“Orada gazetecilerden oluşan ve tüm devletlerle derdi olan başka bir ulus vardı”

“Orada gazetecilerden oluşan ve tüm devletlerle derdi olan başka bir ulus vardı”

İsveç’in Göteborg kenti, dünyadan 2000 gazeteciyi bir araya getiren bir konferansa ev sahipliği yaptı. Türkiye’den de gazeteciler konferansa katılarak küresel meslektaşlarıyla buluştu ve kendi deneyimlerini burada paylaşma şansı yakaladı.

2023 Küresel Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’na 132 ülkeden 2 bin 138 kişi katıldı. 19-22 Eylül’deki konferansta 200’e yakın atölye yapılırken, panellerde alanında uzman 300’den fazla konuşmacı söz aldı.

Konferansa katılan gazetecilerden Berza Şimşek (BBC Türkçe), Celine Pierre Magnani (Le Monde) ve akademisyen ve GIJN Türkçe editörü Pınar Dağ ile konferansı ve 2 bin meslektaşla aynı çatı altında olma deneyimini konuştum.

Türkiyede gazetecilerin gündemi davalar, adliyeler ve felaketlere adeta sıkışmış durumda. Ortak sohbetlerde gazetecilerin birbirlerine, bu mesleğin öldüğü”, zorlukları ve genellikle negatif yönleri anlatılarak, bir moralsizlik akımı hâkim oluyor. Dünyadan gazetecilerin gündemi ne? Meslek daha çok hangi boyutları ile ele alındı? Moral farkları var mı Türkiyeli meslektaşları ile?

Celine Pierre Magnani: Kapsamlı bir konferanstı ve kısa süre içinde oturumları ve temas edeceğin kişileri bulmakta seçici davranıyorsun. Ben, benimle aynı konularda çalışan Fransızca ve Türkçe konuşan katılımcılarla görüşmeler yaptım. Bu da Afrika’dan Kanada’ya yaygın bir ağda görüşmeler demek. Evet, Türkiye çalışıyorum ama Fransa’dan gelen gazetecilerle görüştüm. Onlar arasında çok büyük bir gerilim vardı çünkü Fransız araştırmacı gazeteci Ariane Lavrilleux Fransa’daki evinde gözaltına alınmıştı. Fransa-Mısır arasında gizli bir işbirliğini çalışan gazetecinin gözaltına alınması, Fransa’da son zamanlarda buna benzer olayların artması moral bozucuydu. İşin ilginci Ariane’nin gözaltına alınması, haberinin daha fazla duyulması ve konuşulmasına neden oldu.

Yani moral ve gündem olarak Türkiyedeki meslektaşlarına biraz daha yakın bir kitle vardı…

Evet, diğer yandan gazetecilerin rahatlık seviyesi tamamen statüye bağlı. Fransa’dan gelenler arasında kadrolu ve sözleşmeli olanlar vardı, freelance gazeteciler vardı, moral ve rahatlık tamamen bu koşullara bağlı olarak değişiyor.

Pınar Dağ, “Neler konuşuldu?” sorumuza başlıklardan derlenen bir bulut kümesiyle yanıt veriyor.

Hazırlayan: Pınar Dağ

Pınar Dağ: Program ağırlıklı olarak araştırmacı gazetecilik odağında; yapay zekâ, veri gazeteciliği, programlama dilleri, sınır ötesi gazetecilik, araştırma yöntemleri, dijital güvenlik ve ağ oturumlarıyla gerçekleşti. Küresel Araştırmacı Gazetecilik Ağı (GIJN) 20 yıldır gazetecilerin araştırma becerilerini güçlendirmek için oldukça titiz yürütülen konferans oturumları hazırlıyor ve bunu mesleğin ihtiyaçlarını görerek tasarlıyor. Gazetecilerin gündemi, konferans oturumlarının gündemiyle örtüşüyor. İyi araştırma yöntemlerini öğrenmek, veriyle etkin çalışma becerisi kazanmak, açık kaynakları tanımak, küçük haber odaları için yapay zekânın yapabilecekleri ve dünya örnekleri gibi detaylar gazetecilerin oldukça ilgi gösterdiği konulardı.

Nasıl bir etkileşim oldu? Savaş halinde ülkelerden gazeteciler de bu konferansta mıydı? Aralarında ortaklaştırıcı başlıklar gündemde miydi? Kritik pozisyondaki ülkeler ile gazetecileri bir araya gelebildi mi?

Celine: Bir sürü ülkeden gelenler var ve böyle bir çatı altında aslında hangi ülkeden geldiğiniz çok fark etmiyor. Çünkü hepimiz zaten devleti ve güç ağlarını sorgulayan bir gazetecilik yapıyoruz. Eleştirel bir yerden çalışıyoruz. Orada kapıldığım hissiyat çok net: Biz başka bir ulus oluşturuyoruz. Ben Fransayı eleştiriyorum, sen Türkiye eleştiriyorsun, biz aslında aynı noktada buluşuyoruz ve bizi bağlayan şey bu. Orada gazetecilerden oluşan ve tüm devletlerle derdi olan başka bir ulus vardı.

Pınar Dağ: Rusya’dan ve Ukrayna’dan gazeteciler de konferansa katıldılar. Her iki ülkenin de ağ oturumları vardı. Bölgeye ilgi duyan gazetecilerin meslektaşlarını yakından tanıması ve iş birliğini geliştirmeleri için düzenlenen oturumlardı. Ukrayna ağ oturumuna katılma şansım oldu, oldukça verimli geçti. Çoğunlukta savaş bölgesinden gazeteciler hangi alanlarda çalışma yürüttüklerini, iş birliği yapmak istedikleri alanları ve ne tür becerileri olduklarını paylaştı. Ayrıca savaş suçlarını araştırma odaklı oturum da düzenlendi ve GIJN’in yakın tarihte tamamlanan Savaş Suçlarını Araştırma Rehberi de Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad’ın etkili giriş yazıyla konferansta paylaşıldı.

Uluslararası bir basın ağında habercilik yapıyorsun, dolayısıyla bu konferans aslında sana çok uzak olan bir deneyime ulaşmıyordu ancak yine de ufuk açıcı olacağından şüphem yok. Bir adım geriye çekilip Türkiye medyasına baktığında, bu konferanstan sonra bir çıkarım sunmanı istesem bu ne olurdu?

Berza Şimşek: Gazeteciler olarak duyulması istenmeyen fakat duyulması kamunun yararına olan gerçekleri haberleştirmek gibi bir sorumluluğumuz var. Bunun için de araştırmacı gazeteciliğe çok daha fazla ihtiyacımız var. Günümüzde sadece araştırmak ve bulguları haberleştirmek de yetmiyor. Okuyucuların ve izleyicilerin dikkat süresinin çok düştüğü ve çok fazla içerikle karşılaştıkları bir ortamda, haberleri yaratıcı bir şekilde aktarmak da gerekiyor. Haberlerdeki verileri görselleştirmek için artık çok fazla imkân ve araç var, tabii ki bunun kaynak aktarımı gerektirdiğini yadsımıyorum. Türkiye’de gazetecilerin araştırma yapmalarına ve bunları insanların ilgisini çekecek şekilde ortaya koymalarına imkân sağlanmasına çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Gazetecilerin coğrafyalarına göre, konulara eğilim farkları var mıydı?

Celine: Elbette farklar vardı. Beni en çok etkileyen Latin Amerika’dan gelen gazeteciler oldu.

Dünyadaki durumu şöyle özetleyebiliriz: Batılı ülkelerde yargı sopası kullanılıyor, güneyde ve kuzeyde ise (Rusya gibi) öldürülme. Bizdeki adı yargı sopası, dünyada; “Slapp Procedure=Strategic Lawsuit Against Public Participation” deniyor. Yani, sistematik bir şekilde gazetecilere ve araştırmacılara karşı onları caydırmak için yargı yoluyla dava açma durumu, bunu yapan kurumlar da olabiliyor devletler de.

En rahat olanlar, en basit işi yapanlar; onların güvenceleri ve koşulları yerinde… En sert, en tehlikeli, uzun ve cesaret isteyen işlerde habercilik yapanlar Güney Amerikalılar ve Afrikalılar. Onlara hayran kaldım, bambaşka bir enerji geliyordu, onlardan… Uğraştıkları şeyler belli değil yani bazı ülkelerde işte devlet-mafya el ele ve daha belirgin hatlar ve mekanizmalar var. Orada ise uyuşturucu kartelleri var. Kadın gidiyor, kartellerin kadınları üzerine bir kitap yazıyor. Böyle en tehlikeli yerler ve çok kolay bir şekilde öldürüyorlar çünkü cezası yok.

Güney Amerikalılar doğrudan ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalıyorlar. Nijerya’dan gelen bir ekip vardı. Onlar da zaten çok net bir şekilde bambaşka bir şeyle ulaşıyorlar. Örneğin altın üretimi konusunda çalışan gazeteciler çok üretkenler ve çok daha az güvence ve legal merciye sahipler. Kendi imkânlarıyla yaşayan araştırmacılar bunlar. Kendi çaplarında ve bölgesel bir araştırmacı gazeteci dernekleri var. Mesela ben daha çok onlarla vakit geçirdim. Hepsi Frankofon oldukları için rahat konuşabiliyoruz ve bambaşka durumlar var Senegal’de, Fildişi’nde, Burkina Faso’da, Gana’da, Kamerun’da, Kongo’da. Bu deneyimler bizlerin deneyimlerinden çok daha farklı ve zorlu.

Pınar Dağ: GIJNTürkçe olarak ağ oturumu düzenledik gazeteci Çağıl Kasapoğlu ile ve beklediğimizden çok daha fazla katılım oldu. Oturum süresi çok uzun olmadığı için ağırlıklı olarak gazeteciler kendilerini tanıtıp, iş birliği kültürünü nasıl geliştirdikleri ya da geliştirebilecekleri yönünde sohbet ettiler. Oturumda sadece Türkiye’den değil Kuzey Kıbrıs’tan, Azerbaycan’dan ve Türkiye’den bir dönem çalışmış Türkçe bilen farklı ülkelerden gazeteciler de vardı.

Gazetecinin araştırma teknikleri, devletlerin izleme araçları genişliyor.

Yüzlerce ülkeden binlerce gazeteci geldi neler konuşuldu? Meslek nereye gidiyor?

Berza: Küresel Araştırmacı Gazetecilik Konferansı’nda (GIJN) konuşulan en önemli konulardan biri yapay zekânın gazeteciliği nasıl şekillendireceğiydi. Haber merkezleri için yapay zekanın bir yandan fırsatlar doğurduğunu, diğer yandan ise yeni zorluklar getirdiğini söylemek mümkün.

Bazı haber merkezleri haber taramak, veri toplamak ve onları analiz etmek için yapay zekâyı kullanmaya başlamış bile. Öte yandan yapay zekâ ile hazırlanmış sahte içeriklerin yayılması ile gittikçe daha sık karşılaşmamız olası. Örneğin, bu yazı hakkında konuştuğumuz sırada önüme BBC Küresel Dezenformasyon Ekibi’nin hazırladığı bir haber geldi. İsimsiz bir hesap, TikTok üzerinden, Sudan’ın eski lideri Ömer El Beşir’e ait olduğunu öne sürerek düzinelerce ses kaydı yayımlamış ve bunlar yüzbinlerce görüntülenmiş. Fakat yapay zekâ ile hazırlanan bu ses kayıtları sahte. Bu gibi haberlerle gittikçe daha sık karşılaşacağımızı düşünüyorum ve dolayısıyla bu tür içerikleri doğrulamak işimizin önemli bir parçası haline gelecek. Haber merkezlerinin doğrulama ekiplerine ihtiyacı olacak.

Konferansta gündeme gelen diğer önemli bir konu ise, casus yazılımlarla gazetecilerin akıllı telefonlar gibi yanından ayırmadığı cihazlarla izlenmesinin kolaylaşmış olması. Otoriter hükümetlerin bu yazılımlarla muhalif olarak gördükleri gazetecileri dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar tehdit edebilir bir hale gelmesi ve bu tür izleme teknikleriyle gazetecilerin kaynaklarını korumalarını zorlaştırması, mesleğin geleceğini tehdit eden bir durum.

Devletler ve araştırmacı gazeteciler arasında yıllara dayanan mücadelede gazeteciler açısından daha iyi örgütlenme ağlarına ihtiyaç ve potansiyel var.

Celine: Konferansın benim için bir diğer önemli yanı, sivil toplum kurumlarının aktif katılımıydı. Gazeteciler ve sivil toplum işbirliğinin ve ağlarının nasıl daha genişlediğini görmek olumlu. Çünkü özellikle araştırmacı gazetecilik için alan açan yapılar var. Bir sürü insan istihdam ediliyor ve işbirliği çoğu zaman gazeteciliğe yeni mevziler açıyor. Kimi insan hakları için, kimi ifade özgürlüğü için, kimi daha çok doğrudan gazetecilere destek vermek için, kimi gerçekten araştırmacı gazeteciliği desteklemek için faaliyet gösteren kurumlar. Bu çok ilgimi çekti. Zira fark ettim ki zannettiğimden daha fazla kaynak ve yardımcı destek var. Örneğin Forbidden Stories, tehdit altındaki gazetecilerin desteklenmesi ve mesleklerini sürdürebilmesi için çok önemli bir çatı. Bunlar üzerindeki tehdit her geçen gün artan gazeteciler için önemli oluşumlar ve bir araya gelişler. Çünkü erklerden gelen tehdit artarken güvencesizlik yaygınlaşıyor. Bu tarz ağların varlığı bana daha iyi hissettirdi.

Konferanstan çıktığında, Ben kendim için şu noktaları geliştirmeliyim?” dediğin yerler neler oldu. Genç gazeteciler için de ışık tutacak bir yanıt olabilir aynı zamanda.

Berza: Konferansta hem çeşitli konularda uzmanların katılımıyla oturumlar, hem araştırmacı gazetecilikte kullanılabilecek araçlarla ilgili atölyeler hem de birlikte proje geliştirmeyi hedefleyen tanışma etkinlikleri düzenlendi. Ben daha çok OSINT (Open Source Intelligence) olarak bilinen yani açık kaynaklardan araştırma yapmayı sağlayan tekniklerle ilgili atölyelere katıldım. Bu tekniklerle ilgili hem GIJN’in internet sayfasında hem de internetteki başka kaynaklarda çok sayıda içerik bulmak mümkün.

Pınar: Gazetecilere açık kaynak araçları öğrenmelerini tavsiye ediyorum. GIJN’in geriye dönük ve mevcut kaynaklarını didiklemelerini öneririm. Örneğin veriyle çalışmak sizi çok daha iyi bir gazeteci yapar, savaş suçlarını araştırıyorsanız etkin araştırma yöntemlerini anlamanız ve bu konuda bir yol çizmeniz size zaman kazandırır. Yeni teknikleri öğrenmekten korkmamak gerekiyor, ben hep şöyle derim: Paraşütle içine dalın! Ama çok daha basit ve yapması kolay bir öneri belirtmek isterim: Lütfen yaptığınız işleri paylaştığınız ve sizi iyi tanıtan basit bir blog adresi açınız! Biliyorum sıradan bir öneri ancak dünyadan meslektaşlarınızın size erişebilmesi için ya da işlerinizi gösterebilmesi için bu en etkili ilk adımla başlamak gerekiyor. İki genç gazetecinin profilinden örnek vermek istiyorum: Doğu Eroğlu’nun profili incelenebilir, bir de Türkiye’de serbest çalışan başka bir genç gazeteci Mathilde Warda’nin profili. Yaptığınız işi görünür kılmakla başlamalısınız!”

Yapay zekâ gibi dünyanın en güncel meselesinin bu konferansta önemli yer tuttuğuna eminim ama buna nazaran aynı çatı altında en ilkel ama süren gündemler nelerdi?

Celine: Kara para aklama, insan ticareti, göç bunlar hiçbir zaman bitmiyor. Bu ilkel gündemlerle yapay zekâ ve dijital teknolojiler araştırıldığında ise anlatımı daha etkili işler yapılabiliyor. Göç ve mafya üzerine bir oturumda bize bu araştırmaları nasıl yaptıklarını ve nasıl sunduklarını anlattılar. Örneğin Forensic Architecture, dünya çapında devlet şiddeti ve insan hakları ihlallerini araştırmak için mimari teknikleri ve teknolojileri kullanan bir araştırma grubu; örneğin Tahir Elçi cinayeti üzerine de araştırma yaptılar.

İlgimi en çok çeken yapay zekâ üzerine oturumlarıydı. Teknik anlamda kendimize yatırım yapmamız gereken bir dönem. “Teyit mekanizmalar”ına dönük önemli şeyler öğrendim.

Benim bu süreçte anladığım, artık teknik işleri kolaylıkla teknolojik araçlara bırakacağız; hantal, sıkıcı işleri makina yapacak ama bizlerin çok daha iyi olması gereken bir dönem olacak bu; daha zeki, daha felsefi, daha politik, daha analitik düşünen, daha donanımlı olmamız gerekecek. Yani mühendislik işler otomatize olacak ama insanın algı ve kabiliyetleri ile esas farkı yaratıcılık olacak. Dün matematik zekâya sahip olmak önemli iken artık matematik zekâ elimizin altında olacak, özellikle gazetecilikte. Dolayısıyla önemli olan yaratıcılık ve sosyal zekâ olacak.

Pınar: 2017 yılından beridir GIJN’in konferans dönemlerinde veri eğitimleri bölümü için eğitimler veriyorum ve son 2,5 yıldır ise GIJNTürkçe ağını geliştirmek gibi bir sorumluluğum var. Şunu belirtebilirim her konferans birbirinden verimli ve etkili geçiyor. Konferansın planlama algoritması sorunları gören, anlayan çok iyi niyetli bir motivasyonla hareket ediyor, bu da bir çırpıda anlaşılıyor. Yani gazetecilerin ihtiyaçlarını çok ciddiye alan, oldukça dinamik, kusursuza yakın bir konferanstı.

Söyleşen: Fatma Yörür

Konferas’dan Kısa Kısa…

Bir Bilgi: “Pulitzer ve diğer önemli ödüllerin sahipleri, veri gazeteciliğinin öncüleri, güvenlik ve hukuk uzmanları, öğretmenler, eğitmenler, yolsuzluğu ve suistimalleri açığa çıkaran cesur araştırmacılar…” GIJC23 misafirlerini böyle tanımlıyordu.

Bir Söz: Pınar Dağ, “Arıların Bildikleri (Thor Hanson)” adlı bir kitap okuyorum ve iş birliği kültürünün nesiller yaratmakla ilgili olduğunu söylüyor.” diyor ve ekliyor: “GIJN’in böyle bir nesli olduğunu düşünüyorum ve bu çok etkileyici!”

Bir Not: GIJC 2021: 144 ülkeden 1668 kişinin katılımı ile gerçekleşmişti. Gelişmekte olan 99 ülkeden gazeteciye ayrılan burs toplam 358 gazeteciye verildi. 17 bin 700 kişinin katıldığı oturumlar 9 dilde gerçekleşti. Konferansı “son derece faydalı” veya “çok faydalı” olarak derecelendiren anket katılımcılarının yüzdesi 98’e ulaşmıştı.

2023 Küresel Araştırmacı Gazetecilik Konferansı, her iki yılda bir düzenlenmektedir. GIJC, 2001 yılında Kopenhag’da düzenlenen ilk toplantıdan bu yana 140 ülkeden 10.000’den fazla gazeteciyi bir araya getirdi. Daha sonra Kopenhag (2003), Amsterdam (2005), Toronto (2007), Lillehammer (2008), Cenevre (2010), Kiev (2011) ve Rio de Janeiro’da (2013) konferanslar düzenlendi. Rio, 8. GIJC oldu ve güney yarım kürede ilk oldu ve ardından Lillehammer’a (2015) dönüş, ardından Afrika’daki ilk GIJC’miz Johannesburg (2017) ve ardından Hamburg (2019) geldi. Kasım 2021’de GIJC çevrimiçi olarak düzenlendi.

Fatma Yörür

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir