Sonuç olarak İmamoğlu kafasında iki büyük kompartıman oluşturmak durumunda. İlk olarak bunun bir yerel seçim olduğunu düşünerek İstanbul için, İstanbullular için projelerini anlatmak durumunda. Hane halkına dokunan, depremi önceleyen ve de yerelden başlayan bir kalkınma hamlesi ile de söylemlerini sağlamlaştırmalı.Türkiye 31 Mart tarihinde yerel seçim adı altında daha karmaşık ve etkileri daha önemli olacak bir seçime gidiyor. Kuşkusuz bu seçim sonrasında Türkiye’de ekonomi, Kürt meselesi ve dış politika alanında büyük değişimler yaşanması beklenebilir. Ancak Türkiye’nin yarınının daha büyük oranda belirlemek adına bu yerel seçim değil, aslında İstanbul seçimi ve sonuçları belirleyici olacak.İmamoğlu’nun yakın çalışma ekibinin ‘kaleyi içeriden korumak’ olarak adlandırdıkları seçim stratejileri anlaşılan o ki şu an için işe yarıyor. Aritmetik bilimine aykırı bir şekilde ‘ben tek siz hepiniz’ denkleminde yarışan İmamoğlu şu anda objektif anket firmalarının araştırmalarına göre Murat Kurum’un 2.5-3 puan ilerisinde. Seçime tam bir ay varken ve diğer partiler sahada en güçlü adayları ile bulunuyorken bu İmamoğlu için muazzam bir başarı. Ancak işin içerisine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’u geri alma isteği girdiğinde ve bu seçimin 2028’e giden yolda büyük bir belirleyici olduğu düşünüldüğünde bu puan farkı eğer bariz hatalar yapılırsa ya da bu oran korunmaya çalışılırsa dengeler değişebilir.Bu noktada Murat Kurum’un ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devlet olanakları ile doğrudan ve dolaylı yollar ile İstanbul’u almaya çalışacakları aşikâr. İmamoğlu’nun da Erdoğan sevdalısı kitlelerden bozulan ekonomik koşullara karşın oy koparamayacağı da çok açık. Bu noktada İmamoğlu’nun gideceği üç yer kalıyor; kararsızlar, DEM Parti seçmeni ve de İstanbul’da İYİ Parti’ye oy verecekler.Kararsızlar, kanımca İmamoğlu için kolay gibi görünen ama yaşanan her şeye karşın hala ona gitmediği için esasında zor olan bir grup. Bu grup öncelikle İstanbul seçimini sadece İstanbul seçimi olarak gören, bunun yarının Türkiye’sine nasıl etki edeceğini anlamayan ya da anlamak istemeyen bir yapı. Bu nedenle de onlara bu seçimin sadece İstanbul ile alakalı olduğunu söylemek çok da yerinde olmayabilir. Bu noktada İmamoğlu bizlerin ‘high politics’ dediği, büyük bir resim ve gelecek umudu ile bu kitlelere yaklaşmalı. Güvenlikleştirmeye, korkuya ya da kaygıya karşın kitleleri kendisine özgürlük ve de umut ile başlamayı denemeli. Kuşkusuz bu bağlanma hem normatif unsurları hem de ekonomi gibi günlük hayata dokunan argümanları öne sürmeli. Hal böyle olunca da, riskli de olsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onu çekmeye çalıştığı polemik ve de tartışmalara girmek durumunda. Ancak İmamoğlu bu mücadeleden başarı ile çıkabilecek kalibrede bir siyasetçi.
DEM Parti seçmeni ise Türkiye’de yaratılan kutuplaştırıcı atmosfer ve de İmamoğlu karşısındaki diğer siyasi aktörlerin söylemleri yüzünden yakalanması en zor kesim. Ancak son çalışmalar gösteriyor ki DEM Parti seçmeninin yarısına yakın bir oranı İstanbul’da zaten İmamoğlu’nu destekliyor.DEM Parti seçmeni ise Türkiye’de yaratılan kutuplaştırıcı atmosfer ve de İmamoğlu karşısındaki diğer siyasi aktörlerin söylemleri yüzünden yakalanması en zor kesim. Ancak son çalışmalar gösteriyor ki DEM Parti seçmeninin yarısına yakın bir oranı İstanbul’da zaten İmamoğlu’nu destekliyor. Dahası Türkiye’de rasyonel seçmen kalıbına uyan kitle de DEM Parti sempatizanı. Bu bağlamda İmamoğlu bu kitleyi öncelikle İstanbul ile ilgili somut projeler ile etkileyebilir ki bu zaten onun talip olduğu makam için yapması gereken bir şey.Dahası DEM Parti seçmeni ile Türkiye’nin %48-50’lik bir kesiminin istediği şey aynı ‘özgürlük ve kalkınma’. Yaşayarak görüyoruz ki özgürlük olmadan kalkınma olmuyor. Özgürlük de kısmen ya da bir gruba verilerek olmuyor. Bu bağlamda İmamoğlu DEM Partili seçmen için hibrid bir söylemi aynı anda kullanmak durumunda. İstanbul’da özgürlük ve kalkınma Türkiye için özgürlük ve kalkınmayı beraberinde getirir. Bunu vurgulamak sandıklara gitme tarihi yaklaştıkça İmamoğlu’na avantaj sağlayacaktır.İYİ Parti seçmenine gelince, sanıyorum İmamoğlu’nun en avantajlı olduğu yer burası. Zira ‘Türkiye’de her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız’ önermesi ile uyumlu bir şekilde Meral Akşener 8-9 ay önceki söylemlerini yok sayarak ve kıra döke yoluna devam ediyor. Bu bağlamda sanıyorum İmamoğlu onu hiç muhatap almayarak ya da alsa bile bunu görece mizah ile yaparak hala İYİ Parti’ye tutunan seçmeni kendisine çekebilir.Sonuç olarak İmamoğlu kafasında iki büyük kompartıman oluşturmak durumunda. İlk olarak bunun bir yerel seçim olduğunu düşünerek İstanbul için, İstanbullular için projelerini anlatmak durumunda. Hane halkına dokunan, depremi önceleyen ve de yerelden başlayan bir kalkınma hamlesi ile de söylemlerini sağlamlaştırmalı. İkinci olarak da hedefinde olan ve eğer İstanbul’u alırsa, ki durum şu an için öyle gözüküyor, 2028 için rakibi Erdoğan ya da Erdoğan ekibinden kişilere de mesaj vermesi gerekiyor. Zira İmamoğlu İstanbul’u bir kere daha alır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dördüncü sefer sandıkta mağlup ederse sayıları günden güne artan kimsesizlerin kimsesi olmaya doğru bir yola çıkacak. Zor bir yol hem de çok zor bir yol, ama imkansız değil.
Yorum Yazın