Pandemi hiç olmamış gibi çek…

Pandemi hiç olmamış gibi çek…

Pandeminin dünyanın hal ve idaresinde de kökten değişiklikler yapmasını bekliyorduk. En azından 2020 yılında, başta BM olmak üzere, küresel yönetişim yapımızın yetersiz kaldığını birinci elden gözlemledik, sonrasında daha etkin ve daha adil bir yapı kurulur mu diyorduk. Gazze’de olan bitenler, bırakın daha etkin bir yapının oluşmasını, bu kurumların kendilerini korumaktan aciz olduğunu gösterdi.

Üzerinden çok fazla bir süre geçmemiş olmasına rağmen COVID-19 salgınını unutmuşa benziyoruz. Son yüzyılda insanların başına gelen en büyük felaketlerden biri olan pandemi sanırım dedelerimizin II. Dünya Savaşı hatıraları gibi bir mite indirgenecek: “Biliyor musun, maskesiz sokağa çıkmazdık…”

Oysa hangi parametreyle bakarsak bakalım, pandemi bildiğimiz dünyaya büyük zararlar verdi: 6,7 milyon kişinin COVID-19 yüzünden yaşamını kaybettiği öne sürülüyor, her ne kadar DSÖ daha düşük rakamlar hesaplıyor olsa da. İşin ekonomik tarafına bakalım: 2020’de küresel ekonomi %3 civarında küçülürken, işsizlik oranı 1 yüzdelik puan yani %20 arttı ve 33 milyon kişi daha işsizler arasında katıldı. İşsizliğin kadınlar ve gençler arasında çok daha yaygın olduğu biliniyor. Pandemi ve ilişkili ekonomik gelişmeler yüzünden 100 milyona yakın kişi daha yoksullar arasında katıldı. 1,7 milyar çocuk okul kapatma politikalarından doğrudan etkilenirken, öğrenme kazanımlarında ciddi gerilemeler görüldü; ruh sağlıkları üzerindeki etkisini ölçemiyoruz bile. Üstelik pandeminin bütün bu olumsuz deneyimleri her ülkeye ve herkese eşit derecede paylaştırılmadı; daha yoksul ülkelerde yaşayan daha yoksul insanlar daha fazla etkilendiler.

Pandeminin üzerinden iki buçuk yıl geçmişken en azından ekonomi alanında bazı iyileşmeler görülüyor: Dünya ekonomisi büyümesini sürdürüyor, 2021’de %6 olan oran 2022’de %3 oldu, 2023’te de %2,7 olması bekleniyor. Küresel işsizlik 2022’de %6’yken, 2023’te %5,2 olması bekleniyor. Enflasyonda düşüş, tüketici harcamalarındaysa artış gözlemleniyor. Yoksullukta azalma umulduğu kadar değil; 2022 yılında %9.2 olan “aşırı yoksulluk” oranı, hala pandemi öncesinin %8.4’ünden yüksek. Eğitimde ve insani kalkınmanın diğer boyutlarındaki iyileşmenin daha yavaş ve daha uzun vadeli olacağı öngörülüyor. Bu arada “iyileşmenin” her ülkede ve herkes için eşit olmadığını da belirtelim; daha fazla kaybedenler, daha yavaş geri kazanıyorlar ya da hiç kazanmıyorlar.

Koronavirüs’ün bizi evlerimize kapattığı günlerde yaşadığımız dünyanın kökten değiştiğine dair bir inancımız oluşmuştu; bazıları buna “Büyük Sıfırlama” diyorlardı. Bir yandan kapitalizmin bir kez daha çökeceğine inananlar varken; Dünya Ekonomik Forumu, pandemiden çıkışı bir fırsat olarak görüp daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş, sosyal güvenlik ağlarına yatırım, hükümetler ve iş dünyası arasında daha fazla iş birliği ve daha “insancıl” bir kapitalizm öneriyordu. Pandemiyi ve bu tür önerileri büyük bir komplonun parçası olarak görenlerin sayısı da az değildi, bunlara “Kıyametçiler”i de ekleyebiliriz.

Pandemi bizde, ailemizde ya da yakın çevremizde neyi değiştirdi? Daha kaygılı ve gergin olduğumuzu kabul edelim ama hangi alışkanlıklarımızı değiştirdik? Biz marketten gelen poşetleri sabunlu suyla yıkayan insanlardık, ne oldu bize? Eski alışkanlıklara biraz hızlı mı geri döndük?

Oysa pandemi hiç de öyle bir büyük dönüşüm yaratmış gözükmüyor, en azından kısa vadede. Tamam, pandemiden bugüne küresel olarak rahat nefes alma şansımız olmadı; Ukrayna’da savaş, İsrail’in Gazze’ye müdahalesi ve diğer küresel gerilimler bizi aportta tutmaya devam ediyor. Yine de neredeyse pandemi öncesi kadar harcıyor, geziyor ve elden geldiğince dünyanın tadını çıkartıyoruz. Pandemi sonrasında “kim kime düm teka” bir Ragtime havası bekleyenler de vardı; henüz o noktada da değiliz, kabul edelim. Küresel köyümüzde kötümserlerin oranı %44’ten %62’ye çıkmış, bu da pek hayırhah bir şey değil.

Pandeminin dünyanın hal ve idaresinde de kökten değişiklikler yapmasını bekliyorduk. En azından 2020 yılında, başta BM olmak üzere, küresel yönetişim yapımızın yetersiz kaldığını birinci elden gözlemledik, sonrasında daha etkin ve daha adil bir yapı kurulur mu diyorduk. Gazze’de olan bitenler, bırakın daha etkin bir yapının oluşmasını, bu kurumların kendilerini korumaktan aciz olduğunu gösterdi. Reel-politik söz konusu olduğunda, idealist değerler hemen bir kenara bırakılıyor.

Bu kadar makro düzeyde düşünmek yorucu geldiyse, biraz daha mikroya bakalım: Pandemi bizde, ailemizde ya da yakın çevremizde neyi değiştirdi? Daha kaygılı ve gergin olduğumuzu kabul edelim ama hangi alışkanlıklarımızı değiştirdik? Biz marketten gelen poşetleri sabunlu suyla yıkayan insanlardık, ne oldu bize? Eski alışkanlıklara biraz hızlı mı geri döndük?

Esas, pandemi, siyasetimizde neyi değiştirdi, onu soralım? Pandemiden önce ülkeyi yönetenlerle, pandemiden sonra yönetenler -birkaç kişi hariç- aynı… 2018 ve 2019’da seçimler yapmıştık, 2023’te yaptık ve 2024’te de yapacağız. Alın size doğal bir deney ortamı, “stimulus” pandemi olsun mesela; ne değişti oy verme biçimimizde, siyasi tercihlerimizde? Kutuplaşmanın çatışmaları dondurucu bir etkisi olduğunu biliyoruz, bu kadar mı dayanıklı çatışmalarımız milyonları etkileyen pandemide bir santim kıpırdamıyor?

Bu talep tarafıydı, bir de arz tarafından düşünelim; siyasetçilerimiz pandemi sonrasında hal ve tavırlarını değiştirdiler mi, politika önerilerinde bir değişim gözlemleniyor mu? Pandemi sadece ekonomiyi vurmadı, insani gelişmenin bütün parametrelerinde geriye gitmemize yol açtı. Pekiyi, mikro çözümler haricinde yoksulluk, eğitim, sağlık gibi konularda daha iyi politikalar öneren siyasetçimiz var mı? Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Bankası ve IMF bile vurguluyor, kötüsü geldiğinde devletlerin mali politika gütme kapasiteleri ve güvenlik ağlarının nitelikleri hayati önem taşıyor; bu ülkede bu konuya değinen bir siyasetçi var mı? Yoksa aynı tas, aynı hamam mı?

Belki de pandemi hiç uğramamıştır Türkiye siyasetine, ne dersiniz?

Emre Erdoğan
Latest posts by Emre Erdoğan (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir