Son gelişmelerin; Hamas’ın sivillere saldırısıyla başlatılan, Filistinlileri Gazze’ den vahşice süren İsrail operasyonlarından bağımsız olduğu düşünülemez. Gündemde; Suriye’nin bölünmesinde “Kürt özerk Bölgesi ”nin yer alacağına kuşku yok. Aralarında bizim de yer aldığımız; ABD-Rusya ve büyük olasılıkla İran’dan oluşan, diplomatik inisiyatif, BOP’un en önemli adımını attı.
Sykes-Picot adlarını taşıyan İngiliz ve Fransız iki diplomatın, Osmanlı egemenliği altındaki bölgeyi ele geçirme amaçlı, Suriye planlarının etkisi 1946 yılına kadar sürdü.
Osmanlı birliklerinin çekilmesinin ardından, 1920 yılında ilan edilen Arap Krallığı kısa sürede yerini Fransız mandasına bıraktı.-1946-
Suriye dört yıllık dönemin sonunda -1946/1950 - özgürlükçü bir anayasa ile düzenlenen siyasal sistemini kuramadı. Süreç içinde Gen. Edip Çiçekli ile başlayan askeri darbeler, ülkenin siyasal geleceğini etkiledi.
Mısır lideri Nasır’ın başlattığı; ekonomide devletçi, siyasal çizgisi Arap Milliyetçiliği ve kitleler yerine silahlı kuvvetlerin desteğini önceleyen bu dönem, Sovyetlerin de ilgisini çekti. Kapitalist olmayan yoldan kalkınma modeli adı verilen yaklaşım, Kruşçev yönetimindeki Sovyetlere hayli yüklü bir maliyet getirdi.
Nasır’ın Süveyş kanalını millileştirmesiyle başlayan gelişmelerin, başta İngiltere-Fransa ve ABD’li diplomatların tüylerini diken, diken ettiği ortaya çıktı. Nasır yönetimindeki Mısır ile Suriye aralarında anlaşarak, 1 Şubat 1958 günü Birleşik Arap Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan ettiler. Kısa süren bu deneme -28.09.1961- Suriye’nin ayrılması ile sona erdi.
Aynı yıllarda Nato ve Batı çıkarlarının sadık koruyucusu Türkiye’nin, Fatin R. Zorlu yönetimindeki dış politikası, ülkeyi Suriye ile savaşın eşiğine getirdi. Sovyetlerin tepkisi üzerine sınırda konuşlanan zırhlı birlikler geri çekildi.
Baas’ ın sol kanadının 1963-1970 yılları arasında süren iktidarı, aynı yıl -Suriye’nin şimdiki Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın babası- Hafız Esad’ın askeri darbesiyle sonlandı. Esad ailesinin anti-demokratik iktidarı, BOP’un -Büyük Ortadoğu Projesi- hazırlanıp yürürlüğe girmesiyle sarsılmaya başladı.
Son birkaç günde yaşananlar; iktidarını Rusya ve İran ile yakınlaşarak sürdürmeye çabalayan, Beşar Esad’ın zor duruma girdiğini gösterdi. Yakınlaşma girişimlerinin sonuç vermediği, büyük olasılıkla Rusya ile ABD arasında varılan uzlaşma ile Suriye’nin bölüneceği anlaşılıyor.
SURİYE’NİN BÖLÜNECEĞİ ANLAŞILIYOR
Türkiye; Batının donatarak hazırladığı, radikal İslamcı Selefiler’ e bu süreçte en azından hoş görüyle yaklaştı. 2016 yılı ağustos ayında Fırat Kalkanı harekâtı ile Suriye’de yaşanan kargaşaya katıldı. Zeytin Dalı-2018-, Barış Pınarı-2019- ve Bahar Kalkanı-2020- adlarını taşıyan, askeri harekatlarla Bölgeye dönük askeri ilgisini sürdürdü.
Son bir kaç günde yaşananlar; İktidarını Rusya ve İran ile yakınlaşarak, sürdürmeye çabalayan, Beşar Esad’ın zor duruma girdiğini gösterdi. Yakınlaşma girişimlerinin sonuç vermediği, büyük olasılıkla Rusya ile ABD arasında varılan uzlaşma ile Suriye’nin bölüneceği anlaşılıyor.
Son gelişmelerin; Hamas’ın sivillere saldırısıyla başlatılan, Filistinlileri Gazze’ den vahşice süren İsrail operasyonlarından bağımsız olduğu düşünülemez. Gündemde; Suriye’nin bölünmesinde “Kürt özerk Bölgesi ”nin yer alacağına kuşku yok.
Aralarında bizim de yer aldığımız; ABD-Rusya ve büyük olasılıkla İran’dan oluşan, diplomatik inisiyatif, BOP’un en önemli adımını attı.
1990 yılında Irak, bu yıl Gazze ve son aşamada Suriye’nin bölünmesi Bölgede bir başlangıç, ya da son mu olacak, ülkemizi nasıl etkileyecek? Birlikte göreceğiz.
Yorum Yazın