Süper Kupa finalinin iptal edilmesinden sonra Atatürk konusunda oluşan hassasiyeti iktidar yandaşları siyasi gerilim kaynağı olarak “Atatürkçülük” olarak yorumlanması bilinçli bir zorlamadır. Sahiplenilen toplumun büyük kısmı için ortak değer olan Atatürk’tür“Cumhuriyetimizin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun 100. yılını yurtdışında da kutlamak amacıyla, Türk Futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı sağlayacak şekilde kulüplerimizle organize ettiğimiz,29 Aralık 2023 Cuma günü saat 20.45’te oynanması planlanan 2023 Süper Kupa müsabakası …” bu satırlar Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin maçın ertelenmesi sonrasında yaptıkları ortak açıklamadan alındı.Bu metni referans alırsak Süper Kupa finalinin Suudi Arabistan’da oynanmasında amaç, “Cumhuriyetimizin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun 100. Yılını yurtdışında da kutlamak”. Metne göre bu organizasyonun, “Türk Futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı sağlayacak …” olması beklentisi de varmış.Yine bu organizasyonun TFF’nin “kulüplerimizle organize ettiği…” görülüyor.Peki maç nerede oynanıyor?Suudi Arabistan’da.Neden?Açıklamada bunu nedeni; “Türk Futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı sağlamak” olarak açıklanıyor.Sanırım buradaki “katkı”, Türkiye’ye ekonomik yatırım ve kulüplere de ekonomik kazancı ifade ediyor.Türkiye futbolunun, Fenerbahçe ya da Galatasaray’ın marka değerinin artması için Suudi Arabistan’da maç yapmaya ihtiyacı yok.Nitekim her iki kulüp aylar önce topladıkları kurullarda aldıkları kararla Süper Kupa finalini Arabistan’da değil Türkiye’de oynamak istediklerini açık açık ve yüksek sesle ifade ettiler. Ancak kulüplerin bu talepleri TFF tabanından dikkate alınmadı.Sonuçta bu konuda TFF’nin iradesi yoktu.
Bu kararı alan futbol değil siyasetti. Paraya da ihtiyacı olan futbol değil siyasi iktidardı. Bu maçın Arabistan’da oynanması esas olarak, kulüplerin iradesi dışında siyasi iktidarın kararı ile oldu.HEPİMİZİN BİLDİĞİ GERÇEKBu konuda karar veren futbol değil siyasetti. Paraya da ihtiyacı olan futbol değil siyasi iktidardı. Bu maçın Arabistan’da oynanması esas olarak, kulüplerin iradesi dışında siyasi iktidarın kararı ile oldu.Ve bu karar, ülkenin içinde olduğu siyasi iklimde alındı ve kulüpler de başkanları da bu karara güçlü biçimde itiraz edemediler. Belki güçlü iştirak etselerdi, bütün bu rezalet yaşanmazdı. Görünen o ki, kulüp başkanları bu itirazın yol açacağı sonuçları göze alamadılar.Bu açıdan ilk hata, bu maçın Türkiye’de değil, yurt dışında ve özellikle de Arabistan’da yapılmasını isteyen siyasi iktidara aittir.Siyasi iktidarın bu kararında, iki ülke arasında son dönemde yaşanan iyileşme -Cemal Kaşıkçı Dosyası’nın iade edilerek kapatılmasının yolunun açılması- sonrasında Arabistan’dan yatırım ya da doğrudan para girişi beklentisinde olması vardır.Diğer yandan maçın orada oynanması, Arabistan’ın da özellikle istediği bir şey. Son dönemde yeni Kral Bin Salman’ın siyasi olarak İsrail’le barış görüşmesi yapması, Rusya ve Çin ile ilişkileri geliştirme çabaları var. Arabistan bir anlamda, dış politikada dünyaya açılma çabası içinde.Bunun yanında dünyanın en iyi futbolcularını transfer ederek bu alana yatırım yapması, kadınların araba kullanımına izin gibi bir dizi adım atılıyor ülkede.Bütün bu adımlar, rejimin değişmesine değil, ülkenin daha kolay yönetilmesini hedefliyor.Süper kupa finalinin ev sahipliği yapmak da bu pragmatik bakışın sonucu. Bunu da, parası olduğu için yapabileceğini sandı ve bir yere kadar da başarılı oldu.
İktidara yakın yazarlar, onların trolleri bu sahiplenmeyi “28 Şubat”çılıkla yaftalamak isteseler de, gerçeğin öyle olmadığını bizden daha iyi bildikleri kesin. Onların hedefi yaşanan süreci Atatürkçülük üstünden siyasi tartışmadan çıkararak; kültürel kimlik üzerinden bir karşıtlığa dönüştürerek tabanlarını konsolide etmek istiyorlar.MESELE “ATATÜRKÇÜLÜK” DEĞİLMaçın iptal edilmesinde kulüplerin yönetim ve başkanlarının iradesi olduğu açık.Bu iradeyi güçlü bir itiraza dönüştüren ise, Arabistan tarafından Atatürk konusunda var olan negatif algı oldu.Atatürk’ün fotoğrafının basılı olduğu formaları giyenlerin stada alınmaması, antrenmana Atatürk baskılı tişörtlerle çıkılmasına ve maça çıkarken Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünün yazıldığı pankartına izin verilmemesi, kulüpler açısından bardağı taşıran son damla oldu.Dün geceden itibaren spor medyasında duayen isimler, maça hangi formayla çıkılacağı başta olmak üzere bazı prosedürele süreçlerin önceden bilindiğini ve bu açıdan kulüplerin yaptıklarının yanlış olduğunu söylenmeye başladı.Yaşanan olayda süreci teknik prosedürel süreçlerin doğruluğu ya da yanlışlığına indirgemek bu noktada doğru değildir.Neden mi?Maçın iptalinden sonra yapılan ortak açıklamada, maçın Arabistan’da oynanması konusunda amaç neydi?Okuyalım; “Cumhuriyetimizin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun 100. Yılını yurtdışında da kutlamak…”Ve kimse bunun, yani Cumhuriyet’in 100 yıl kutlamasının, Atatürksüz olacağını düşünüyor olamaz.Bu açıdan “Atatürk”, sembolik olarak, en başta siyasi iktidarın yaptırım gücünden kaynaklanan hatayı düzeltmenin aracı olmuştur hepsi bu.Ancak Atatürk konusunda oluşan hassasiyeti de tek başına “Atatürkçülük” olarak okumak da hatalıdır. Atatürk, toplumun büyük kısmı için ortak değerdir ve siyasi olarak yıpratılmasına toplum izin vermemiştir.İktidara yakın yazarlar, onların trolleri bu sahiplenmeyi “28 Şubat”çılıkla yaftalamak isteseler de, gerçeğin öyle olmadığını bizden daha iyi bildikleri kesin. Atatürk konusunda oluşan hassasiyeti iktidar yandaşları siyasi gerilim kaynağı olarak “Atatürkçülük” olarak yorumlanması bilinçli bir zorlamadır. Sahiplenilen toplumun büyük kısmı için ortak değer olan Atatürk’tür. Onların hedefi yaşanan süreci Atatürkçülük üstünden siyasi tartışmadan çıkararak; kültürel kimlik üzerinden bir karşıtlığa dönüştürerek tabanlarını konsolide etmek.Atatürk’ü sahiplenenlerin hepsi Atatürkçü değil ama Atatürk onu sahiplenenler için önemli bir değerdir. Bu açıdan oluşan hassasiyet esas olarak, siyasi iktidarın keyfi kararlarına itirazı olanların Atatürk üzerinden ortaklaşması ve değere sahip çıkmasıdır.
Elbette TFF Başkanı istifa etmelidir. Sadece bu olay nedeniyle değil. Son 1 ay içinde Türk futbolunda yaşananlara bakıldığında bunu yapmak için geç kalındığı bile söylenebilir.İSTİFA YETMEZBütün bu yaşananların sorumlusu tek başına TFF ya da onun başkanı mı?Tüm bu yaşananların sorumluluğunu tek başına TFF Başkanı’na yüklemek kolaycılık olur. Evet istifa etmelidir ama yetmez.Sonuç olarak TFF Başkanı bu süreçte, sadece alının siyasi kararın kurumsal temsilcisidir.Yapılan hatanın sorumlusu bizatihi siyasi iktidarın kendisidir.Elbette TFF Başkanı istifa etmelidir. Sadece bu olay nedeniyle değil. Son 1 ay içinde Türk futbolunda yaşananlara bakıldığında bunu yapmak için geç kalındığı bile söylenebilir.Son olarak ortak açıklama metninde yer alan:“Galatasaray Spor Kulübü organizasyondaki bazı aksaklıklar nedeniyle Kulüplerimizle birlikte aldığımız ortak karar neticesinde ileri bir tarihe ertelenmiştir.Ev sahibi ülkenin Futbol Federasyonu, ilgili kurum ve kuruluşlarına şu ana kadar Süper Kupa’nın organizasyonu için göstermiş oldukları çaba nedeniyle teşekkür ederiz.” cümleleri de, bu açıklamanın TFF tarafından yazılıp kulüpler imzalatılan bir metin izlenimi vermektedir.
Yorum Yazın