CHP’de kekremsi bir tat yok mu?

CHP’de kekremsi bir tat yok mu?

 AKP adaylarının zayıflığı üzerinden kampanya kurgulamaya çalışan bir CHP için işler böyle giderse 2024 Nisan ayı çok sıkıntılı geçebilir. Sanıyorum bu kekremsiliği gidermeden 2028i konuşmak çok erken.

Mayıs ayında başta CHP olmak üzere Altılı Masa büyük bir seçim hezimeti yaşadı. Nerede hata yapıldığı ile alakalı olarak çok fazla argüman ortaya atabiliriz. Kimileri adayı hatalı bulurken, kimileri de Altılı Masa’nın baştan hatalı kurulduğunu iddia ediyor. Dahası hegemonik bir iktidar yapısının bir seçimde değişmeyeceğini söyleyenler de mevcut. Sanıyorum muhalefetin seçim yenilgisinin nedeni diye bir şey yok. Muhalefetin seçimden yenilgi ile çıkması birçok farklı unsurun bileşkesi gibi duruyor. Dahası bu yenilgi sonrasında AKP iktidarı görece güçlü ve de istikrarlı bir bakanlar kurulu ile yoluna devam ederken muhalefeti neresinden tutsak dökülecek gibi duruyor. İYİ Parti’nin kendi kendini yok edercesine sürdürdüğü ‘hür ve müstakil’ aday politikası bir yandan muhalefeti içten içe kemirirken, eski Altılı Masa’nın küçük ortakları ise etkisiz eleman olarak kendilerini sadece denklemin içerisinde sayıyorlar. Belirleyiciliği çok güçlü olan DEM parti ve Kürt siyasal hareketi ise etkisiz liderleri ile olması gerektiğinden daha az bir ağırlığa sahip durumdalar.

Hâl böyleyken gözler ister istemez 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirleri alan ve seçim sonrasında lider değişimi yaşayan CHP’ye dönüyor. Ancak başlıkta söylediğimi bir kere daha da buradan söyleyeyim; CHP’de kekremsi bir tat var. Hem de nereden bakarsanız bakın ve bu durum yerel seçimler öncesinde olmaması gereken bir durum.

İçeriden dışarıya doğru bu kekremsi, acı ve problemli noktaları sayayım. Öncelikle çok başarılı bir parlamenter olan Özgür Özel CHP Genel Başkanlığı koltuğuna bir türlü tam olarak oturamadı. Bunu Ekrem İmamoğlu ile alakalı yapılan ‘eş başkanlık’ eleştirileri ile alakalı olarak söylemiyorum. Aksine Özgür Özel karizmatik liderliğin önemli olduğu Türkiye’de kitleleri peşinden sürükleyecek o önemli havaya ve de karizmaya bir türlü erişemedi. Kendisi hâlâ çok çalışkan ve ön sıralarda gözüken bir vekil gibi. Dahası pati grubunun amiral köşkünde oturanlarda da böyle bir sürükleyicilik yok. Kimi zaman rahatsız edici şekilde sesini yükselten ve hamasetten öteye gidemeyen grup başkan vekilleri ile doyurucu bir parlamento performansı gösteremiyorlar. Onların boşluğunu ise CHP gençlik kollarından gelmiş Umut Akdoğan ve Yunus Emre gibi genç vekiller dolduruyor. Esasında bu durumun tam tersi olması gerekliydi.

Aynı şeyi parti yönetimi için de söylemek mümkün. Örneğin bilgisi ve yetkinliği hiç tartışılmayacak olan İlhan Uzgel neden dış politika konusunda daha çok öne çıkmıyor ya da çıkarılmıyor. Kızıldeniz’de düşük ölçekli bir savaş ortamı başlamışken, Gazze konusunda Türkiye’nin oynayacağı rol belirsizliğini korurken ya da İsveç’in NATO üyeliği belki de hiçbir kazanım elde etmeden parlamentodan geçmek üzereyken CHP nerede? Bu konularda CHP muhalefet partisinin yapması gereken şekilde iktidarı kontrol edip, ona tavsiyelerde bulunup, gerekli durumlarda onu eleştiriyor mu? Eleştiriyorsa biz bunu neden duyamıyoruz?

Yerel seçim konusuna gelecek olursak burasının da çok hoş gözüktüğünü söyleyemem. Örneğin CHP’nin yerel seçimler ile ilgili genel politikası ne? Bunu biliyor muyuz? Genel seçimlerin Türkiye’de artık hem iktidar hem de muhalefet için bir şekilde güven oyu olduğu ortamda genel bir söylem çok önemli. Hatay, Mersin, Antalya, İstanbul’un ilçelerinde birçok yer hâlâ çok tartışmalı. Misal Ankara Etimesgut ilçesinde Mansur Yavaş’a yapılan ayıp genel seçimlerde Ankara’nın geneline nasıl yansıyacak. Ya da seçimlerin kaybedilmesi durumunda yapılacak kurultay söylemleri seçim sürecinde kimi grupların CHP’den uzaklaşıp uzaklaşmamasına neden olacak mı? Bunların hepsi büyük sorular ve sanıyorum bunların cevaplarını da bilen yok.

AKP adaylarının zayıflığı üzerinden kampanya kurgulamaya çalışan bir CHP için işler böyle giderse 2024 Nisan ayı çok sıkıntılı geçebilir. Sanıyorum bu kekremsiliği gidermeden 2028’i konuşmak çok erken.

Erdi Öztürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir