Türkiye siyasetinde, bir dönemin “doğal sınırlarının” gelip de geçtiği bir zaman dilimindeyiz. “Bir liderliğin” altın çağı, 2019’da İstanbul’un tekrarlanan yerel seçimlerinin sonucu belli olduğunda kapandı. Ve kapanış, 2024 yerel seçimlerinde de tescillendi. “Milli Maarif Sistemi” müfredatı öncesi dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nun Altın Çağı’nın bitmesine sebepleri arasında, “imparatorluğun doğal sınırlarına” ulaşması da sayılırdı.Türkiye siyasetinde, bir dönemin “doğal sınırlarının” gelip de geçtiği bir zaman dilimindeyiz. “Bir liderliğin” altın çağı, 2019’da İstanbul’un tekrarlanan yerel seçimlerinin sonucu belli olduğunda kapandı. Ve kapanış, 2024 yerel seçimlerinde de tescillendi.2023 genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, iktidar/saltanat her ne kadar sürse de; “altın çağın” geride kalan ışığının sönükleştiği ve çöküşün gölgesinin de düştüğü bir dönüm noktasıydı.Elbette; Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzyıllara uzanan tarihi ile, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin iktidarını karşılaştırmanın da (fazlasıyla kısıtlı sınırları) var.Osmanlı ile karşılaştırılınca, AK Parti dönemi tarihte “göz açıp kapayıncaya” kadar hızlı geçmiş sayılacak: her ne kadar, insan ömründe “sonsuz gibi” uzasa da…
Kendinden sonrasına; Türkiye’de ilelebet yaşamasını arzu ettiği mirasını şekillendirecek “inşaya” başlamasının adımı “yumuşama”. Sadece CHP değil; “kırmızı çizgi” dışında kalanlarla da görüşmeye hazır. Bu görüşmelerin kapsamına, Meral Akşener de, Abdullah Gül de; kamuoyuna açık, kapalı daha bir çok isim ve taraf da olacaktır.
“YA SONRA?”
31 Mart 2024 gecesi ile beraber bu soru ilk kez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne tüm “gerçekliğiyle” geldi. Adı CHP ile görüşmeler ile anılan “yumuşama süreci” de, Erdoğan’ın bu soruya yanıt arayışı…Kendinden sonrasına; Türkiye’de ilelebet yaşamasını arzu ettiği mirasını şekillendirecek “inşaya” başlamasının adımı “yumuşama”. Sadece CHP değil; “kırmızı çizgi” dışında kalanlarla da görüşmeye hazır. Bu görüşmelerin kapsamına, Meral Akşener de, Abdullah Gül de; kamuoyuna açık, kapalı daha bir çok isim ve taraf da olacaktır.O mirasın inşası da, “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”ne giden yolda ve özellikle de, son 7 yılda oluşturulmaya çalışılan “yeni Cumhuriyeti” kalıcılaştırmak manasına geliyor.Mesela, üzerine “10 yıldır çalışılan” yeni müfredat “Maarif Sistemi”, bu mirasın; yeni Cumhuriyet’in kalıcı ve kurucu unsurlarından biri olarak tasarlanmış.Modern dönemde, her “yeni devletin” kuruluşunda eğitimin, “yeni vatandaşı” şekillendirmede ne kadar kilit olduğunu unutmayalım.“Biz faniler”, daha pratik, kısa vadeli ve somut konulara odaklanıyoruz: “AK Parti’nin MHP ile Cumhur İttifakı devam edip etmeyecek mi” gibi bugünün siyasetine dair konulara takılıp kalıyoruz. “Uzun vadeli tarihe” bakınca, bu sorunun yanıtı çok konjonktürel kalıyor. Ama, “uzun vadeye çetelerle, organize suç örgütleriyle işbirliği ile lekelenmiş bir hafıza bırakmak ister misiniz?” içinde bulunduğumuz bu sürece daha uygun bir soru. Ve tabii, şu soru da: “Bu çeteleşmiş ilişkiler ağı, mirasınızı bırakacaklarınıza zarar verebilir mi?”…Türkiye’deki bazı davalar ve dosyaların kısa vadedeki akıbetini de, büyük ölçüde bu gibi sorulara verilecek yanıtlar şekillendirecektir.Her ne kadar; geleceği kendi ellerinizle, kendinize göre şekillendirmek isteseniz de, bambaşka biçimlenebiliyor çoğu zaman. Hemen herkesin ve her şeyin devri geçiyor: AK Parti’nin logosundaki eski tip “ampulün” devrinin geçtiği gibi. Çoktan “enerji tasarrufu yapan”, çağdaş, çevreyi koruyan bambaşka ampuller, eskilerinin yerini aldı bile…
Yorum Yazın