Merkez bankacılığı liderlik sanatı: Çalkantılı sularda bilgelikle gezinmek

Merkez bankacılığı liderlik sanatı: Çalkantılı sularda bilgelikle gezinmek

Başarı için siyasetten bağımsız davranmaya, etkili bir iletişime, uyumlu bir maliye politikasına ihtiyaç var. Küresel finansın sürekli değişen manzarasında, karmaşıklıkları ve belirsizlikleri yönetmek için dümeni sağlam tutmalısınız. Bunun içinde yaratıcı, güçlü ve hiçbir yerden emir almayan bir kaptana ihtiyaç var.

Ayşe, çok başarılı bir eğitim hayatı geçirmiş ve eğitimini sürdürdüğü yabancı ülkede iş hayatına başlamıştı. İş hayatı çok yorucuydu ancak her şey çalışkanlığı sayesinde istediği gibi gitti. İş hayatında çok başarılı olmasına rağmen içinde sönmeyen bir tutkusu, hayali vardı. Ülkesine dönüp, öğrendiklerini uygulamak ve halkına hizmet etmek. Birgün hayallerini gerçekleştirebilmek fırsatı kapısını çaldı. Ülkesinin merkez bankası başkanlığı teklif ediliyordu. Tereddüt etmeden görevi kabul etti.

Merkez Bankası Başkanı olarak göreve başladığı günden beri, enflasyonla mücadele etmek için kararlı bir şekilde çalışıyordu. Enflasyon oranı, yüzde 38’in üzerinde seyrediyordu. Ayşe, bu durumu değiştirmek için, sıkı bir para politikası izlemeye karar verdi. Faiz oranlarını yükseltti, para arzını kısıtladı, döviz rezervlerini artırdı. Bu politikalar, kısa vadede ekonomik büyümeyi ve istihdamı olumsuz etkiledi. Ancak o, uzun vadede fiyat istikrarının sağlanacağına ve ekonomik toparlanmanın hızlanacağına inanıyordu.

Ayşe, piyasalarla ve kamuoyuyla sürekli iletişim hâlindeydi. Merkez bankasının gelecekteki adımlarını öngörülebilir kılmak için, ipuçları veriyor, enflasyon hedeflerini açıklıyor, ekonomik verileri analiz ediyor, öngörülerini paylaşıyordu. Merkez bankasının bağımsızlığını korumak için, hükümetle iş birliği yaparken, siyasi baskılara asla boyun eğmiyordu. Ayşe, bir yıl sonra, enflasyon oranını yüzde 10’a indirmeyi başardı. Piyasalar, onun politikalarına güven duyuyor, yatırımcılar, ülkesine ilgi gösteriyor, ekonomi, büyüme ivmesi kazanıyordu. Artık o, başarılı bir merkez bankası başkanı olarak, tüm dünyada takdir ediliyordu.

Yukarıda anlattığım kurgu hikâyeyi Hafize Gaye Erkan’ın yaşadıklarına benzetenler olacaktır. Ama onun hikayesi Ayşe’nin öyküsü gibi mutlu sonla bitmedi. Neler onu bu noktaya taşıdı, biraz onu tartışmak gelecekte aynı hataların tekrarlanmaması için önemli.
7 ay 23 gün süren bu macerada iki temel hatanın varlığı bu noktaya onu sürükledi. İletişim kazaları ve siyasete yakın durma gayreti. Bütün dünyada, merkez bankalarının gücü bağımsızlığından gelir. Görev tanımı içinde olmadığı hâlde fon bulma gayreti, Cumhurbaşkanından şahlandırılacak 3 sektör istemesi gibi adımlar, siyasi bir gelecek inşa etme amacını bana düşündürdü. Üstüne üstlük çok kısa zamanda görevden alınması, Merkez Bankası üzerinde yürütmenin keyfi davranışının bir göstergesi olarak bütün finans çevreleri tarafından bir kez daha not edildi.

7 ay 23 gün süren bu macerada iki temel hatanın varlığı bu noktaya onu sürükledi. İletişim kazaları ve siyasete yakın durma gayreti. Bütün dünyada, merkez bankalarının gücü bağımsızlığından gelir. Görev tanımı içinde olmadığı hâlde fon bulma gayreti, Cumhurbaşkanından şahlandırılacak 3 sektör istemesi gibi adımlar, siyasi bir gelecek inşa etme amacını bana düşündürdü.

İletişim kısmı başından beri felaketti. Merkez bankacılığını bilmemesi kendini bu alanda güvensiz kıldı. Ekonomi basınına konuşmak ve ölçülü davranmak yerine, magazin malzemesi olacak röportajı ve büyük konuşma hevesi onun itibarını hırpaladı. Hazine ve Ekonomi Bakanı’yla uyumlu olmamaları da cehenneme giden yolun taşlarından biriydi.

Finans ve ekonominin karmaşık dünyasında, merkez bankası başkanının rolü, bir gemiyi fırtına içinden yönlendirmek gibidir. Başarılı merkez bankası başkanları, ekonomik anlayış, liderlik becerileri ve küresel finansal dinamiklerin karmaşık ağını anlama konusunda özel bir birleşime sahip olmalıdır.

Bu nitelikleri taşıyan örnek bir merkez bankası başkanı, 1979’dan 1987’ye kadar Federal Reserve Başkanlığı yapan Paul Volcker’dir. Volcker, ABD’de 1970’lerin sonları ve 1980’lerin başlarında kontrolden çıkan enflasyonu dizginleme zorluğuyla karşılaştı. Cesur ve geleneksel olmayan politikalarla, enflasyonun belini kıran sıkı para önlemlerini uyguladı. Volcker’ın kararlı liderliği ona “Enflasyon Katili” unvanını kazandırdı ve merkez bankacılığı ikonu olarak kalıcı bir miras bıraktı.

Başarılı bir merkez bankası başkanı, zor kararlar alacak cesarete sahip olmalı, hatta bunlar politik olarak popüler olmasa bile. Örnek olarak, Hindistan Merkez Bankası’nın eski başkanı Raghuram Rajan’ı gösterebiliriz. 2013-2016 yılları arasındaki görev süresi boyunca Rajan, finansal reformları cesaretle savundu ve yaklaşan küresel finansal krizin tehlikelerine karşı açıkça konuştu. Eleştirilere rağmen, öngörüsü ve istikrara olan bağlılığı geniş bir saygı topladı.

Değişen ekonomik manzaralara uyum sağlama yeteneği, bir merkez bankası başkanının kritik bir özelliğidir. 2014-2018 yılları arasında Federal Rezerv Başkanlığı yapan Janet Yellen, bu beceriyi gösterdi. Yellen, 2008 finansal krizi sonrasında ekonomik büyümeyi ve istihdamı teşvik etmek için politikalarını başarıyla uyguladı. Pragmatik yaklaşımı ve karmaşık ekonomik kavramları net bir şekilde iletebilme becerisi, onun merkez bankacılık lideri olarak başarısına katkı sağladı.

Bir merkez bankası başkanı için iletişim becerileri, güven inşa etmek ve karmaşık para politikalarını halka aktarmak için hayati öneme sahip. Bank of England ve Bank of Canada’nın eski başkanı Mark Carney, bu konuda önemli bir örnektir. Carney’nin etkili iletişim tarzı ve karar alma sürecindeki şeffaflığı, belirsizlik dönemlerinde finansal piyasaların istikrarını sağlamada bir başkanın çeşitli paydaşlarla bağlantı kurma yeteneğinin önemini gösterdi.

Günümüzde, merkez bankası başkanlarının karşılaştığı zorluklar giderek karmaşık ve birbirine bağlı hâle geliyor. Başarılı liderler, yeniliğe bağlılık ve yeni teknolojilere adapte olma isteğini göstermeli. Avrupa Merkez Bankası’nın şu anki başkanı Christine Lagarde, bu konuda bir öncü. Lagarde, dijital paraların kullanımını savundu ve para politikasında iklimle ilgili risklere aktif olarak yaklaşarak merkez bankacılığında ileriye dönük bir yaklaşım sergiledi.

Siyasetin çizdiği sınırlarda icraat yapılması ve kaba bir şekilde uluslararası finans piyasalarının isteklerini yerine getirmeye odaklanılması hâlinde ekonomik durgunluğun, eşitsizliğin ve yoksulluğun her geçen gün arttığını görmemiz şaşırtıcı olmaz.

Türkiye’de de bir çok başarılı merkez bankası başkanı gördük. Yakın geçmişte Rüştü Saraçoğlu ve Durmuş Yılmaz’ı hemen saymak mümkün. Zaten kurumsal olarak Merkez Bankası çok güçlü bir uzman ekibine, yerleşmiş kurallara ve kriz zamanları için yeterli tecrübeye sahip. Yeni atanan başkanın bir süredir başkan yardımcısı olarak görev yapıyor olması ve yurtdışında bu alanda çalışıyor olması avantaj. Ancak başarı için siyasetten bağımsız davranmaya, etkili bir iletişime, uyumlu bir maliye politikasına ihtiyaç var.

Küresel finansın sürekli değişen manzarasında, karmaşıklıkları ve belirsizlikleri yönetmek için dümeni sağlam tutmalısınız. Bunun içinde yaratıcı, güçlü ve hiçbir yerden emir almayan bir kaptana ihtiyaç var. Ancak siyasetin çizdiği sınırlarda icraat yapılması ve kaba bir şekilde uluslararası finans piyasalarının isteklerini yerine getirmeye odaklanılması hâlinde ekonomik durgunluğun, eşitsizliğin ve yoksulluğun her geçen gün arttığını görmemiz şaşırtıcı olmaz.

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir