Koşmak mümkün mü henüz hiç emeklememişken?

Koşmak mümkün mü henüz hiç emeklememişken?

Kaslarımız gelişmeden koşamayız. Kaybetmeyi göze almadan, hiç riske girmeden yeni deneyimler elde edemeyiz. Kayıplar yaşamadan, kaybettiklerimizin yasını tutmadan, iniş çıkışlar olmadan, düşmeden, kalkmadan duygusal olarak büyüyemeyiz.

İnsanı taleplerinden arındırdığımızda, geriye pek az şey kalıyor.

Merak ediyorum, acaba gün içinde en çok kullandığımız kelimelerden birisi “istiyorum” olabilir mi?

“İyi bir ilişki istiyorum.

“İyi bir kazanç istiyorum.”

Eğlenceli bir hayat ve başarılı bir kariyer istiyorum.”

Cümlenin diğer ögeleri değişse de yüklemi hep aynı kalıyor.

İstemekte, talep etmekte bir sorun yok elbette. Mutlu, huzurlu ya da doyumlu bir hayat yaşamak için birer keşişe dönüşmeye ihtiyacımız olmasa gerek.

Ancak belki de, yeni cümleler eklemek gerek hayatımıza.

Neyi istediğine bir bak. Onu neden istiyorsun? Neden şimdi istiyorsun? Ne kadar çok istiyorsun? Onunla birlikte başka neler istiyorsun? İstediğin şeyle sahip olduğun özellikler birbiriyle uyumlu mu? İstediğin şey sana ne kadar uzak? İstediğin şey hangi bedelleri ödemeni gerektiriyor? İstediğin şey için çabalamaya hazır mısın?

Bir bak. Ne istediğine ve onu nasıl istediğine.

Koşmak istiyorsun ama henüz hiç emeklemedin.

Su içmek istiyorsun kana kana, ama henüz hiç terlemedin.

Kazanmak istiyorsun ama henüz hiç kaybetmedin.

İyileşmek istiyorsun ama henüz hiç kendinle yüzleşmedin.

Yaşamak istiyorsun ama henüz hiç ölmedin.

Hayat adil değil evet, ama bazı konularda oldukça net:

1. Yeterince hazır olmadan yapamayacağımız bazı şeyler var.

Kaslarımız gelişmeden koşamayız. Kaybetmeyi göze almadan, hiç riske girmeden yeni deneyimler elde edemeyiz. Kayıplar yaşamadan, kaybettiklerimizin yasını tutmadan, iniş çıkışlar olmadan, düşmeden, kalkmadan duygusal olarak büyüyemeyiz. Giriş ve gelişme olmadan doğrudan sonuç kısmına atlamak isteyen tarafımızın yüzleşmesi gereken bazı gerçeklikler var.

2. Kişiliğimize, mizacımıza, kültür yapımıza, içsel ihtiyaçlarımıza uygun olmayan, bunlarla uyumlu olmayan isteklerimiz, bu isteklerimizi gerçekleştirsek bile bizde başarısız bir organ nakli etkisi yaratabilir.

Bir balığın doğal ortamı sudur ve suda yaşamalıdır. Bütün biyolojik yapısı suda yaşamaya uygun şekilde gelişmiştir. Her insanın da sahip olduğu bir yapı ve mizaç özellikleri vardır. Örneğin, içe-dönük yapıda bir mizaca sahip olan bir kişinin, bu yönünü tanıyıp kabul etmesi, bu yönüyle ilgili ihtiyaçlarını gidermek için uygun ortamları yaratması, aynı zamanda sosyalleşmekle ilgili taleplerini de bu yönde şekillendirmesi gerekir. Eğer bu yönünü görmezden gelip bir parti insanına dönüşmek yönünde yoğun bir talepte bulunursa, kendisini benliğiyle uyumsuz bir durumun içinde bulabilir ve bu da kişide içsel bir huzursuzluk hali yaratabilir.

3. Bazı isteklerimiz birbiriyle uyumsuz. Bazı isteklerimiz için artık çok geç. Yani bazı isteklerimizden vazgeçmemiz gerek.

Hayatta her şeyin mümkün olduğunu söyleyen, hiçbir zaman hiçbir şey için geç olmadığını söyleyen kişisel gelişim mottolarının bize açık açık kötülük yaptığını düşünüyorum. Vazgeçmek, en az istemek kadar gereklidir. Vazgeçmek, bazen kişinin gerçeklikle olan temasıdır. Bir yanda durmadan eteğimizden çekiştire çekiştire bizden bir şeyler talep eden çocuk sesimiz varken, vazgeçmek, bazen sağlıklı yetişkin sesimizdir.

Şimdi, eğer yazının bu kısmına kadar geldiysen, tekrar sorabilirsin kendine:

Ne istiyorsun?

Ve onu nasıl istiyorsun?

Öykü Zeynep Aydın
Latest posts by Öykü Zeynep Aydın (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir