Gümrük vergisiz Azerbaycan şarabı Türkiye için iyi bir örnek olur mu?

Gümrük vergisiz Azerbaycan şarabı Türkiye için iyi bir örnek olur mu?

Azerbaycan’ın bu atılımı, belki Türkiye için de bir örnek olur. Azerbaycan şarabının kültürel ve tarihsel önemi ile reklam edilebilirliği arasındaki çelişkiden bahsederken, Türkiyedeki durumun da pek farklı olmadığını örtülü olarak işaret etmeye çalıştım.

Yakın zamanda hem basında hem de sosyal medyada son derece dikkat çekici bir haber yayınlandı: Azerbaycandan vergisiz içki ithalatı. Anlaşılan o ki, mecliste uygun bulunan bir anlaşmayla, Azerbaycan’dan yapılacak ithalatlarda, aralarında alkollü içkilerin de olduğu bazı kalemlere gümrük vergisi muafiyeti tanınacak. Elbette, burada bahsedilen vergi, alkollü içkileri erişilebilirlik sınırından çoktandır ayıran ÖTV ve yakın dostu KDV değil. Böyle olsaydı, bambaşka bir mesele konuşuyor olurduk. Ancak, mevcut durumun, yani Azerbaycan’dan ithal edilecek içkilere yönelik 10 yıllık gümrük vergisi muafiyetinin de Türkiye’de yaşam tarzı ekonomisi için olumlu sinyaller taşıdığını söylemeliyiz.

Bu durumda, Türkiye’de daha sık ve yaygın biçimde Azerbaycan şarapları göreceğiz, ve bu son derece güzel bir durum. Ancak, yerli veya ithal olduğu fark etmeksizin, alkollü içkilerin vergi yükünü oluşturan en büyük kalem zaten gümrük vergisi değil. Dolayısıyla, bu gelişme, yalnızca tatlı bir çeşitlilik olarak değerlendirilebilir. Diğer taraftan, ülkemizde ithal içkiye yönelik ciddi bir talep de var. Bu talebin detaylarını, lüksleşen tüketim pratikleri bağlamında geçtiğimiz hafta değerlendirmiştik. Yeni düzenlemenin de bu eksende, yalnızca hali hazırda tüketim pratikleri etkilenmeyen bireylere yönelik olduğunu söyleyebiliriz.

Kısaca iktidar, “İthal şarap mı istiyorsun, al sana Azerbaycan şarabı.” diyor.

Ki bu düşüncenin inkâr edilemez pek çok önemli tarafı var. Azerbaycan şarabı yalnızca lezzet olarak değil, kültürel olarak da çok büyük bir öneme sahip. Azerbaycan yönetimi de, bu kültür önemi gün yüzüne çıkartacak ekonomik adımlar atabilmenin yollarını arıyor. Öyle ki, bir bölgenin veya ülkenin şarabının kültürel önemi, yalnızca konuya uzmanları ilgilendirir. Ancak asıl “para eden”, bu kültürel önemin reklamını yapabilmek.

Yani, içki tüketimi ile ekonomik aktivite arasındaki ilişkiye gözümüzü tamamen kapatmamız isabetli olmaz. İçki endüstrisi, üretim bakımından tarım ve sanayi, tüketim ve pazarlama bakımından turizmi son derece yakından ilgilendiriyor. Ancak, özellikle ekonomik etkileri yeterince hesaplanmadan verilen politik kararlar, tüm bu denklemdeki çiftçiden restoran işletmecisine; garsondan reklamcıya pek çok aktörü olumsuz yönde etkiliyor.

Azerbaycan şarabı ile Fransız şarabı arasında tercih yapmanız gerekse, seçimin Fransız şarabı lehine olmasının önemli sebebi Fransız şarabını daha lezzetli bulmanız değil, onun yalnızca daha iyi reklam edilebilmiş olmasıdır.

Azerbaycan şarabı ile Fransız şarabı arasında tercih yapmanız gerekse, seçimin Fransız şarabı lehine olmasının önemli sebebi Fransız şarabını daha lezzetli bulmanız değil, onun yalnızca daha iyi reklam edilebilmiş olmasıdır. Ancak ortada kültürel bir gerçek, birikim olduğunda, hele uzunca bir süre ülkenin kültürel mirasını ekonomik çıktılara dönüştürmenize engel olan bir Sovyet gerçeği de varsa, bu durumu lehinize çevirmek için çaba sarf etmeniz kadar doğal ve anlaşılabilir bir şey olamaz. Azerbaycan’ın da elde etmek istediği tam olarak bu, ve meşru.

Azerbaycan’ın bu atılımı, belki Türkiye için de bir örnek olur. Nitekim yukarıda, Azerbaycan şarabının kültürel ve tarihsel önemi ile reklam edilebilirliği arasındaki çelişkiden bahsederken, Türkiye’deki durumun da pek farklı olmadığını örtülü olarak işaret etmeye çalıştım. Tüm bu değerlendirmeleri yaparken, Azerbaycan ile Türkiye’nin kültürel ve sosyal bağlılığını da gözden kaçırmamak gerekir. Anadolu için şarap üretimi, sayılamayacak pek çok açıdan önemli. Oysa bugün, Türkiye, yalnızca şarap ithalatıyla bile elde edilebileceği ekonomik kazançtan, kısa vadeli politik kazançlar uğruna vazgeçmiş gözüküyor.

Yazıya konu haberi değerlendiren CHP Milletvekili Utku Çakırözer, Azerbaycan’dan ithal edilecek içkilerin dahi, mecliste görüşülen uygun bulma kanunun gerekçesinde yer almadığını ifade etti. Yani, iktidarın içki endüstrisine yönelik amasız-fakatsız kısıtlama yaklaşımı, yakın zamanda değişecekmiş gibi durmuyor. Bu nedenle elimizden gelen, yalnızca sosyal ve kültürel olgularla değil; ekonomik olgularla da bu yaklaşımın neden sürdürülebilir olmadığını anlatabilmek.

Türkiye’de üretilen içkilerin yalnızca reklam kabiliyetini arttırmak suretiyle bile, pek çok sektörün ekonomik hareketliliğini olumlu yönde etkilemek mümkün. Bu kadar iyi sonuca bu kadar kolay bir şekilde ulaşmak mümkünken, böyle bir yolun dikkate dahi alınmaması, maalesef ekonomik çıkarların politik çıkarlara feda edildiği anlamını taşıyor.

Çağın Tan Eroğlu
Latest posts by Çağın Tan Eroğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir