CHP Belediyeciliği’ne model önerisi: Londra’da Yeni Belediyecilik

CHP Belediyeciliği’ne model önerisi: Londra’da Yeni Belediyecilik

CHP belediyelerinin önünde zor bir yol var, bu kuşkusuz böyle. Fakat, bu yol hiç denenmemiş bir yol değil. Pekala Londra’da yapılmış ve de yapılıyor. Bu noktada İstanbul’da da, Ankara’da da yapılabilir. Belki bu nedenle Mega-Kentlerin iş birliğine ve de dayanışmaya ihtiyacı vardır.

Türkiye’deki siyasilerin 2028 planlarını bir kenara bırakacak olursak, 31 Mart günü seçmenler şimdilik öncelikle iktidara bir uyarıda bulundular ve aynı zamanda da Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine de bir şans verdiler. Bu noktada Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri kapsayıcı ve baskıcı bir iktidara karşın, yerelden gelerek iktidarı sıkıştırmaya çalışacaklar. Dahası ana iktidarı devlet ve rejim ile kontrol eden bir yapıya karşı da mücadele verecekler. Ancak bunun ötesinde de bir görevleri var. O da iktidarın yaratmış olduğu maddi ve de normatif problemlere yerelden çözüm önerileri üreterek ham halkı rahatlatmak hem de olası bir genel seçimde iktidar alternatifi olabildiklerini göstermek.

Kuşkusuz yukarıda saydıkların bir anda bir koltuğa çok karpuz sığdırmak anlamına geliyor. Dahası Türkiye’nin kendine has şartları içerisinde birden çok değişkenle de aynı anda mücadele etmek. Ancak bunlar imkânsız değil. Dahası gerçek bir değişim isteyen bir iktidar için de yapılması gereken elzem şeylerin başında geliyor. Ancak bu noktada CHP belediyeleri dünyada tek konumda da değil. Bu duruma benzer modeller kurulmuş ve hatta da işletilmiş durumda.

Serap Yelkenci geçtiğimiz günlerde tam da bu konu ile ilgili dikkatimi bir noktaya çekti; ‘Londra’da Yeni Belediyecilik’. Serap’ın gönderdiği metin Londra’nın en kozmopolit ve de çelişkileri en çok barındıran belediyelerinden birisi olan Islington Belediyesi tarafından hazırlanmış 2019 tarihli bir rapor. Rapor üç ana öneride bulunuyor.

2019 TARİHLİ BİR RAPOR: LONDRA’DA YENİ BELEDİYECİLİK

Dostum, sosyal bilimci ve sivil toplum aktörü olan Serap Yelkenci geçtiğimiz günlerde tam da bu konu ile ilgili dikkatimi bir noktaya çekti; ‘Londra’da Yeni Belediyecilik’ (New Municipalism in London). Serap’ın özenle okuduktan ve üzerine düşündükten sonra gönderdiği metin Londra’nın en kozmopolit ve de çelişkileri en çok barındıran belediyelerinden birisi olan Islington Belediyesi tarafından hazırlanmış 2019 tarihli bir rapor. Rapor üç ana öneride bulunuyor.

İlk öneri şu şekilde. Öncelikle, son derece zor bir ortamda çalışan yerel yönetimler tepelerinde bulunan ana idarenin ne yaptığını ve de ne yapmak istediğini iyi bir şekilde tespit etmeli. Bu bağlamda da kendilerine yönelik kısıtlamaları anlamalı ve toplumdan alığı güç ile meydan okumalı. Yerel yönetimler tarafından benimsenen yeni belediyecilik yaklaşımları, çoğu durumda, geçerli olan Londra ve İngiltere yasal, kurumsal ve davranışsal bağlamlar içinde mümkün oldukları kadar ilerici olmalı. Bu noktada Türkiye için de CHP belediyelerinin sınırlarını zorlaması gerektiğini kolaylıkla söyleyebiliriz.  Piyasa liberalizminin ve yerel gücün erozyonunun ardından, yeni belediyecilik faaliyetleri ekonomik dar boğaza da çare olmayı amaçlıyor. Rapora göre planlamadan tedarik sürecine, konut politikalarına kadar, ulusal sıkılaştırmalar ve uygulamalar, vatandaş eylemini önemli ölçüde sınırlamakta ve büyük ölçekte ilerici eylemi engellemektedir. Bu noktada büyük bir ekonomi yöneten CHP belediyeleri alternatifler üretebilir.

Yeni belediyecilik anlayışı belediyelerin doğrudan çözümler yaratmasının yanında, alternatifler üretmesini ve aynı zamanda da gelecek için hedefler koymasını öneriyor. Bu hedefler kuşkusuz ileride iktidar olmak ile sınırlı değil. Aksine bu hedefler yerelden başlayarak genelde kalıcı çözümler üretmek ile alakalı.

YERELDEN BAŞLAYARAK GENELDE ÇÖZÜMLER ÜRETMEK

İkinci olarak ortaya konan yeni belediyecilik anlayışı belediyelerin doğrudan çözümler yaratmasının yanında, alternatifler üretmesini ve aynı zamanda da gelecek için hedefler koymasını öneriyor. Bu hedefler kuşkusuz ileride iktidar olmak ile sınırlı değil. Aksine bu hedefler yerelden başlayarak genelde kalıcı çözümler üretmek ile alakalı.

Üçüncü olarak rapor şunu dile getiriyor. İngiltere’nin siyasi ekonomisini zorlayıcı ve kısıtlayıcı temelde uzaklaştırıp sosyal olarak adil bir ekonomiye doğru kaydırmak için, yeni belediyecilik konseylerinin ekonominin sahipliğiyle ilgilenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Daha fazla kooperatifin, belediye işletmelerinin, KOBİ’lerin ve karşılıklı olarak sahip olunan işletmelerin gelişebileceği koşullar yaratmak, işçilere işçi-sahiplerine ve hissedarlara ekonomik güç talep etme imkânı sağlayacak; güvensizlik ve belirsizlik yerine demokrasi ve istikrar bu bağlamda dolaylı ve doğrudan sağlanacaktır.

Uzatmayalım. Raporun Türkçe çevirileri de internette mevcut. Ancak şunu söylemem lazım. CHP belediyelerinin önünde zor bir yol var, bu kuşkusuz böyle. Fakat, bu yol hiç denenmemiş bir yol değil. Pekala Londra’da yapılmış ve de yapılıyor. Bu noktada İstanbul’da da, Ankara’da da yapılabilir. Belki bu nedenle Mega-Kentlerin iş birliğine ve de dayanışmaya ihtiyacı vardır. Kim bilir…

Erdi Öztürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir