AB ve ABD ile eş “soğuma”

AB ve ABD ile eş “soğuma”

ABD ile ilişkilerde de, AB ile ilişkilerde de, geçtiğimiz aylarda ilişkilerin daha pozitif yönde seyredeceği bir döneme girilmiş gibi gözüküyordu. Şimdi, AB ile ABD ile de ilişkilerde yeniden krizli bir dönem başlıyor gibi gözüküyor.

Türkiye’nin Batı ile dış ilişkileri açısından ilginç bir dönemden geçiyoruz.

Sadece 10 günlük bir süreçte, hem Avrupa Birliği hem de ABD ile ilişkiler, içinden çıkılması kolay olmayacak krizlere girdiler.

Önce, Avrupa Birliği’nin Devlet ve Hükümet Başkanları’nın 17-18 Nisan Zirvesi’nde, Türkiye ile AB’nin gündeminde herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne bağlandı.

AB İLE İLERLEME KIBRIS SORUNU’NUN ÇÖZÜMÜNE BAĞLANDI

Önce, Avrupa Birliği’nin Devlet ve Hükümet Başkanları’nın 17-18 Nisan Zirvesi’nde, Türkiye ile AB’nin gündeminde herhangi bir ilerleme kaydedilmesi, Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne bağlandı. Böylece, AB’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vize sorunu gibi konularda adım atması bile, 60 yıllık bir sorun olan Kıbrıs Meselesi’nin çözümüne endekslendi.

Ardından da, beklenmedik biçimde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı görüşme iptal edildi.

Bu listeye, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın Türkiye ziyaretini de ekleyebiliriz. Steinmeier’ın ziyareti ile ilgili Alman medyasının yorumu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan sona bırakıldı” şeklindeydi. AFP’ye konuşan Almanya Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden kimliğinin paylaşılmamasını isteyen bir yetkili de, ajansa Steinmeier’in ziyaretine Ankara’dan başlamamasının Erdoğan’a bir “sinyal” niteliğinde olduğunu söylemişti.

ABD’de Biden ile görüşmenin iptalin öncesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, 29-30 Nisan tarihlerinde Brüksel’de yapılacak AB Dışişleri Bakanları çalışma toplantısına katılımını iptal etti. Bunun sebebi de, AB Zirvesi’nde Türkiye ile ilişkilerin Kıbrıs Sorunu’na endekslenmesine karşı bir protesto idi.

AB’nin Nisan Zirvesi’nde, üst düzey diyalog ile ilgili hiçbir kanal açılmadığı gibi, bir de Türkiye ile ilişkilerle ilgili çalışmalar, AB Daimi Temsilciler Komitesi’ne (COREPER) delege edildiğini de unutmayalım.

COREPER’ın delege edilmesi; AB’nin Türkiye’deki Büyükelçisi gibi “diplomatların” ilişkileri yürütmesi anlamına geliyor.

Erdoğan-Biden görüşmesinin iptalinden sonra, ABD ile Türkiye arasında “büyükelçilerin” ilişkilerde kilit önem taşıdığı dönem başlayabilir.

BÜYÜKELÇİLERİN KİLİT ÖNEM TAŞIDIĞI DÖNEM BAŞLAYABİLİR

Erdoğan-Biden görüşmesinin iptalinden sonra, ABD ile Türkiye arasında “büyükelçilerin” ilişkilerde kilit önem taşıdığı dönem başlayabilir. “Yine” diyebiliriz; zira, ABD Büyükelçisi Jeffrey Flake, F-16 anlaşmasının gerçekleşmesi ve İsveç’in NATO üyeliği meselesinin çözülmesinde önemli rol oynamıştı.

Keza, Türkiye’nin Washington’daki yeni Büyükelçisi Sedat Önal da, benzer biçimde 2018-2021 döneminde, ABD ile ilişkilerin en krizli dönemlerinin atlatılmasında kilit rol üstlenmişti. Önal, Joe Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından Türkiye-Amerika ilişkilerini kurumsal düzeyde yeniden onarmayı amaçlayan Stratejik Mekanizma’nın oluşturulması sürecini Dışişleri Bakanlığı adına yürütmüştü.

Oysa, ABD ile ilişkilerde de, AB ile ilişkilerde de, geçtiğimiz aylarda ilişkilerin daha pozitif yönde seyredeceği bir döneme girilmiş gibi gözüküyordu.

Türkiye ile ilişkilerde yeni bir angajman süreci başlatmak amacıyla AB Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 29 Kasım 2023’te 17 sayfalık bir rapor açıklamıştı. Rapor, temel olarak “Doğu Akdeniz krizi” nedeniyle 2019’da askıya alınan Türkiye-AB ilişkilerini “defrost” etmeyi ve “ekonomi”, “enerji” ve “ulaştırma” gibi alanlarda yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını yeniden oluşturulmasını öneriyordu.

Ankara’nın yaklaşık 1,5 yıllık bir süreç sonunda İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü onaylamasının ardından F-16 anlaşmasının Şubat’ta gerçekleşmesi, ilişkilerde yeni bir dönemi başlatıyor gibiydi.

ABD Senatosu’ndan Demokrat Parti üyeleri Jeanne Shaheen ve Chris Murphy de, Şubat başında Ankara’da önce Dışişleri Bakanı Fidan, sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüştü. Her iki senatör de geçmişte, Türkiye aleyhindeki girişimlere destek veriyordu.

Mart’ta, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, mevkidaşı Antony Blinken ile Washington’daki “Stratejik Mekanizma” görüşmesinin de gayet iyi gittiği söylenmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’dan beri süren Pençe-Kilit operasyonlarının ötesine geçerek Irak’ta PKK’ya yönelik büyük bir askeri operasyon yapmaya hazırlanıldığını duyuruyor. Olası askeri operasyonun, AB ve ABD ile ilişkileri daha da soğutacağını öngörebiliriz.

OLASI ASKERİ OPERASYON, AB VE ABD İLE İLİŞKİLERİ DAHA DA SOĞUTABİLİR

Şimdi, AB ile ABD ile de ilişkilerde yeniden krizli bir dönem başlıyor gibi gözüküyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’dan beri süren Pençe-Kilit operasyonlarının ötesine geçerek Irak’ta PKK’ya yönelik büyük bir askeri operasyon yapmaya hazırlanıldığını duyuruyor.

Yeni Şafak’ta geçtiğimiz günlerde şöyle bir operasyon çerçevesi sunuluyordu:

“Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine yönelik harekatının ilk aşamasında terör örgütü PKK’ya destek veren köy ve kasabalar temizlenecek. Ardından Hakurk’tan Metina, Zap, Avaşin ve Haftanin’e uzanan terör yapılanması yok edilecek. Bir sonraki safhada oluşturulan ‘Emniyet kuşağı’ altında yer alan Mahmur, Süleymaniye, Kandil ve Sincar bölgelerine operasyon için düğmeye basılacak.”

Hedefin, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye arasına bir “güvenlik koridoru” çekilmesi olduğu da söyleniyordu.

Bu olası askeri operasyonun, AB ve ABD ile ilişkileri daha da soğutacağını öngörebiliriz.

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir