi, sonrasında yapılan anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesi ve değişikliklerin şaibeli bir sonuçla kabul edilmesi ve 24 Haziran 2018’de de Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi’ne geçişimiz.

Bütün bu süreçte MHP ve Bahçeli’nin rolü devlet ile AKP/Erdoğan arasında sadece köprü değil güçlü bir bağ işlevi görülmüştür.

Bu eklemlenme devletin ideolojik özünü yani otoriter nüvesi koruyup güçlendirirken; AKP iktidarının 2011 sonrası başladığı toplumsal mühendisliğe itiraz etmeyen ve daha temelde onu ideolojik olarak besleyen bir rol üstlendi. AKP’nin bu süreçte temel kazancın ise devlet/çileğin yarattığı rantın büyümesi oldu. Çünkü AKP toplumsal meşruiyetinin temel kaynağı bu rengin yukarıdan aşağıya dağılması oldu.

Bu açıdan MHP ve AKP arasındaki ortaklaşma basit bir siyasi işbirliği değil daha temelde herkesin ama en çok da devletin dönüşerek de olsa kazandığı ideolojik bir ortaklıktır.

MHP ve AKP arasındaki ortaklaşma basit bir siyasi işbirliği değil daha temelde herkesin ama en çok da devletin dönüşerek de olsa kazandığı ideolojik bir ortaklıktır.

SÖYLEMLERLE TECİLLENEN ORTAKLIK

Bu eklemlenmesin en somut halini gösteren açıklamayı paylaşmak istiyorum

İlki AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan. Erdoğan TÜGVA temsilcileriyle buluşmasında;
“Benim için bu bir final, yasanın verdiği yetkiyle bu seçim benim son seçimim, çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak.”
dedi.

Erdoğan’ın bu açıklamasının kuşkusuz kendisine ömür boyu başkanlık yolunu açma çalışmalarının ilk adımı olduğu açık.

Nitekim, gerek AKP yetkilileri gerekse bakanlar, Anayasa değişikliği başta olmak üzere gerekirse Meclis’in erken seçim kararı olarak Erdoğan’dan vazgeçemeyeceklerini açık açık ifade ettiler.

Bahçeli’nin “Bu benim final seçimim” diyen Erdoğan için; “Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın.” ifadeleri rakip bir parti lideri tarafından yapıldıktan inanmaz zor olsa da; gerçekte bunun MHP lideri kimliği ile yapılmadığı açık. Bu açık biçimde Erdoğan’ın, inşa edilen devletin sembolik lider ve temsilcisi olduğunun itirafıdır.

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMASI MHP LİDERİNDEN DAHA FAZLASI

Partililerin kendi siyasi geleceklerini Erdoğan bağlamaları eleştirsek de normal sayabileceğimiz bir durum.

İkincisi paylaşım MHP Genel Başkanı Bahçeli yaptı. Bahçeli partisinin 14. Olağan Büyük Kurultayı’nda, “Bu benim final seçimim.” diyen Erdoğan’a; “Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız.” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’nin bu açıklamasının rakip bir parti lideri tarafından yapıldıktan inanmaz zor olsa da; gerçekte bunun MHP lideri kimliği ile yapılmadığı açık.

Nitekim konuşmasında geçen; “Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız.” sözleri Erdoğan’ı aşan bir meşruiyet içinden söylendiği de açıktır.

Bu açık biçimde Erdoğan’ın, inşa edilen devletin sembolik lider ve temsilcisi olduğunun itirafıdır.

“Hiç kimse hiçbir alanda ve hiçbir mecrada Bağımsız ve Güçlü Türkiye’yi test etmeye kalkışmasın.” Mehmet Uçum’un bu paylaşımı dahi tek başına Erdoğan/AKP ile MHP eklemlenmesinde devletin ideolojik rol ve işlevini göstermesi açısından önemlidir.

UÇUM ERDOĞAN’IN NESİ OLUR?

Üçüncü ve son paylaşım ise Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’dan. Uçum önceki akşam oynana Trabzonspor-Fenerbahçe maçından sonra çıkan onlar üzerine yaptığı paylaşımda;

“Hiç kimse kendi özerk alanında “tek iktidarım” diye düşünmesin, Devlet her özerk alanı takip eder. Herkes bunun farkına varsın.

Konu hangi mecra olursa olsun, ister siyaset, ister ekonomi, ister hukuk, ister futbol fark etmez Devlet, Türkiye’ye bilerek ya da bilmeyerek yahut örtülü ya da açık Türkiye düşmanlığı üzerinden iş ve işlem içinde olanlara her zemini kaos üretmek için kullananlara karşı her türlü tedbiri alır.

Bu gece futbolda yaşananlar sadece kendi mecrasında kalmaz. Sorumlular gereken değerlendirmeyi yapmak zorundalar.

“Hiç kimse hiçbir alanda ve hiçbir mecrada Bağımsız ve Güçlü Türkiye’yi test etmeye kalkışmasın.”

Uçum’un bu paylaşımı dahi tek başına Erdoğan/AKP ile MHP eklemlenmesinde devletin ideolojik rol ve işlevini göstermesi açısından önemlidir.

Uçum’un Erdoğan’ın özellikle yeni sistemin hukuki meşruiyet dayanaklarını üretmedeki siyasi rolünü düşünürsek; karşımızda konjonktürel bir işbirliği ile başlayan bir AKP/MHP ortaklığı değil ideolojik temeli olan bir yeni devlet aklı inşası olduğunu görürüz.

Evet Erdoğan, Bahçeli ve Uçum’un açıklamalarını tek başına değil birlikte okunduğunda sanırım tablo daha açık hale gelecektir.

Peki şimdi soru; bu olası gerçekliğin muhalefet ne kadar farkında?

Farkındaysa alternatif bir Türkiye vizyonları var mı?

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir