Efsanelerde ve tarihsel süreçte şekilden şekle girerken kadın hâlâ kendi kimliğini aramaktadır. Kadına dair neler söylenebilir? Freud, kadının keşfedilmemiş belki de hiç keşfedilmeyecek kara bir kıta olduğundan bahsederken bir nevi dişinin hammaddesinin karanlık olduğunu söyler. Öyle midir gerçekten, kimdir kadın?
Kadın naif midir, yoksa şeytan mı? En hakikisinden yosma mıdır, yoksa evinin yamacından ayrılmayan bir melek mi? Kadın sürekli şekil değiştirdiğinden tanımlanamaz. Bir erkek, bir kadın için “Evet, artık elimde” dediği anda, elinden bir kuş gibi uçup gider. Hapsedilebileceği düşünülendir kadın, ama asla sahip olunamayan. Kadın, tarih boyunca renkten renge bürünmüştür. Köle olmuştur kadın, sonra kraliçe, sonra hayat arkadaşı, sonra kız kardeş. Sonra şeytani kırmızı renkli elbise giyen bir fahişe ve sonra gün ışığında parıldayan bir çiçek. Kimi zaman tanrıça Hera gibi gücüyle, kimi zaman aşk tanrıçası Afrodit gibi cazibesi ve güzelliğiyle ölümlü ölümsüz herkesi mest etmiş, kimi zamansa Artemis gibi savaşçı doğasıyla erkeklere taş çıkarmıştır. Efsanelerde ve tarihsel süreçte şekilden şekle girerken kadın hâlâ kendi kimliğini aramaktadır. Kadına dair neler söylenebilir? Freud, kadının keşfedilmemiş belki de hiç keşfedilmeyecek kara bir kıta olduğundan bahsederken bir nevi dişinin hammaddesinin karanlık olduğunu söyler. Öyle midir gerçekten, kimdir kadın?
Kadını tanımak çok zor değil aslında, dolunaylı bir gecede başınızı göğe çevirmeniz başlangıç için yeterli. Tam orada gümüşi ışığıyla parıldayan, doğadaki en dişil güç olan Ay, kadının tabiatına ışık tutar. Birçok kültürde Ay’ın kadınların hâkimi olduğuna inanılmış, Ay ve kadın arasında ilişki kurulmuştur. Şairler, “Ay yüzlü kadın” derken, Ay ve kadını birlikte anarlar. Peki neden Ay ile kadın aynı cümle içinde geçer? Ay’ın tabiatı kadının hangi hallerine ışık tutar?
Erkek kadını tanıdığını sandığı an yanılır. Bir kedi yavrusu gibi miyavlayıp süt isteyen kadın birdenbire bir aslan gibi kükreyebilir.
ERKEK, KADINI TANIDIĞINI SANDIĞI AN YANILIR
Ay’ın denize vuran aksinde yaşanan romantizm anlarını düşünün. Ay, sevgilileri birbirine yakınlaştırmıştır, tıpkı kadın gibi. Kadın yakınlaştırır, bağlar kurar. İki şeyi yan yana getirir. Yuvayı dişi kuş yapar derken bir nevi onun birleştirici yanından bahsederiz. Ay’ı takip edin. Işığını yaya yaya insanın tenine değdirip bir zaman sonra görünmez olduğuna tanık olursunuz. Ay’ın sürekli değişmesi, yoktan büyümesi, düzenli bir döngüselliğe sahip olması, kadının değişken ruh haliyle benzerlik gösterir. Kadın, dışarıdaki dünyadan kolayca etkilenir ve heyecanın esintisine göre yön değiştirebilir, değişkendir. Sabah kahkahalar atarken akşam suratını asabilir. Ve o geçişleri sadece zihninde değil yüreğinde de hisseder. Bir erkek için bu durum içinden çıkılabilecek ve anlaşılacak bir şey değildir. Erkek kadını tanıdığını sandığı an yanılır. Bir kedi yavrusu gibi miyavlayıp süt isteyen kadın birdenbire bir aslan gibi kükreyebilir.
Kadının ruhsal değişiminin bedensel bir karşılığı da vardır. Kadın sadece duygusal değişkenlik göstermez, bedeni de ona ayak uydurur. Aylık ritme karşılık gelen bedensel değişiklikler kadının duygusallığını etkiler. Regl zamanı şehveti artar, bedeni acıdan kıvranır. Duygusal girdaplara kapılır, sinirlenir, öfkelenir. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam eder. Ay gibidir kadın, değişkendir. Bedeni ve ruhu borsa gibi inip çıkar. Zaten fiziksel olarak da Ay’ın 28 günlük döngüsü kadının regl olmasıyla senkronize bir olaydır. Etimolojiye bile yansımıştır bu durum; Ay (Moon), ay (month), aybaşı (menses) kelimeleri aynı kökten gelir.
Kadın, fırtınadaki en güçlü dalgada teknesini kurtardıktan sonra hafif bir meltem esintisinde durgun bir denizde süzülür. Yelkenini dolduran sevgi ve şefkattir böyle zamanlarda. Tıpkı Ay ışığı gibi veya tene değen ipek kumaş gibi yumuşacıktır. Kız çocuklarına dikkat edin, aynısını görürsünüz. Hemen hemen her yerde kız çocukları başkalarının yakınlığını arar ve bundan keyif alırlar. Konuşarak, severek, dokunarak ve öperek ilişki kurmak isterler. Ay’ın gülümseyen yüzüne benzerler. Erkek çocuklara oranla daha sevecen, samimi ve sıcakkanlı olma eğilimindedirler. Algılarımızda da kadın çocukken neyse, büyüdüğünde aynı olmalıdır: sıcak, sevecen, narin ve kırılgan. Öbür türlüsü erkektir zaten, kadın değil!
Yorum Yazın