En azından Yunanistan ile aramız iyi (mi?)

En azından Yunanistan ile aramız iyi (mi?)

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ı ziyareti, 2017’de en son gerçekleştirdiği Atina gezisi gibi “son dakika gerilimi” ile noktalanır mı? Bilemiyoruz: Türkiye’nin dış ilişkilerinde “planlı” ve “plansız” sürprizlere her zaman yer var.

Türkiye ve Yunanistan için zirve zamanı: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Aralık’ta Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) için Atina’da olacak. Konsey’in toplantısı en son Mart 2016’da gerçekleşmişti. 15 Temmuz Darbe Girişimi ertesinde Türkiye’nin iç ve dış politikada sert bir döneme girmesiyle beraber Yunanistan ile de ilişkiler gerilmiş, Konsey toplantıları da rafa kalkmıştı.

Türkiye’deki Mayıs seçimleri sonrası Yunanistan da, Ankara’daki “patronun” değişmeyeceğine net biçimde kanaat getirip “ilişkilerde reset zamanı” noktasına geldi. Bu yönde ilk adımı da, Temmuz’daki Litvanya’nın başkenti Vilnius’taki NATO Zirvesi’nde Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gündem dışı bir buluşma gerçekleştirmişti. Mitsotakis, bu toplantıdan sonra, “Sorunlarımız, sihirli değnek dokunmuşçasına ortadan kalkmayacak. Ancak, görüşmemiz iki tarafın da ilişkileri ‘resetleme’ niyetini açıkça ortaya koydu” demişti. Bu görüşmeden yaklaşık 6 ay sonra da, Erdoğan ve Mitsotakis tam da bu noktadalar. Arada bir kez de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda New York’ta görüştüler.

Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’ı ziyareti, 2017’de en son gerçekleştirdiği Atina gezisi gibi “son dakika gerilimi” ile noktalanır mı? Bilemiyoruz: Türkiye’nin dış ilişkilerinde “planlı” ve “plansız” sürprizlere her zaman yer var. 2017’deki ziyaret esnasında Yunanistan’ın başbakanı, Erdoğan’ın arasının Mitsotakis’ten çok daha iyi olduğu Alexis Tsipras idi. Ancak Erdoğan’ın Atina’da dönemin Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopoulos ile Lozan Anlaşması üzerine münakaşaya tutuşması ile ziyaretin havası bir anda buz kesmişti. Erdoğan, “Lozan Anlaşması’nın güncellenmesi gerektiği” açıklaması üzerine Pavlopoulos, Lozan’ın Yunanistan’ın ve dolayısıyla Avrupa Birliği’nin egemenliğini tanımladığını, tartışmaya kapalı olduğu yanıtını vermişti. Tsipras’ın o günkü gergin atmosferde bile siyasi söylemleri, “Farklılıklarımız var; ama provokasyonlardan uzak biçimde yapıcı biçimde ilerleme yolları arayalım” şeklindeydi.

Şu aşamada, Türkiye ve Yunanistan arasında atılabilecek tek somut adım, ortak arkeolojik kazılar ve gençler için ortak yaz kampı gerçekleştirilmesi.

Bugün de, Mitsotakis benzer açıklamalar yapıyor.

Oysa Yunanistan Başbakanı, 2022’de ABD Kongresi’ne hitaben yaptığı konuşmada, “Rus savaş suçlusu ve diktatör Vladimir Putin” ifadelerini kullanırken, Erdoğan’ın da benzer çizgide bir “otokrat” olduğunu söylüyordu. Mitsotakis’in Kongre’deki konuşmasının başlıca amacı, Yunanistan’ın askeri olarak elini güçlendirmek ve Türkiye’nin F-16 pazarlıklarına taş koymaktı. Bu iki hedefine ulaştığını da söyleyebiliriz.

Yunan Hava Kuvvetleri, 24 Fransız Rafale savaş uçağının tedariki, 83 F-16’sının da Block 70 Viper seviyesine yükseltilmesiyle zaten rahatladı. 2023 sonuna kadar da beklenen F-35 satışının final çizgisine ulaşmasıyla beraber net envanter üstünlüğünü garantilemiş olacak.

Bu noktada, Türkiye arasını düzeltmek Yunanistan’ın avantajına. İki ülke arasında tansiyonun düşmesi, Biden yönetiminin F-35 satışını onaylamakta elini kolaylaştıracak. Öte yandan Türkiye’nin de, Yunanistan ile gerilimi azaltması şu aşamada Ankara’nın işine geliyor. Almanya’nın Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye satışı konusuna kırmızı ışık yakarken dile getirdiği çekince, “Doğu Akdeniz’deki gerginlikler” idi. Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında yaptığı doğalgaz sondaj çalışmalarını sebep gösteren Berlin’in blokajındaki tek neden bu değil elbette. Fakat, Eurofighter konusunun görüşülebilmesi için bir ön koşul gibi alabiliriz.

Atina ziyaretinde, 2017’de olduğu gibi “sürpriz kriz” çıkar mı? Olabilir. Krizsiz bir buluşma ve düşük yoğunluklu işbirliği, şu aşamada Yunanistan ile ilişkilerde olabilecek en “optimum” sonuç gibi gözüküyor.

Türkiye, Almanya’nın Eurofighter vetosunu aşabilmek için üretici konsorsiyumun diğer güçlü tarafı İngiltere’nin desteğine güveniyordu. Ankara ayrıca, İngiltere ile bir savunma işbirliği anlaşması da imzalamaya çalışıyor. Kasım sonunda Savunma Bakanı Yaşar Güler ve İngiltere’den mevkidaşı Grant Shapps, Ankara’da buluşarak, “Savunma Dayanışması Deklarasyonu Niyet Beyanı”na imza attı. Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in Londra ziyaretinin arifesinde imzalanan bu niyet beyanı, Türkiye-İngiltere’nin gerçekleştirebileceği bir savunma anlaşmasının ön hazırlığı. Mitsotakis’in İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ile buluşması da, her ne kadar Yunanistan’ın iadesini talep ettiği British Museum’daki Elgin/Parthenon Mermerleri üzerine anlaşmazlık nedeniyle iptal oldu dense de; asıl sebep Türkiye ile olan anlaşma hazırlığı idi.

Hatta, İngiltere Prensi Charles, Sunak’a protesto mahiyetinde kendisiyle Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde görüşürken, “Yunan bayraklı” kravat da taktı. Böylece, Türkiye üzerinden, İngiltere’de bir Prens-Başbakan krizi de çıkmış oldu sessiz sedasız.

Gelelim, bugünkü Atina ziyaretine: Şu aşamada, Türkiye ve Yunanistan arasında atılabilecek tek somut adım, ortak arkeolojik kazılar ve gençler için ortak yaz kampı gerçekleştirilmesi.

14-15 Mayıs 2010’da ilki gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin geçmişteki iddiasıyla, bu seferkinin “düşük profilinin” pek de alakası yok. Atina ziyaretinde, 2017’de olduğu gibi “sürpriz kriz” çıkar mı? Olabilir. Krizsiz bir buluşma ve düşük yoğunluklu işbirliği, şu aşamada Yunanistan ile ilişkilerde olabilecek en “optimum” sonuç gibi gözüküyor.

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir