Umutsuzluk ekonomisi

Umutsuzluk ekonomisi

Ortak amaç ve ümitlerini yitiren bir toplumun sosyal sermayesi hızla eskir, yırtılır ve kopar. İlk sinyaller gençlikten gelir. Gençlerin ufuk kaybı, sosyal dokunun dinamizmini kaybetmesine yol açar. Kaybolan dinamizm gençleri ülke gerçeklerinden, siyasetten koparır. Asla onlara açılmayacağına emin oldukları siyaset kapılarını artık zorlamak istemezler. Yollar, gösteriler, mitingler, özgürce düşünecekleri alanlar da kalmayınca önce şaşırırlar, sonra da sessizce giderler.

Kavramsal olarak umut, gerçekleşmesinin mümkün olduğuna inanılan (mutlaka muhtemel olmasa da) bir dilek veya arzunun yanı sıra bu dileği gerçekleştirmek için kişisel, sosyal veya diğer kaynakların mevcudiyetine duyulan güven olarak tanımlanır. Kolektif umut, umudun belirli bir biçimini, yani daha iyi bir dünya için paylaşılan arzuları temsil eder. Bu tür sosyal umut, bir topluluğun belirli değerlerinin ve hayallerinin gerçekleşmesi için insanların başkalarıyla paylaştığı ortak istek ve inançları ifade eder.

Kolektif umut, insanları ortak ilgi alanları ve hedeflere sahip bir topluluk oluşturdukları diğer insanlara bağlar. Bu daha geniş sosyal perspektiften kolektif umut, daha iyi bir gelecek için duyulan istek veya arzu, bir insan topluluğu için daha iyi bir geleceğin mümkün olabileceği ihtimaline olan inanç (her ne kadar ihtimal olmasa da) ve bazı kolektif kaynaklara duyulan güvendir. Mevcut sorunlar ve zorluklarla (ekonomik kriz gibi) olumlu bir şekilde nasıl başa çıkılacağını gösterir. Bu nedenle kolektif umut, toplumun daha iyi bir geleceği için paylaşılan vizyonlarla başlar. İnsanlar yalnızca bireysel hedeflere odaklanmak yerine, kapsayıcı sosyal, çevresel ve ekonomik hedeflerin peşinden gitmek için daha büyük bir topluluğa katılır. Kolektif umudun temelinde, bir topluluğun tüm üyelerinin daha iyi yaşayabilmesi için dünyayı olumlu bir şekilde şekillendirmeye duyulan ilgi vardır.

Rorty’ye (1998) göre, kolektif umudun değeri sadece daha iyi bir gelecek umudunda değil, aynı zamanda insanların kolektif hedefler ve çabalar yoluyla daha iyi bir geleceği birlikte şekillendirebilecekleri inancında da yatmaktadır. Bu temel inancı şu şekilde de formüle edebiliriz: İnsanlığın güncel sorunlarını elimize alabilir, birlikte bir şeyleri değiştirebiliriz. Sosyal odaklı umut, gelecekteki olasılıklara olan inançla ve kolektif kararlılık ve eylem gücüne olan güvenle doludur. Dolayısıyla temel soru şudur: İnsanların geleceğe dair ne tür ortak istek ve arzuları var ve neye inanıyorlar? Bir şeyleri birlikte değiştirebilmek için bir topluluğun belirli ideallere ihtiyacı vardır. Rorty’ye (1999) göre hepimiz geleceği hayal etmeliyiz. Geleceğe dair olumlu planlar, daha fazla sayıda insanı bunları gerçekleştirmeye harekete geçirmeyi amaçlamaktadır. Ortak vizyonlar insanlara uğruna çalışılacak ideal bir gelecek imajı sunar (Gutiérrez, 2001). Bu idealler bireysel bakış açılarını genişletmeye ve kişisel ufukları genişletmeye hizmet eder. Bu idealler ne kadar bilinçli olursa bireyleri birlikte hareket etmeye ve çalışmaya o kadar motive edebilirler.

Gelecek çalışmaları alanındaki araştırmacılar geleceği tahmin etmezler ancak insanların gelecek hakkında nasıl düşündüklerini ortaya çıkarmaya çalışırlar (Bell, 1997). İnsanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak geleceğe dair oluşturdukları resimler onların şimdiki zamandaki kararlarını, seçimlerini ve eylemlerini etkilemektedir (Hicks, 2003). Daha geniş bir ölçekte geleceğe ilişkin kolektif imajlar, psikolojik ve kültürel faktörlerden etkilenir ve sosyal ilerlemeyi veya durgunluğu belirleyebilir (Holden, 2002). Bu nedenle asıl odak noktası, insanların genel beklentilerini, umutlarını ve korkularını içeren alternatif gelecek imajlarını yaratmak ve değerlendirmektir (Dator, 1996).

Belirsiz bir geleceğe ilişkin bu genel umut ve endişeler, insanların hem kişisel hem de toplumsal düzeyde kendilerini meşgul etme şekillerini etkileyebilir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi “Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânı vermemektedir. Bugün Türkiye ortak hayal kurabilme yetisini kaybetmiş bir toplumdur. Gelir dağılımındaki bozukluk, sabit gelirlilerin enflasyon yükü altında her gün alım güçlerini kaybediyor olmaları, ortalama ücretlerin asgari ücrete doğru yakınsanması, bozulan eğitim, sağlık hizmetleri, ülkenin temel kurumlarının kendi aralarındaki uyumsuzluğu her geçen gün toplumun sosyal sermayesini eritmektedir.

Özel okullarda okuyan öğrencilerin bazıları mezun olunca yurt dışında okumaya gider. Ancak 2023 yılında bu oranın çok artması endişe verici. Özel liseleri bitiren gençlerin %70’inden fazlası ülkeden ayrılma kararı almış geçtiğimiz yıl.

Her yıl ciddi sayıda doktorumuz yurtdışında çalışmaya gitmekte. Kalanların gitmek için fırsat ve imkân kovaladığı, gidemeyecek olanların umutsuzluk içinde üretime ve yaşama katkı sunduğu, yaşlılarına layık olduğu emeklilik hayatını sunamayan, hatta bir nesil sonrasının emekli olmasının bile tehlikeye girdiği bir ülkeden bahsediyoruz. Uluslararası spor karşılaşmalarının bile politik safları ayrıştırdığı bir toplumda nasıl yeniden ortak hayaller kurabiliriz? En azından gençlere nasıl bir umut verebiliriz?

Özel okullarda okuyan öğrencilerin bazıları mezun olunca yurt dışında okumaya gider. Ancak 2023 yılında bu oranın çok artması endişe verici. Özel liseleri bitiren gençlerin %70’inden fazlası ülkeden ayrılma kararı almış geçtiğimiz yıl.

Okul İsmi Yurt dışına gıden Öğrenci Oranı (%)
Özel Robert Lisesi 66,3
Üsküdar Amerikan Lisesi 50
Özel Alman Lisesi 95
Özel İtalyan Lisesi 90
Galileo Galilei İtalyan Lisesi 64
Fransız Liseleri 70
Fevziye Mektepleri 25
Hisar Okulları 92

TÜİK her yıl Uluslararası Göç İstatistikleri yayımlar. 6 Nisan 2023’te 2021 yılına ilişkin yayımladığı verilere göre Türkiye’den yurt dışına 287 bin 651 kişi göç ederken 2022 yılında bu sayı %62,3 artarak 466 bin 914 oldu. Göç eden nüfusun %55,7’sini erkekler, %44,3’ünü ise kadınlar oluşturdu.

Öte yandan Doğruluk Payı sitesinin paylaşımına göre gençlerin yüzde 73’ü yurt dışında yaşamak istiyor. Almanya merkezli Konrad-Adenauer-Stiftung (KAS) Derneği’nin Türkiye Gençlik Araştırması 2021’e göre, 18-25 yaş arası gençlerin yüzde 82,9’u “Türkiye’de gelir dağılımının dengesiz olduğunu, eşit olmadığını” söylüyor. Türkiye’de işsizliğin çok yüksek olduğunu söyleyen gençler bunun birinci nedeni olarak “liyakat” eksikliğini görüyor. Araştırmada memnuniyet ve mutluluk durumları sorulduğunda katılımcıların yüzde 55,2’si “şimdiki yaşamından ne tam olarak mutlu ne de mutsuz olduğu” yanıtını vermiş. Yüzde 25,8’lik oran ise, şimdiki hayatından mutsuz olduğunu ifade ediyor.

“İmkânınız olsa Türkiye’de mi yaşamak istersiniz yoksa başka bir ülkede mi?” sorusunun cevabına gelen yanıtlar ise şaşırtmıyor. Katılımcı gençlere sorulan “İmkânınız olsa Türkiye’de mi yaşamak istersiniz yoksa başka bir ülkede mi?” sorusuna gençlerin yüzde 72,9’u fırsat verilse veya imkânı olsa Türkiye dışında bir ülkede yaşamak istediğini belirtiyor.

“İmkânınız olsa Türkiye’de mi yaşamak istersiniz yoksa başka bir ülkede mi?” sorusunun cevabına gelen yanıtlar ise şaşırtmıyor. Katılımcı gençlere sorulan “İmkânınız olsa Türkiye’de mi yaşamak istersiniz yoksa başka bir ülkede mi?” sorusuna gençlerin yüzde 72,9’u fırsat verilse veya imkânı olsa Türkiye dışında bir ülkede yaşamak istediğini belirtiyor. Bu gençlerin ilk tercihiyse Almanya, İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri ve ABD ve Kanada. Başka ülkede yaşamak isteme nedenleri sorulduğundaysa ilk sırada yüzde 32,4’lük bir oranla, “Oradaki yaşam koşullarının Türkiye’deki yaşam koşullarından daha iyi olması” gerekçesi yer alıyor. Araştırmanın politikacılara güvenle ilgili soruya “hiç güvenmem” ve “güvenmem” cevaplarını veren gençlerin oranı toplamda yüzde 76,7 olmuş. Cumhurbaşkanı için ise “hiç güvenmem” ve “güvenmem” cevabını verenlerin oranı yüzde 58,8 olarak kaydedilmiş.[1]

Hanehalkı işgücü araştırması sonuçlarına bakıldığında gençlerde işgücüne katılma oranı, 2021 yılında %41,7 iken 2022 yılında %43,8 olmuş. Genç erkeklerde işgücüne katılma oranı 2021 yılında %53,1 iken 2022 yılında %56,2, genç kadınlarda ise bu oran 2021 yılında %29,7 iken 2022 yılında %31,0 olarak tespit edilmiş. Gençlerde işsizlik oranı, 2021 yılında %22,6 iken 2022 yılında %19,4. Genç erkeklerde işsizlik oranı 2021 yılında %19,4 iken 2022 yılında %16,4, genç kadınlarda ise bu oran 2021 yılında %28,7 iken 2022 yılında %25,2 olarak gerçekleşmiş.

Türkiye’nin genç nüfus oranı %15,2 ile Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek. AB üyesi 27 en yüksek genç nüfus oranına sahip olan ülkeler sırasıyla %12,8 ile İrlanda, %12,3 ile Hollanda ve %12,2 ile Danimarka.

Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2021 yılında %24,7 iken 2022 yılında %24,2 olmuş. Genç erkeklerde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı 2021 yılında %17,5 iken 2022 yılında %16,4, genç kadınlarda ise bu oran 2021 yılında %32,4 iken 2022 yılında %32,3 olarak gerçekleşmiş.

Mahatma Gandhi en kötü şiddetin sefalet olduğunu söyler. Umutsuz sefalet ise saatli bomba gibi. Biz daha kaç nesil kaybedeceğiz? Ne gençleri ne çalışan kesimi ne de emeklileri tam manasıyla temsil eden, haklarını arayan, onların sesi olan ne iktidar ne de muhalefet partileri var. Koca bir rant pastasından itiş kakış daha çok pay kapmak için uğraşan siyasiler ve onların sırtında yükselen şirketler, bürokrasi ve rant çarkları arasında demografik fırsat penceresini heba etmek üzere olan bir Türkiye var.

Aslında son 7-8 yıldır hayli apolitik, ülkenin kaderinden hızlıca kendilerini sıyırıp bambaşka yollara çıkmak isteyen veya olduğu yerde hayal kuran bir gençlik dokusu oluşmaya başladı. Bugün gençlerimiz bir bir gemiyi terk etmekte.

Ortak amaç ve ümitlerini yitiren bir toplumun sosyal sermayesi hızla eskir, yırtılır ve kopar. İlk sinyaller gençlikten gelir. Gençlerin ufuk kaybı, sosyal dokunun dinamizmini kaybetmesine yol açar. Kaybolan dinamizm gençleri ülke gerçeklerinden, siyasetten koparır. Asla onlara açılmayacağına emin oldukları siyaset kapılarını artık zorlamak istemezler. Yollar, gösteriler, mitingler, özgürce düşünecekleri alanlar da kalmayınca önce şaşırırlar, sonra da sessizce giderler. Gençlerimizi zaten 2013 Gezi olaylarından sonra politika kulvarlarından uzaklaştığını ve sosyal medya ve dijital evrende oyalandığını düşündüren de bir anım var. 16 Temmuz 2016 akşamı İstanbul Göztepe parkında bankalarda bir grup gencin oturduğunu gördüğümde önce endişeli olduklarını, bir gün önce olayları aralarında konuşmak için toplandıklarını sanmıştım. Meğer olay öyle değilmiş. Parkta gizlenmiş pokemon arıyorlarmış.

Aslında son 7-8 yıldır hayli apolitik, ülkenin kaderinden hızlıca kendilerini sıyırıp bambaşka yollara çıkmak isteyen veya olduğu yerde hayal kuran bir gençlik dokusu oluşmaya başladı. Bugün gençlerimiz bir bir gemiyi terk etmekte. 2020 yıllar Türkiye’nin kayıp 90’lı yıllarından daha kötü olmasın diye en azından gençler için neler yapılabilir? Çeşitli meslek grupları temsilcilerinin mentorluğunun, mahalle bazında gönüllü hareketlerin, yerel üreticilerin, küçük işletmelerin yer aldığı pod castlerin ve iş yeri ziyaretlerinin, gençlerin ilham kazanmaları ve motive olmaları için bir fırsat olabileceğine hâlâ inanıyorum. Örgütlenerek yerel ve sivil yardımlaşma ve dayanışma ile belki bir umut yeşerir. Ancak siyasi atmosfer hâlâ çok basık. Daha kaç neslin umutlarını yok edeceksiniz Ey Siyasiler?

Aylin Seçkin Georges, Prof. Dr., Prof. Dr., Ottawa Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi

Kaynakça:

Bell, W. (1997). The purposes of Futures Studies. The Futurist, 31(6), 42–45.
Dator, J. (1996). Futures Studies as Applied Knowledge. In R. Slaughter (Ed.), New Thinking for a New Millennium (pp. 105–115). Routledge.

Gutiérrez, G. (2001). A theology of liberation. SCM Press.
Hicks, D. (2003). Lessons for the future: The missing dimension in education. Routledge. https:// doi.org/10.4324/9780203219331

Holden, C. (2002). Citizens of the New Century: Perspectives from the United Kingdom. In J. Gidley & S. Inayatullah (Eds.), Youth Futures – Comparative Research and Transformative Visions (pp. 131–142). Praeger.

Rorty, R. (1998). Achieving our country. Harvard University Press.

Rorty, R. (1999). Philosophy and social hope. Penguin Books.

[1] https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-nin-beyin-gocu

Aylin Seçkin
Latest posts by Aylin Seçkin (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir