Korkarım ben de normal biriyim

Korkarım ben de normal biriyim

Bu gün iş yerim istediği için bir takım sağlık testleri yaptırmaya gittim.

Sonuç tam bi fiyasko.

Giderken neler ummuştum oysa. Mesela akıl sağlığı raporumun sonucu şizofren çıkabilirdi. Kurduğum o hayaller, tanrının benimle tüm âlem aracılığıyla mesajlaştığı fikri tamamen kocaman bir gerçeğe dönüştüğünde yüzümün aldığı hali Aronofsky’nin görmesini isterdim doğrusu. Hayal kırıklığıyla karışık bir hayret. Eğer şizofren olsaydım daha kolay olurdu bununla başa çıkmak ama maalesef tüm o konuşma çabası gerçekmiş. Hayır, ne paylaşabilirim ki seninle, fazla gösterişlisin. Bense sadece, öylesine, yaşamak istiyorum. Seni pohpohlamakla ve ilgi arsızlığını doyurmaya çalışmakla geçiremem tüm vaktimi. Kendine başka bir arkadaş bul dostum, hayatımı yaşamak istiyorum ben.

Sırtım ağrıyordu sabah kalktığımda, akciğer grafimde bir kanser kitlesi tespit edilebilirdi mesela, neden olmasın? O zaman hayatımı kazanmak ve yaşayabilmek için harcadığım tüm çaba anlamsız bir hal alacaktı ve ben kısa keyifli bir tatil verecektim kendime. İlk defa dilediğim şeyleri yapma şansım olacaktı. Elde kalanla bu kadarını yapabilirdim bence. Kesinlikle tedavi olmamaya karar vermiştim henüz sonuçlar çıkmadan. Çok acı verirse ağrı kesiciler belki, canım çok tatlı. Eskiden kazığa oturtulan insanları aklıma getirdikçe içim kıyılıyor. Parazit testinin pozitif çıkması negatif çıkması kimin umurunda? Ama mesela çocukken olmam gereken bir aşım vurulmamış olsaydı da şimdi yapsalardı ne lafını eder gülerdik. Bütün tuhaflıklar da beni bulur zaten filan derdim gevrek gevrek. Ne ilginç bir insanım değil mi olurdu o zaman, birazcık da olsa. Hiç değilse hemşire kan testi için kanımı alırken kolumu mosmor etseydi, ben de 3 gün boyunca her fırsatta koluma bakıp anlatacak bir şey bulmuş olurdum..

Ama nerdee..

Ruh sağlığım normalmiş. Gerçi kadın testteki evetlerini azaltmalısın dedi ama yine de normal sınırlar içindeydim. Zamanında ağır melankolik biri için bu çok da şaşırtıcı değildi ama sonuçta normaldim işte. Akciğer grafim normaldi. Her şey normaldi. Ben dâhiliyenin önünde beklerken ve ne kadar normal biri olduğuma için için hayıflanırken, sabahtan beri yanına oturan herkese çok kaygılandığını, birçok hastalığı olduğunu gururla anlatan teyzeyi çağırdılar içeri. Yüzü kararıp, başı önüne düşen teyze acı haberi teslimiyet içinde karşılamaya hazırdı kendini. Benden iyisin, sabahtan beri boşuna başımın etini yedin dedi kız koluna girip içeri götürürken!! Teyzenin başından aşağı kaynar sular döküldü resmen. Kadıncağızın yaşadığı şey tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı. Birden bire evine haciz gelmiş gibi, çok inandığı piyango bileti çıkmamış gibi, ne bileyim yeni damat nişanı atmış gibi. Hele kız tekrar tekrar “Bir şeyin yok, genç kız gibisin.” demiyor muydu, saçını başını yolmak istiyordu kızın. Yüzü kızardı, yaşadığı utancı anlayabiliyordum. Eee bütün koridora rezil olmuştu.

İç dünyama dönüp hiçte sıra dışı biri olmadığımı düşünmeye başladım yeniden, teyzenin kederi benim de içime çökmüştü. Yani evet bir takım talihsizlikler yaşamıştım ama bunların hepsiyle yüzleşmiş, zamanla aşmıştım.

Üniversitemi okumuş, işime girmiş, başarılı filan olmuştum. O kadar makul ve normaldim ki artık, etrafımdaki insanlar bana akıl bile danışıyorlardı. Bu kadarı çok fazla gerçekten. Bu saatten sonra daha eğilecek fırsatım da yoktu, her şeyim optimumdu. Hay aksi.

Yakınlarda hayallerime bir özne buldum. Kendimden ziyade onu hayallerimin öznesi yapıyorum. Adını benim koyduğum, şu ana kadar ruhunu üflemediğim bir karakter yarattım. Benim acılarım onun dünyasında işkence, benim hayallerim onun dünyasında gerçek ötesi, benim terk edilişlerim onun dünyasında terk etmeye dönüşürdü. O alırdı benim bütün intikamlarımı yine hiç tanımadığım ruhlardan. O yaşardı heveslerimin çok ötesini.

Son zamanlarda bir takım problemler yarattım onun için. Çünkü mükemmel hayatında ben çökerken o yükseliyordu, ben yükselirken onu çökertmek istedim. Hayat işte, devinmek için biraz oyun. Onun için normal bir hayat çizmeye gönlüm el vermez. Hiç değilse korkunç ya da göz kamaştıran bir sonu hak eder insan. Gerçi bunu kuracak vaktim olacak mı bilmiyorum. Belki ben ondan önce ölürüm. Hiç anlamadan. Öyle, birden bire.

Nur Betül Aras
Latest posts by Nur Betül Aras (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir