Bilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma

Bilişsel bir faaliyet olarak mesaj okuma

Son zamanlarda yaygın anlayışla, anlam, mesaj okunduğu/alımlandığı anda oluşuyorsa söz konusu bireysel, psikolojik ve sosyal süreçler anlamın oluşumunda etkindir. Bilişsel süreçlerimiz, mevcut mesaj konusuna dair önceki tecrübe ve tutumlarımızın da etkisi altındadır. Tutum ve davranışlarımız, bağlı olduğumuz sosyal grup dinamiklerinin, mesajı alımladığımız bağlamın da etkisiyle harekete geçer.

Yetkin bir medya okur yazarı olabilmek, özetle, maruz kaldığımız mesajları, kodlayanın gayelerinin, kodlanma bağlamının ve aracının farkında olarak ve içerik hakkında önceki bilgilerimizle ilişkilendirerek alımlayabilme becerisidir. Bunun için olası tüm medya içerikleri hakkında önceden bilgi sahibi olmak tek başına yeterli değildir; mümkün olan en üst düzeyde medya okuryazarı olabilmek, eleştirel düşünme becerisini gerektirir.

Eleştirel düşünmenin ilk ve belki de en önemli kaidesi, analitik düşünme pratiğidir. Analitik olmak karşımıza çıkan metin ve/veya metin grubunu, olaylar ve/veya fenomenleri, unsurlarına ayırarak, her biri üzerine düşünmek ve değerlendirmede bulunabilmektir. Her bir unsura ilişkin verileri ilişkilendirme, çıkarsamalarda bulunma da analizin özelliklerinden biridir. Önceki yazıda da bahsettiğim üzere, mesajları alımlama yorumlama süreçlerimiz bilişsel süreçlerdir. Bu süreçlere ilişkin bilgimizi sosyal psikoloji ve bilişsel psikolojinin bulgularına borçluyuz.

Bloom, bilişsel alan basamakları düşünce silsilemizi en basitten en karmaşığa doğru giden bir süreç olarak resmeder. Bu basamaklar sırasıyla bilgi basamağı, kavrama basamağı, uygulama basamağı, analiz basamağı, sentez basamağı, değerlendirme basamağı olarak adlandırılır. Bilgi basamağında, daha önce duyduğumuz konuları, yargıları hatırlar bir araya getiririz, kavrama basamağında ise kendi cümlelerimizle ifade edebilecek, örnekleyip söz konusu argümanlarla savunma yapabilecek kadar bir bilişsel çaba söz konusudur. Uygulama basamağı, söz konusu bilgileri kullanıp problem çözebilmeyi, bilgileri kullanabilmeyi nitelemektedir. Analiz, sentez ve değerlendirme basamakları ise, daha karmaşık bilişsel faaliyetlerdir. Analiz basamağı, fenomeni temel unsurlarına ayırarak üzerinde düşünüp, çıkarım yapabilmeyi kapsarken; sentez yeni, özgün bir eser yaratmak için bilgileri kullanmayı; değerlendirme basamağı ise, tüm bilişsel basamak işlemlerini içerecek görevleri yerine getirmeyi kapsar. Bir grup yazılı eseri belirlenmiş kriterlere göre değerlendirmek, bu bilişsel faaliyete örnek olabilir.

Her medya içeriğini, mesaj konularına karşı mevcut tutumlarımız ve önceki davranışlarımız kılavuzluğunda alımlarız. Söz konusu mesaj içeriğinin belli bir sosyal gruba dair haber olduğunu var sayalım, bu durumda o sosyal gruba dair önceden oluşan tutumumuz ve bilgilerimiz mevcut haberi yorumlamamıza etki edecektir.

Bilişsel basamakların ilk basamağı olan bilgi basamağı, önceki bilgileri hatırlamak en az efor sarf ettiren bilişsel faaliyetken; analiz basamağı, biraz daha fazla bilişsel efor gerektirmektedir. Ancak insan bilişsel olarak en az düzeyde efor sarfetmeye meyillidir ve bu bizim ortak özelliğimizdir. Yüksek düzeyde bilişsel faaliyet gösterebilmek, bu pratiği özellikle tercih etmemizi gerektirmektedir. Öte yandan, tutum ve ihtiyaçlarımızın mesajları alımlamamız üzerinde etkisini anlamak, izleyici alımlayıcı tepkilerini anlamamızda ve hatta etkili medya içeriği hazırlamamızda yardımcı olacaktır. Tutum (attitude); herhangi bir nesne, insan, niteliğe karşı sahip olduğumuz olumlu ya da olumsuz hisleri niteleyen bir kavramdır. Medya dolayımıyla olsun ya da olmasın, zihnimize ulaşan mesajların bilişsel ve duygusal etkileri olur. Daha anlaşılır bir ifadeyle, mesajların, zihnimizle işlediğimiz bilgisel içerik ve his uyandıran kısımları vardır ve kanılar fikirler ve hisler bu kısımlara verilebilecek diğer isimlerdir. Tutumlarımız davranışlarımıza etki eder. Önceki mesajlarla oluşan tutum ve davranışlarımız da bir sonra karşılaştığımız mesajları alımlama ve o mesajlardan etkilenme biçimlerimize etki eder. Dolayısıyla şunu söylemek mümkündür ki her medya içeriğini, mesaj konularına karşı mevcut tutumlarımız ve önceki davranışlarımız kılavuzluğunda alımlarız. Söz konusu mesaj içeriğinin belli bir sosyal gruba dair haber olduğunu var sayalım, bu durumda o sosyal gruba dair önceden oluşan tutumumuz ve bilgilerimiz mevcut haberi yorumlamamıza etki edecektir. Tutumlarımızın niteliğini, olumlu veya olumsuz hislerimizi, davranışlarımızı da sosyal, biyolojik ihtiyaçlarımız etkilemektedir.

Son zamanlarda yaygın anlayışla, anlam, mesaj okunduğu/alımlandığı anda oluşuyorsa söz konusu bireysel, psikolojik ve sosyal süreçler anlamın oluşumunda etkindir. Bilişsel süreçlerimiz, mevcut mesaj konusuna dair önceki tecrübe ve tutumlarımızın da etkisi altındadır. Tutum ve davranışlarımız, bağlı olduğumuz sosyal grup dinamiklerinin, mesajı alımladığımız bağlamın da etkisiyle harekete geçer. Mesajı alımlayanların hangi medya etkilerine maruz kaldığı da diğer bir yazının konusu olacaktır.

Eda Çağlayan Ertok
Latest posts by Eda Çağlayan Ertok (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir