İstanbul’un mitolojik izlerinden bir kesit – 4

İstanbul’un mitolojik izlerinden bir kesit – 4

İstanbul’un Antik Çağ tarihi hakkında bize değerli bir eser bırakan Dionysios Byzantios, bugün Topkapı Sarayı ile deniz arasında kalan ve Sarayburnu olarak adlandırılan bölge için Bosporos Akra adını kullanılır. Bu burnun biraz yukarısında Athena Ekbasia sunağı/tapınağı yer almaktadır.

İstanbul’un Antik Çağ tarihi hakkında bize değerli bir eser bırakan Dionysios Byzantios pek çok Eskiçağ tarihçisi gibi, bugün Topkapı Sarayı ile deniz arasında kalan ve Sarayburnu olarak adlandırılan bölge için Bosporos Akra adını kullanılır. Ona göre bu burnun biraz yukarısında Athena Ekbasia sunağı/tapınağı yer almaktadır. Athena’nın Ekbasia sıfatı “karaya çıkan” anlamına gelir. Bu elbette koloni kurmak amacıyla bölgeye gelenlerin nihayet sağ salim toprağa ayak basıp kendilerine kent kurma şansı veren Athena’ya olan saygılarının ve şükranlarını ifadesidir.

Bosporos Akra, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’nin birleştiği noktada yer alması nedeniyle aslında stratejik bir konumdur.  Yine bu nokta Haliç’e doğru ilerleyen gemileri gözetlemek için de çok uygundur. Böylece hem Karadeniz Marmara arasındaki hem de doğu batı eksenindeki tüm geçişler takip edilebilmekteydi. Kolonistlerin kendilerini bu kadar stratejik bir noktada karaya çıkartan Athena’ya inançları gereğince derhal teşekkür etmeleri anlaşılabilir bir durumdur.

Kolonistler deniz yoluyla karaya çıktıkları için Athena kadar önem verdikleri ikinci bir kült de kuşkusuz deniz tanrısı Poseidon’du ve Dionysios Byzantios’a göre bugünkü Sarayburnu’nda Poseidon için de bir tapınak inşa etmişlerdi.

DENİZ TANRISI POSEİDON İÇİN DE BİR TAPINAK İNŞA EDİLMİŞTİ

Kolonistler deniz yoluyla karaya çıktıkları için Athena kadar önem verdikleri ikinci bir kült de kuşkusuz deniz tanrısı Poseidon’du ve Dionysios Byzantios’a göre bugünkü Sarayburnu’nda Poseidon için de bir tapınak inşa etmişlerdi. Zamanla bu tapınağı büyük ihtimalle küçük buldukları için daha geniş bir alana taşımak istemişler. Eskiçağ halkı, tapınağı bir türlü geniş bir alana taşımaya imkan bulamayınca, bu durumu yine tanrıya bağlayıp, Poseidon’un Sarayburnu’nda olmayı sevdiği için taşınmaya izin vermediği şeklinde yorumlamışlardır.

Bölgede arkeolojik araştırma olanağı olsa bu yapılara ait temellerin gün ışığına çıkma ihtimalleri halen vardır.

Eskiçağ İstanbul’unda Ana Tanrıça Gaia/ Ge inancının olduğunu yine aynı yazardan öğreniyoruz. Dionysios’a göre Sarayburnu yakınlarında üç tane liman vardı ve bu limanlara yakın bir noktada Ge Anesidora /” Toprağın altında yeryüzüne hediye gönderen Ana Tanrıça” sıfatıyla bir sunak ve kutsal alan yer almaktaydı. Ana Tanrıça, Anadolu’da daha çok Kybele olarak bilinir. Uzmanlara göre yazarın tarif ettiği yer bugünkü Süleymaniye camiinin bulunduğu tepenin Haliç’e bakan eteklerinde yer almış olmalıdır.

Ana Tanrıça / Kybele inancı tarihin erken dönemlerinden buyana arkeolojide ve Eskiçağ tarihinde sıklıkla karşılaşılan bir külttür. Yine yazara göre bu tepede sadece Ge Anesidora tapınağı yoktu. Aynı zamanda yakınlarında Demeter ve Kore tapınakları da yer alıyordu. Yazar bu tapınaklara ait, ustalıkla yapılmış olduğunu düşündüğü heykellerinden de söz eder. Bu durumda yaşadığı dönemde alanda hala bazı kalıntılar olmalı.

Demeter, Eskiçağ’da oldukça sevilen ve saygı duyulan bir tanrıçaydı. Onun bolluğun ve bereketin, evin içindeki refahın tanrıçası olduğu bilinmektedir. Çoğunlukla buğday başağıyla simgelenirdi. Çünkü insanlara toprağı ekmeği ve hasat yapmayı bu tanrıça öğretmiştir. Bu nedenle insanlara yakın ve sevgi dolu bir tanrıça olarak kabul edilirdi. Ayrıca anne sevgisini de simgelerdi.

DEMETER, ÇOĞUNLUKLA BUĞDAY BAŞAĞIYLA SİMGELENİRDİ

Demeter, Eskiçağ’da oldukça sevilen ve saygı duyulan bir tanrıçaydı. Onun bolluğun ve bereketin, evin içindeki refahın tanrıçası olduğu bilinmektedir. Çoğunlukla buğday başağıyla simgelenirdi. Çünkü insanlara toprağı ekmeği ve hasat yapmayı bu tanrıça öğretmiştir. Bu nedenle insanlara yakın ve sevgi dolu bir tanrıça olarak kabul edilirdi. Ayrıca anne sevgisini de simgelerdi. Eskiçağ İstanbulu’nda Roma mitolojisinde Ceres olarak adlandırılan Demeter tapınağı olması kentte tarım yapılmasıyla ilgilidir. Demeter, inanışa göre Persephone’nin de annesidir.  Persephone’nin  Eskiçağ’da en çok kullanılan asıl adı Kore’dir. Yeraltı tanrısı Hades, Kore’yi kaçırdıktan sonra ona Persephone adını vermiştir. Kore, Hades’in eşi olarak yeraltı ve ölüler ile ilgili bir tanrıça olarak kabul edilirdi. Eskiçağ İstanbulu’nda annesi Demeter ile yan yana tapınım görmesi anne kız ilişkisi nedeniyle beklenen bir durumdur.

Eskiçağ’da İstanbul tapınaklarını birlikte öğrenmeye devam edeceğiz.

Ayşe Övür

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir