Kanal İstanbul Projesi neden unutuldu?

Kanal İstanbul Projesi neden unutuldu?

Kanal İstanbul, 3. Köprü, Avrasya Tüneli, 3. Havalimanı gibi projelerin siyasal iktidar tarafından geliştirildiğini zannedenler yanılıyor olabilirler. Bu –mega denilen- projeler oligarşik yapılar tarafından geliştiriliyorlar ve iktidarların önüne konuyorlar. Bu yüzden bu projelerin öznesinin iktidar olduğunu zannedenler yaşanan ekonomik krizin nedenlerini ve Kanal İstanbul gibi bir projenin neden unutulduğunu anlamakta zorlanabilirler.

2024 yerel seçimlerinin bence en ilginç -ve üzerinde düşünülmesi gereken- olayı “Kanal İstanbul Projesi”nin unutulmasıdır.

Ne bir adayın söyledikleri, projeleri, vaatleri… ne de başka bir şey bu kasıtlı -bilinçli demek de mümkün- unutkanlıktan daha bilgi verici olabilir.

Kurum daha düne kadar Kanal İstanbul Projesi’nin -bir numaralı olmasa bile- en güçlü savunucularından biri değil miydi?

“Kanal İstanbul” için daha düne kadar “yüzyılın en büyük, Cumhuriyet tarihinin en muazzam projesi… Kanal İstanbul’u yapacağız! Şimdi her zamankinden daha çok inanıyoruz” diyen Murat Kurum’dan başkası değildi.

“Kanal İstanbul” dendiğinde ilk akla gelen kişi Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, ikinci akla gelen kişi de onun talimatlarını harfiyen uygulayan ve savunan bugün Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Sayın Murat Kurum’du.

Kurum, Kasım 2021’de Kanal İstanbul projesine gelen eleştirilere “Kanal İstanbul’u kime sordunuz diyenlere cevabımız şu; milletimize sorduk. Kanal İstanbul’u defalarca anlattım. Burada da anlattım. Yine anlatayım. Kanal İstanbul, Cumhurbaşkanımızın milletinin onayına sunduğu, milletin de onay verdiği büyük bir projedir. Yüzde 52’si yeşil alanlardan oluşan Türkiye’nin en çevreci şehircilik projesidir. Yapacağımız rezerv konutlarla İstanbul’u depreme hazırlayan büyük bir dönüşüm projesidir”  diyerek cevap vermişti.

“Kanal İstanbul” dendiğinde ilk akla gelen kişi Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, ikinci akla gelen kişi de onun talimatlarını harfiyen uygulayan ve savunan bugün Ak Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Sayın Murat Kurum’dur. 

KURUM’DAN KESKİN BİR U DÖNÜŞÜ: GÜNDEMİMİZE KANAL İSTANBUL’U ALAMAYIZ

Kurum, katıldığı bir programda  “Kanal İstanbul Projesi’nin yapımına devam edilecek mi?” sorusu üzerine, İstanbul’un gündeminde deprem endişesi, ulaşım çilesi, sosyal adaletsizlik, huzursuzluk, güvensizlik ve sokak hayvanları problemi olduğunu vurgulayarak, “Şimdi bu endişeleri ortadan kaldırmadan, deprem riski bu kadar önemliyken, ulaşım çilesi bu kadar sıkıntılıyken biz gündemimize Kanal İstanbul’u alamayız” demiş. Hani “Kanal İstanbul” şehri depreme hazırlayan bir projeydi?

Programda “mega projelerden biri de Kanal İstanbul mu?” sorusuna Kurum, “İstanbul’un gündeminde olmayan hiçbir şey bizim gündemimizde olmayacak dedik. Bunu ifade ettik. İstanbul halkı neyi istiyorsa, neyi bekliyorsa biz de hep onların isteği ve dilekleri doğrultusunda çalışacağız ve bu beklentileri karşılayacak projeler yapacağız. Öncelik sıralaması olacak” yanıtını vermiş.

2021 yılında Kanal İstanbul’u “asrın medeniyet projesi” olarak niteleyen ve  Boğaziçi’ni, İstanbul Boğazı’nı koruma ve kurtaracağından söz eden ve Bakanlığı boyunca Kanal İstanbul Projesi’nin mutlaka yapılacağını söyleyen Kurum İstanbul Büyükşehir Başkan Adaylığı boyunca “Kanal İstanbul Projesi” ni ağzına dahi almadı. Basın mensuplarının ısrarlı soruları karşısında “şimdi başka önceliklerimiz var” deyip geçiştirdi

PEKİ BU KISA SÜREDE NE DEĞİŞTİ?

Nedeni Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 seçimlerinde el değiştirmiş olması mı? “Büyükşehir olmadan projenin yarattığı ve ileride yaratacağı spekülatif hareketlerin yönlendirilmesi mümkün değil, ondan” diyeblirsiniz. Ancak bir iki yıl öncesine -yani yaşanan derin ekonomik krize- kadar projenin Kurum tarafından ısrarla savunulduğunu görüyoruz. Ak Parti İstanbul’u kazanırsa, durum değişebilir mi? Bunun da zor bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.

Bu projeler spekülatif sermaye, yandaşlık ilişkileriyle, kamu imtiyazlarıyla palazlanan yerel paydaşlardan ve reklamcılık, halkla ilişkiler gibi alanlarda kamuoyunu yönlendiren profesyonellerin, mimarların oluşturdukları koalisyonlar tarafından geliştirilir. Unutmak kasıtlı bir bastırma, sorunu örtme girişimidir.

UNUTKANLIĞIN NEDENİ NEOLİBERAL YÖNETSEL YAPININ ÇÖKÜŞÜ

Kanal İstanbul, 3. Köprü, Avrasya Tüneli, 3. Havalimanı gibi projelerin siyasal iktidar tarafından geliştirildiğini düşünenler bu unutkanlığı anlamakta zorlanabilirler.

Bu projeler zannedildiği ya da gösterildiği gibi iktidarlar tarafından geliştirilmezler. Spekülatif sermaye, yandaşlık ilişkileriyle, kamu imtiyazlarıyla palazlanan yerel paydaşlar ve profesyonellik alanlarında (mimarlık, şehircilik, reklamcılık,basın…) kamuoyunu yönlendiren koalisyonlar tarafından geliştirilirler.

Bilişsel sermayeden muaf olan sınıfın temsilcilerinin kendilerine ait iktidar nimetlerini, kariyer fırsatlarını kullanırken hiçbir sorgulama yapmaksızın bu projelere sarılmaları, arzulayarak oyuna katılmaları şaşırtıcı değildir.

Oligarşik yapılar iktidarlarla kapalı ilişkiler kuran, azınlıkları ayrıcalıklı kılan, dışlayıcı karanlık yapılardır. Neoliberal işleyişin püf noktası fikir üretiminin, hatta siyasetin ters görüntü vermesidir, yani iktidarlara mal edilmeleridir. Bu görüntü ise çoğunlukla muhalefeti ters köşeye yatırmaya yarar.

Bastırılmış, silinmiş olanı halkı temsil etme iddiası ise bilgiyi araçsal hale getirerek büsbütün keyfi hale getirir.  Böylece muhalefet yalnızca itiraz alanına sıkıştırılır, alternatif politikalar geliştirilemez.

Bu nedenle hatırlama ve unutma meselesi kriz durumlarını dahi bir fırsata çevirmeye yarar. Bazı konular kasıtlı olarak hatırlatılırken, bazı konular da kasıtlı olarak unutturulur.

Hafızayla oynama, unutturma ve hatırlatma mutlak bir otorite tesis edilmesinin de göstergesidir. Oligarşik yapılar hafızayla oynayarak, kasten unutarak ya da gündemden düşürerek kendilerine sürekli bir yeni şimdi edinirler.

Unutmak kasıtlı bir bastırma, sorunu örtme girişimidir. Çünkü spekülatif sermaye ve onun etrafında saçaklanan paydaşlar örtük ilişkilerle birbirlerine bağlıdırlar.  Sorun kriz anlarında dahi bu neoliberal yönetsel yapının fikir üretimini felç ederek, yeni projelere boğarak sorunu gizlemeyi başarmasıdır.

Korhan Gümüş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir