Neden yıkadılar Yaşar’ı?

Neden yıkadılar Yaşar’ı?

Yaşar.

Ne çok şey yaşadı kısacık yaşamında. Çok şey biriktirdi giderken götüremeyeceği yanında. Çul çaput değildi, itibar ve macera da. Kimsenin aklından çıkmayan bir hatıra da. Çokça ezilmişlik kalmıştı kâr olarak yanına. Hepsi bu dünyaya aitti. Günü birlik harcanmışlıklar, ertesi güne kalmayan hesaplar. Alacaklı değil, verecekliydi Yaşar. Her Allah’ın günü öde öde bitmeyen bir borcu vardı yaşamak belasından. Yaşayamadıkça ceza üstüne ceza bindiriyorlardı. Her gün biraz daha harcanmışlık yazıyordu patron hesabına. Sırtını sıvazlamadan dayıyordu küfeyi, taşı bakalım bugün hissene düşen derdi.

Canhıraş çalışırdı Yaşar, yaşayabilmek için bir şekilde. Öyle öğrenmişti ne bilsin. Yaşamak gerekiyordu bir şekilde. Kimi memnun etmek için bilmiyordu. Te bebe çocukken başlamıştı Yaşar yaşam gailesine. Nedenini, niçinini sormaya zaman yoktu. Gündüz çalışmak, çalışmak, azarı yemeden kurtulmak ve gece de bir eyi uyumak gerekiyordu çünkü yarın yeniden çalışacaktı nereye yetişmesi gerektiğini bilmeden. Bebe çocuk yaştan başladığı için yaşamak gayretine, hiç aklına gelmemişti durup düşünmek bir kez bile üzerine, sahi nereye varmaya çalışıyorum?

Durdu sonunda Yaşar, durdu. Öylece, kala kaldı. Düşünmek için değil, dinlenmek için değil. Yukarıdan tam da üzerine inince koca çelik levha, durdu Yaşar öylece. Başıyla beraber yıkıldı öne doğru yüzüstü. Kıldı anasının hayırsız evladı nihayet bir ömür ertelediği namazı. Sonunda vardı anlı secdeye ama bir terennüm edemedi dudakları.

Sırt üstü çevirdiler Yaşar’ı.

Ağam!! Yaşar ölmüş.

Ölmüş he mi? Bugünkü yevmiyesini almadan he mi?

Her şey onun içindi hâlbuki. Bir yevmiye neyine yetmez adamın? Ohoo. Ekmek alırsın, kola alırsın, çekirdek alır, geviş getirirsin parıldak ekrana bakarken.

– Ne komik garı şu garı Yaşar he mi?

– He ana. Komik.

– Yatsı okundu mu heri?

– Bilmiyom ana. Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz bilmiyon he mi? Ne çağırıp durur şu hoca emmi seni? Ne diyonuz toprağın içine içine günde beş öğün. Kimin sırrını açıyonuz? Kulaktan kulağa mı oynuyonuz? Cevap geliyor mu bari?

– Delir. Eyice delir de günahı vebali yazılmasın.

Diyemediler o gece. Anasıyınan Yaşar buluşamadılar o gece aynı eski koltukta. Yaşarın dün gece yan yatmış oturduğu koltukta Fatmanım oturuyordu ütülü pazen eteğiyle. Bir ileri bir geri derdiynen terennüm ediyordu bilmediği kelimeleri. Yaşar’ı da bilmezdi zaten. Bilse töbe okumazdı arkasından. Anası hiç demedi Yaşar’ım bir kez olsun bilmedi onu bunca iş için yaradanı diye. Okusunlar okusunlar, dua okusunlar, sala okusunlar, kavuştursunlar Yaşar’ı yokluğuna, sırrına, rahatına, istirahatgâhına.

“Bir eyi yatar artık Yaşar, yarın iş yok. Bu gece serindir, soğuk demirler. Yarın sararız bir eyi kat be kat beyaz kumaşlarınan kundaklarız Yaşar’ımı” deyi inledi.

Bağlarız çepeçevre, ömrünce pek de kullanmadığı çenesini. Başı eğik midir acep, boynu eğikti hep.

Yıkadılar Yaşar’ı. Ilık sularla bebek gibi. Ömründe görmediği hizmeti gördü Yaşar devlet babanın sert ellerinden. Ne mahcup, ne utangaç, öyle dimdik duruyor hiç yüksünmeden. Sanki borçlu değil, alacaklı gibi.

Neden yıkadılar Yaşar’ı? Kirli miydi ki? Kendinden bile bir eser yoktu onda, neden yıkadılar Yaşar’ı? Toprağa kuyularken toza toprağa bulanmayacak mı bembeyaz kefeni? Neden geldiği gibi çırçıplak değil de bir bebek gibi kundakla emanet ettiler bu sessiz bedeni. Neden toprakla arasına girdiler? Kimi kimden sakındılar?

Tabuta yerleştirdiler Yaşar’ı. Tıpkı bir hediye paketini kutuya yerleştirir gibi. Sahibinin kapısına gelince çıkardılar hediyesini kutudan ve üzerini örttüler tüm yaşanmışlığının. Tanrı kullanılmış bedenleri kabul etmiyor. Onları ruhları için kullanıyor diyorlar.

Gakladı birden Kartonpierre. Gece üzerini eşeleyip anlamaya çalışacaktı.

Bir günahı yoktu Yaşar’ın. Ne doğarken, ne ölürken. Neden yıkadılar şimdi Yaşar’ı?

Nur Betül Aras
Latest posts by Nur Betül Aras (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir