Ben 2025 yılında hatta ilkbaharında AKP’nin bir erken seçime gidebileceğini düşünüyorum. Bunun gerekçeleri nelerdir? AKP ancak bir seçim için ekstra kaynaklar ayırabilecek durumdadır süreç uzarsa bu kaynakları da kullanmak zorunda kalacaktır. Suriye hayalleri çok kırılgandır ve her an Suriye’de yeni çatışmalar başlayabilir ve ortada bir fetih ve dost bir HTŞ olmadığı görülebilir.
Üç vakte kadar neler görünüyor? Her tahmin yanlış çıkabilir. Doğru çıkanlara kehanet denir genellikle. Siyaset çok bileşenli bir sahnedir ve siyasette yapılan tahminlerin yanlış çıkma ihtimalleri genellikle daha büyüktür. Siyasette bir de bileşen çokluğunun yanı sıra Türkiye siyasetinde yeni bir faktör fazlaca rol oynamaktadır.
“Normal” bir ülkede siyasetçilerin az çok istikrarlı bir pozisyonları vardır. Mesela ABD’de bir siyasetçinin Cumhuriyetçi iken bir gece sonra Demokrat olduğunu göremezsiniz. Yahut yine Meksika sınırının çok daha titiz kontrolünü savunan siyasetçi bir gün sonra “Bırakın geçsinler” derse siyasi hayatı biter. Yine Kongre’de bir siyasetçi kalkıp “Dönersem namerdim, şerefsizim” gibi bir laf etmez. Böyle bir laf ederse seçmen garipser, “Şimdi durduk yerde niçin böyle bir laf etti?” diye düşünür, güven yitirir. Büyük laflar dikkat çeker ve genelde olumsuz değerlendirilir.
Türkiye’de böyle olmadığını senelerdir görüyoruz. “Terörist”, “Al sana ip!”, “Bebek katili!”, “Bu can bu bedende oldukça” gibi laflar işte bu büyük laflar kategorisine girer. Dünyanın hiçbir yerinde kameralar önünde en azından, hiçbir siyasetçi bir diğerine “Alınmıyorsun değil mi o lafları siyaseten söyledim.” demez, diyemez. Ya da bir gün şiddetli muhalif biri bir gün sonra iktidar saflarına katılınca maddi varlığında göze fazlaca çarpan artışlar görülmez. Belki bazı Latin Amerika ülkelerinde olabilir böyle şeyler. Narko ticaretin getirdiği büyük kayıtsız paraların elden ele dolaştığı ülkelerde.
Bu gibi nedenlerle tahmin çok zordur bizim ülkemizde. Yine de deneyeceğim. 2025’te bizi neler beklemektedir?
Sırayla gidelim. Bugün Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomisidir. Bunu kanıtlamaya gerek yoktur sanırım. Size gına getirici listeler yapabilirim. Konut sorunu korkunçtur. Oturulabilir bir evin kirası iki asgari ücret boyutuna çıkmıştır. Kredi faizleri tefeci faizlerini aratır hale gelmiştir ve konut edinme imkanları yok olmuştur. Vergiler dünyanın hiçbir ülkesinde görülemeyecek yüksek oranlara ulaşmıştır ve Deli Dumrul’a rahmet okutmaktadır. Vergi mantığı diye bir şey kalmamış, vergiden vergi alınır olmuştur. Bunu rahatlıkla otomobil vergilerinde görebilirsiniz. Açlık kol gezmektedir. Dünyanın her yerinde düşen gıda fiyatları bizde zirveden zirveye koşmaktadır.
Bu durum her ne kadar iddialar varsa da 2025’te değişecek gibi görünmemektedir. Cumhurbaşkanı dahi iddialı tarzını bu konuda bir kenara bırakmış ve “Göreceksiniz 2025 daha iyi bir yıl olacaktır” demiştir. Daha! Halkın dahalara tahammülü kalmamıştır ve 2027 hatta 2028’de ekonominin halkın şikayetlerini gidereceği demiyorum, azaltacağı bir hale gelemeyeceği şimdiden görünmektedir. İktidar şöyle düşünür bu durumlarda; “Elimde kalan azıcık barutu nerede ve ne zaman kullanmalıyım?”.
1974 yılında merhum Bülent Ecevit Kıbrıs Barış Harekatı’nda büyük bir popülarite kazanmıştı. Az bir şey değildi olan bitenler. Yıllarca Kıbrıs hakkında yakınmalar, ölümler, ufak boyutlu çatışmalar olmuş Türkler hep kaybeden taraf olarak görülmüştü. İçeride tam bir ortak ruh hali vardı Rumlar ve Yunanistan’a karşı. Harekât bir zafer olarak görülmüştü. Ecevit bu durumu değerlendirmek istedi. Zaten ortağı Necmettin Erbakan da onu zorlamakta yeni isteklerde bulunmaktaydı. Ecevit ülkeyi erken seçime götürme kararı aldı ve hem kendisi hem de Türkiye için çok talihsiz bir süreci başlattı. Erken seçime gidilemedi ve AP, MSP, MHP ortaklığı ile 1977’ye kadar devam edecek Milliyetçi Cephe koalisyonu kuruldu. Tek başına iktidar umudu yok oldu.
2025’te AKP için benzer bir süreç görünebilir. Senelerdir süren ve ülkemizi son derece yıpratan Suriye İç Savaşı sona ermiş görünüyor ve bu durum Türkiye’nin dış politika zaferi olarak takdim ediliyor. HTŞ’nin iktidarı adeta Türkiye’nin Suriye’yi fethi olarak halka sunuluyor. Sosyal medya Yavuz Sultan Selim resimleriyle doluyor, tarihsel nefretler külleri karıştırılarak köz kalıp kalmadığı araştırılıyor. İran’a karşı ikinci bir “Çaldıran” sloganları iktidar yanlısı medyada yeri göğü inletiyor. Mısır’ı ve Kudüs’ü fetihten söz ediliyor. Bu durumda AKP niçin bir erken seçimi göze alamasın değil mi? Üstelik arada bir uyulan anayasaya göre Erdoğan ancak bir erken seçim durumunda (o da çok tartışmalı ya) tekrar aday olabilir. O zaman erken seçim mi?
2023 seçimlerinde merhum Demirel’in “Tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” sözünün yalanlandığı düşünüldü. Oysa rakamlar ve YSK’nın tutumları çok hesaba katılmadı. Ayrıca 2023’ten sonra yerel seçimler hezimeti yaşadı Cumhur İttifakı. Kısacası 2025’te bir erken seçim AKP’nin intiharı olabilir.
2025’TE BİR ERKEN SEÇİM AKP’NİN İNTİHARI OLABİLİR
Ben 2025 yılında hatta ilkbaharında AKP’nin bir erken seçime gidebileceğini düşünüyorum. Bunun gerekçeleri nelerdir?
1) AKP ancak bir seçim için ekstra kaynaklar ayırabilecek durumdadır süreç uzarsa bu kaynakları da kullanmak zorunda kalacaktır.
2) Suriye hayalleri çok kırılgandır ve her an Suriye’de yeni çatışmalar başlayabilir ve ortada bir fetih ve dost bir HTŞ olmadığı görülebilir.
3) YPG’ye karşı iddia edilen hiçbir şey yapılamaz ve bu durum gizlenemez hale gelebilir.
4) MHP her an Cumhur İttifakı’nı bozabilir.
5) Trump yönetiminden Erdoğan’a gerçekleştirilemeyeceği talepler gelebilir.
Öyleyse bunların hiçbiri olmadan bir seçime gidilmelidir. Peki böyle bir seçimi AKP kazanabilir mi? Açıkça söyleyeyim bundan sonra dürüst bir seçimi AKP’nin kazanmasının mümkün olduğunu düşünmüyorum. Peki “dürüst” olunmazsa? Bu ihtimalin 2023 ve 2024 seçimlerine göre çok azaldığı kanısındayım. Bu kanımın nedeni artık gözlerden saklanamayan devlet içi gerilimlerdir. Bürokrasi de en etkili parti şu anda MHP’dir ve Devlet Bahçeli’nin Erdoğan kredisinin sonlarına geldiğini düşünüyorum. Böyle bir ortamda “dürüst olmayan” bir seçim zordur.
2023 seçimlerinde merhum Demirel’in “Tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur” sözünün yalanlandığı düşünüldü. Oysa rakamlar ve YSK’nın tutumları çok hesaba katılmadı. Ayrıca 2023’ten sonra yerel seçimler hezimeti yaşadı Cumhur İttifakı. Kısacası 2025’te bir erken seçim AKP’nin intiharı olabilir.
Yorum Yazın