Değişimin eşiğinde CHP

Değişimin eşiğinde CHP

Değişim kavramı ve pratiği, CHP’nin tarihsel olarak içselleştirdiği ve hatta parti kimliğinin bir parçası haline gelmiş bir realitedir. Bu yönüyle CHP varlığını sürdürdükçe partide değişim ve dönüşüm arayışlarının sürecini öngörmek de yanlış olmayacaktır. 

Cumhuriyet tarihimizin değişmeyen konu başlıklarından bir tanesi, şüphesiz CHP’nin değişim arzuları ve partideki değişim mücadeleleridir. Yine böyle bir sürecin arifesindeyiz. 14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından başlayan ve günden güne derinleşen CHP’deki “değişim sancılar”ını nereye oturtmak ve nasıl anlamlandırmak gerekiyor? Daha açık bir ifadeyle, CHP için değişim ne ifade ediyor ve Özgür Özel’in durduğu yer bize ne anlatıyor? Biraz bu soruların yanıtlarını arayalım.

TARİHSEL BİRİKİMİN MİRASI

CHP her ne kadar köklü bir parti olsa da farklı dönemlerde köklü değişimlere ve dönüşümlere gebe olmuş bir siyasi gelenek. Bu değişimlerin temel olarak iki veçhesi bulunuyor: politika değişimi ve kişiler değişimi. Söz gelimi 1950’lerde CHP muhalefete geçmesiyle birlikte daha çoğulcu, demokratik ve katılımcı bir siyaseti benimserken; 1970’lerde ise tamamen yenilenmiş ve gençleşmiş kadrolarla yola devam ediyordu. 12 Eylül sonrasında CHP’nin yeniden siyasete döndüğü 1990’lara ise, CHP’ye ideolojik anlamda değişim tartışmaları damgasını vuracak, parti “ulusalcı soldan Anadolu soluna” uzanan geniş bir yelpazede yolunu aramaya devam edecekti. Yani CHP’de her değişim pratiğinde öne çıkan değişim döngüsü farklılık göstermiştir.

CHP’deki son büyük değişim adımı ise, 2010’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği süreçte gelişmiş hem parti kadrolarında hem de parti politikalarında kayda değer bir yenilenme yaşanmıştı. “Yeni CHP” söylemi, Kılıçdaroğlu’nun değişim hedefinin simgesi haline gelmiş ve bu ifade, Kılıçdaroğlu’nun dönüştürdüğü CHP’yi ifade etmek için kullanılmıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi, CHP’nin Bülent Ecevit döneminden bu tarafa, ilk kez halkın hemen her kesimiyle ilişki kurmaya çalıştığı bir dönem olarak kayda geçti. Muhafazakârlar, dindarlar, liberaller ve Kürtler, Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin farklı düzlemlerde yapıcı bir ilişki kurmaya çabaladığı kesimlerdi. Ayrıca parti söylemlerinin “ulusalcı” çizgiden sosyal demokrat/merkez sol bir çizgiye taşınması da Baykal döneminden keskin bir kopuşu ifade ediyordu. Öte yandan sağın farklı kesimleriyle seçim dönemlerinde girilen ittifak ilişkileri, partinin kapısını sağ kökenli isimlere sıkça açması, Kılıçdaroğlu dönemini diğer genel başkanlardan ayıran bir özellik olarak öne çıkmaktadır.

Bununla birlikte Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmaya değinmek de parti içi mücadeleyi anlamak adına yerinde olacaktır. Kılıçdaroğlu’nun daha çok kendini savunmaya odaklandığı, yer yer suçlayıcı ve gerginlik düzeyi yüksek konuşması, 13 yıl önce pozitif ve umut veren bir söylemle aday olmuş siyasetçi profiline tamamen zıt bir profile işaret ediyordu. Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun birkaç ay sonra genel başkanlığı bırakacağını ilan ederek bugün kazanmaya dönük hamlesinin delege üzerindeki etkisi ise muallakta kalan bir konu. Kılıçdaroğlu’nun politik sorumluluk almaktan kaçınan, yakın zamana dek birlikte yürüdüğü ittifak ortaklarını ve parti içindeki çalışma arkadaşlarını itham eden metodolojisi, delegelerin bir kısmında karşılık bulurken bunun kurultayı kazandırmaya yetip yetmeyeceğini ilerleyen saatlerde göreceğiz.

Genel bağlamıyla değişim kavramı ve pratiği, CHP’nin tarihsel olarak içselleştirdiği ve hatta parti kimliğinin bir parçası haline gelmiş bir realitedir. Bu yönüyle CHP varlığını sürdürdükçe partide değişim ve dönüşüm arayışlarının sürecini öngörmek de yanlış olmayacaktır.

Özgür Özel’in iddiası ise, hem partiyi söylem ve politika anlamında reel sosyal demokrat çizgiye çekecek bir dönüşümü başlatmak hem de bu dönüşümü taşıyabilecek genç, cesur, dinamik ve tabanla bağı güçlü isimlere yer açmak. Bu anlamıyla iddialı, kapsamlı ve köklü bir değişim perspektifinden bahsetmek mümkün.

DEĞİŞİMDE YENİ DURAK VE ÖZGÜN BİR SENTEZ: ÖZGÜR ÖZEL

Tarihsel olarak değişimden ve dönüşümden yana parti içi hareketlere yabancı olmayan CHP, 14 ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısızlıkların ardından, uzunca bir aradan sonra yeniden değişim arayışlarına girdi. Bu süreçte genel başkan adayı olarak öne çıkan, parti örgütünün, tabanın ve gençlerin desteğini alan Özgür Özel, değişim söyleminin sözcüsü ve öncüsü olarak öne çıkarken, söylemleriyle ve iddialarıyla 1950’lerdeki ve 1970’lerdeki değişim iddiasının bir sentezini ortaya koyuyor.

1950-60 dönemi, CHP açısından söylem ve politika değişimini simgelerken; 60’ların ikinci yarısında başlayıp Ecevit’in genel başkan seçildiği 1972’ye kadar seyreden dönemse, söylemlerle birlikte kadroların da yenilendiği köklü dönüşümü anlatır. Özgür Özel’in iddiası ise, hem partiyi söylem ve politika anlamında reel sosyal demokrat çizgiye çekecek bir dönüşümü başlatmak hem de bu dönüşümü taşıyabilecek genç, cesur, dinamik ve tabanla bağı güçlü isimlere yer açmak. Bu anlamıyla iddialı, kapsamlı ve köklü bir değişim perspektifinden bahsetmek mümkün. Özgür Özel’in ortaya koyduğu program ve perspektif, daha çok Avrupai bir sosyal demokrat partinin sol kanadını andırıyor ki sanıyorum Özel’in de varmak istediği noktalardan biri de bu.

Özel’in kurultay konuşmasında ise pozitif bir dil, kapsayıcı bir söylem ve net hedefler vardı. Parti tabanını epeydir rahatsız eden partinin sağa kayması, sağ partilerle orantısız iş birliği, parti örgütünün görmezden gelinmesi gibi konuları ilmek ilmek işleyen Özel, tabanı ve parti örgütünü esas alan bir siyaset üreteceğinin sinyallerini şimdiden verirken, tabanın ve örgütün referansıyla aday olmanın verdiği rahatlığa sahipti. Özel’in taban desteğinin ve pozitif söylemlerinin seçim kazandırmaya ne kadar yeteceğini önümüzdeki saatlerde göreceğiz.

Şayet Özgür Özel genel başkan seçilebilirse (bu yazı kaleme alındığında CHP henüz seçimini yapmamıştı) CHP tarihinde önemli bir dönüm noktasına öncülük etmeye başlayacak. Tamamen parti tabanından ve örgütten beslenen, kadınlara ve gençlere alan açmayı öncelik haline getirmiş, partiyi sola çekmeyi hedef olarak benimsemiş bir anlayış CHP’de egemen hale gelecek. Sokak mücadelesinden gelen, politik olarak parti örgütü merkezli yürüyen, taban siyasetini benimsemiş bir ismin öncülük edeceği değişim pratiği, köklü CHP tarihi açısından da benzersiz bir deneyim olmaya aday.

Yıllarca serbest eczacılık yapmış, bunu yaparken de sokak mücadelesini ve direnişi hayatından eksik etmemiş bir aktivist olan Özgür Özel, yıllardır her kademesinde siyaset yaptığı CHP’de köklü bir değişim sürecini başlatmak için yola çıktı. Önümüzde uzun ve zahmetli bir yol var. Bu benzersiz deneyime dair yazılacak ve konuşulacak çok şey olacak.

Söz delegedeyim ve onlar da değişim dedi.

Bu yazı CHP’nin Gelecek Seçimi Dosyası‘nda yayımlanmıştır.
Dosyanın diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Emrah Aslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir