AK Partili bir belediye başkan adayı, İzmir’de bir barda bira içen, meyhanede rakı sofrası kuran seçmenden oy istiyor. Kulağa fıkra gibi gelen bu seçim kampanyası, aslında Türkiye’de yaşam tarzına ilişkin son derece hayati bazı değerlendirmelere kapı aralıyor.AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, geçtiğimiz günlerde X hesabında AK Parti İzmir Adayı Hamza Dağ’ın kampanyasına dair özellikle muhalif seçmen nezdinde oldukça dikkat çeken bir video paylaştı. “Zalım geceler” başlığıyla paylaşılan videoda Hamza Dağ, İzmir’in en önemli merkezlerinden biri olan Göztepe sahilinde kafe ve barlarda eğlenen hemşehrileri ziyaret ediyor, onlarla seçim ve oy tercihleri hakkında ayak üstü sohbet ediyordu. Tabii görselin neden ilgi çektiğini anlamak zor değil, Ramazan ayında bir gece, AK Partili bir belediye başkan adayı, İzmir’de bir barda bira içen, meyhanede rakı sofrası kuran seçmenden oy istiyor. Kulağa fıkra gibi gelen bu seçim kampanyası, aslında Türkiye’de yaşam tarzına ilişkin son derece hayati bazı değerlendirmelere kapı aralıyor.Okumakta olduğunuz yazı, Yeni Arayış’ta Hamza Dağ’ın seçim kampanyasına ilişkin yazdığım üçüncü yazı olacak. Özellikle seçmen ontolojisine değindiğim ilk iki yazıda, Dağ’ın bu görünmez bariyeri aşmak için gerçekten ciddi bir çaba sarf ettiğinin altını çizmiş, ancak başarılı olabileceğine dair şüphelerin de baki olduğunu ifade etmiştim. Bu yazıda, biraz da farklı bir değerlendirmeye giderek Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek niyetindeyim.
Bir İzmirli ve Göztepeli olarak Dağ’ın seçim kampayasını zekice detaylandırdığı kanaatindeyim. Dağ, İzmir özelinde klasikleşmiş “ideolojiye karşı proje” odaklı kampanyadan zaman zaman sapıyor. İzmirlinin en önemli kaygılarından yaşam tarzını, belki de kilit büyükşehir belediye adayları arasında bir tek o kampanyasının ana merkezine yerleştiriyor.
HAMZA DAĞ, SEÇİM KAMPANYASINI ZEKİCE DETAYLANDIRMIŞ
Bir İzmirli ve Göztepeli olarak Dağ’ın seçim kampayasını zekice detaylandırdığı kanaatindeyim. Dağ, en azından İzmir özelinde klasikleşmiş “ideolojiye karşı proje” odaklı kampanyadan zaman zaman sapıyor. Kampanyasını yalnızca “CHP’nin projesi yok, bizim var; ama yine de bize oy vermiyorlar” çerçevesiyle sınırlı tutmuyor. İzmirlinin en önemli kaygılarından biri olan yaşam tarzını, belki de kilit büyükşehir belediye adayları arasında bir tek o kampanyasının ana merkezine yerleştiriyor. Bu, Dağ’ın İzmir’i tanımaktan uzak olmadığının işareti.Muhalif ontolojideki pek çok belediye gibi, İzmirlilerin de yaşam tarzı kaygısı oy tercihini ciddi derecede etkiliyor. Olası bir AK Parti yönetiminde temel yaşam tarzı pratiklerinin kısıtlanabileceğine dair inanç, en azından çevremde oldukça kuvvetli. Bu da elbette karşı tarafa, yani bu bağlam AK Parti adayına bir ispat külfeti yüklüyor. “Hayır, ben kazanırsam sizin yaşam tarzınıza karışmayacağım.” deme külfeti, bu anlamda İzmir adayı Dağ’a düşüyor. Dağ’ın kampanyasının zekice detaylandırıldığını düşünme nedenim de, tam olarak bu külfeti kabul etmesinden ileri geliyor.Diğer taraftan, İzmir’de eli daha kuvvetli olan CHP adayının böyle bir külfeti olmadığı da bir gerçek. Seçmen, AK Parti’nin aksine CHP adayının, her ne kadar büyükşehir için yeni bir isim de olsa, yaşam tarzına karışmayacağını kabul ediyor. Bu nedenle de CHP adayları, neredeyse hiçbir zaman kampanyasına yalnızca yaşam tarzı özelinde bir nüans eklemiyorlar.Hamza Dağ sırf bu ispat külfetinden dolayı bar ve meyhane gezip seçmenle birebir iletişim kurmaya çalışırken Cemil Tugay, en azından açıktan böyle bir kampanya sürdürmüyor.
Yorum Yazın