CHP’nin yeni liderinin en kritik haftaları

CHP’nin yeni liderinin en kritik haftaları

CHPnin yeni liderinin önündeki gelecek haftalar çok kritik: Kendi partisinin tabanı ötesinde, tüm Türkiyenin gözü üzerinde olacak. Özel, her ne kadar 2011den beri milletvekili olsa da, şimdi önünde yeni ve yazılmamış” bir sayfa açılıyor.  

CHP’nin 38. Kurultayı’nı sonunda geride bıraktık. Bu Kurultay’ın “değişim” ile sonuçlanmasının şimdiden iki olumlu sonucu var.

Birincisi, “sandığa” inanç tazelendi. Daha doğrusu, neredeyse tamamen kaybedilirken ucundan yakalandı.

2019 Yerel Seçimleri ve ardından yinelenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri, “sandık yoluyla” değişim yapılabileceği algısını ve dolayısıyla muhalefeti canlandırmıştı. Mayıs 2024 Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ise, sandığa inancı ve seçmen iradesinin “değişimi” sağlayabileceği algısını yere çakan hazin dönüm noktaları olmuştu. CHP delegelerinin, “Türkiye’nin sorumluluğunu” üzerilerinde hissederek tercihlerini yapması ve bunun da parti yönetiminde değişimi sağlayabilmesi, sandığa inancı tazeledi.

İkincisi de, Mayıs seçimlerini konuşmayı; daha doğrusu Mayıs seçimleriyle “didişmeyi” sonunda bıraktık. 28 Mayıs’tan 160 gün sonra, 4 Kasım gecesi CHP’de genel başkan değişikliği ile beraber hakikaten de bir şey değişebildi; yani, gündem değişti.

CHP’nin yeni liderinin önündeki gelecek haftalar çok kritik: kendi partisinin tabanı ötesinde, tüm Türkiye’nin gözü üzerinde olacak. Özel, her ne kadar 2011’den beri milletvekili olsa da, şimdi önünde yeni ve “yazılmamış” bir sayfa açılıyor. Önümüzdeki haftalarda tüm Türkiye seçmenlerinin kulakları, gözleri söyleyeceklerini duymak, yapacaklarını görmek için açık olacak. Algıların kendisine karşı önyargısız veya en azından minimum önyargı ile açık olması da, büyük bir fırsat penceresi… Hakkında oluşacak ilk intibalar, farklı tabanları da yanına çekebilir; CHP’nin, nicedir fena halde yüzüstü bırakılmış kendi tabanını da, küskünlüğün kabuğundan çıkarabilir.

ŞİMDİDEN BİR DÖNÜM NOKTASI…

Özellikle, sandığa inancı tazeleyecek somut bir gelişme yaşanması, başlı başına bir “mucize”. Ve bu satırları yazarken Özel, Anayasa Mahkemesi önünde “Dezenformasyon Yasası”nın görüşüldüğü gün, açıklama yaparak başlı başına bir değişim çizgisi sergilemiş oldu.

“Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217/A maddesine ekleme yapılarak, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu” şimdiye değin, yaklaşık 35 gazeteciye soruşturma açılmasına neden oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre de, altı gazeteci bu hukuki düzenleme nedeniyle gözaltına alındı ve dört gazeteci tutuklandı.

Özel, 8. CHP Genel Başkanı olarak Anayasa Mahkemesi önünde açıklamasını yaparken, Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Haber Sen, Basın Konseyi de “Sansür Nöbeti” için oradaydı. Ve tabii, “MİT’in Cumhurbaşkanlığ’’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı sonrası hakkında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanıp ardından tahliye edilen yılların gazetecisi, T24 yazarı Tolga Şardan da…

Normal şartlar altında”, Özel veya başka bir ismin çoktan CHP Genel Başkanı olması mümkündü. Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi isimler, siyasette X Kuşağı’nın daha genç kademedekileri”, 1970lileri temsil ediyor. Siyasette, 1970lilerin liderlikte ve yöneticilikte temsiline yeni sıra gelmişken; 1980ler, 1990lar ve tabii Z Kuşağı’nın değil yöneticilikte, sadece söz sahibi olmakta temsiline nasıl sıra gelsin?

DERLİK KUMAŞI

2015’in son günü yaptığım, o zamanın Twitter’ındaki bir paylaşımda, Özgür Özel’in geleceğin CHP lideri olabileceğine işaret etmiştim. Liderler üzerine çalışıp düşündüğüm bir döneme denk gelen bu öngörünün ardında şunlar yatıyordu: Özel’in Ankara’da oturan bir milletvekili olmaması; aksine, aktivist ve gündemin can alıcı olaylarında sahada olması, CHP örgütleriyle bölge gözetmeksizin bağ kurmak ve tabanı canlandırma çabası ve elbette o dönem, Soma Maden Kazası’na yönelik hak ve adalet mücadelesi…Tabii bunlarla da beraber, “lider kumaşı” olarak adlandırabileceğimiz öncülük, belagatının kuvvetli olması, karar alma ve organizasyon becerileri; dürüst ve etik standartları yüksek bir çizgi tutturması, Özel ile ilgili bu öngörüde bulunmama yol açmıştı.

“Normal şartlar altında”, Özel veya başka bir ismin çoktan CHP Genel Başkanı olması mümkündü. Özel ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi isimler, siyasette “X Kuşağı’nın daha genç kademedekileri”, 1970’lileri temsil ediyor. Siyasette, 1970’lilerin liderlikte ve yöneticilikte temsiline yeni sıra gelmişken; 1980’ler, 1990’lar ve tabii Z Kuşağı’nın değil yöneticilikte, sadece söz sahibi olmakta temsiline nasıl sıra gelsin?

Siyasette, çok gecikmiş bir gençleşme yaşıyoruz ve “kıdemli gençler” diyebileceğimiz, 40’lı ve 50’li yaşların liderliği ancak mümkün olabiliyor Türkiye’de…

Türkiye’nin nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu 65 yaş üstü bireyler oluşturuyor ama siyasi partilerin liderlerinin neredeyse yüzde 90’ını 65 yaş üstü. Şimdi liderlik sırası, Türkiye’nin “kıdemli gençleri”inde; onların da, politika da Y ve Z kuşaklarının önünü açması gerekiyor. Siyaset derken de, sadece aktif politika yapanları değil; siyasete veri üreten kamuoyu araştırmacılarından analistlere kadar “tazelenme”, gençleşme olmadan gerçek bir değişim yaşanamaz. Çünkü aksi takdirde, Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip Türkiye’nin tabanı temsil edilmemiş olur. CHP’nin sadece söylemlerinde değil; örgütleri ve üyeliğinde de tazelenme dönemi şimdi…

Elbette, siyasette gençleşme ve tazelenme; eski isimlerin de tamamen tasfiyesi demek olmamalı: Tecrübesinden gerçekten yararlanılabilecek CHP kadrolarının da, değişim sürecine katabileceği çok şey var. Tecrübeli ve liyakat sahibi (ki liyakat ile partiye yarayacak biçimde çalışkanlığın, üretkenliğin özellikle altını çizeyim) CHP’lilerden bugün milletvekili olan, yakın zamana kadar parti kurumlarında görev alan ve hatta aktif siyasetten uzaklaşanların da, değişimde rolü olur: Önemli olan, yaşından bağımsız, kendine değil partiye ve Türkiye’nin siyasetine olumlu bir katkıda bulunmak için çalışan çabalayanların önünün açılması…

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir