CHP’nin zor günü…

CHP’nin zor günü…

Bu açıdan CHP kulislerinde dile getirilen, bugün başlayacak kongrede öncelik başkanın seçilmesidir. Çok konuşulan “değişim” ve “yenilenme” konjonktüre bağlı olarak sonraki adım. Atılıp, atılmayacağını bilmesek de… 

Ankara

Gazetecilik yapmamanın giderek zorlaştığı günlerden geçiyoruz. Gözaltı ve cezaevi tehdidi gazetecilerin başında ağırlaşmış bir kılıç sallanmaya devam ediyor. 

Mesela Tolga Şardan, iki gün yalanlanmayan ancak gözaltına alındıktan sonra yalanlanan haberi nedeniyle önce gözaltına alındı, sonra tutuklandı. 

Gökçe Dinçer gözaltında, Cengiz Erdinç gözaltın alınıp adli kontrolle serbest bırakıldı. 

Bütün bu gelişmeler, gazeteciliğin özgür biçimde yapılması önünde gazetecileri doğan bir “oto-sansüre” iten koşullar. 

Bu koşulları ortadan kalkması, gazetecilerin özgürce meslekilerini yapabilmelerini sağlayacak olan da siyasi iklimin normalleşmesi: Bu da ancak şu anki iktidarın seçimlerle değişmesiyle mümkün.  

Bunu sağlamaya en yakın parti CHP. 

Ve bugün CHP, 38. Olağan Kurultayı başlayacak.

“BİZ KAZANDIK” 

Dün öğlen itibariyle kurultayı izlemek üzere Ankara’ya geldim. 

CHP’li delegelerin kaldığı otellerden birine yerleştim. Eşyalarımı odaya bırakıp önce kaldığım oteldeki delegeler, milletvekilleri ve belediye başkanları ile konuştum. Sonra başka otellere gittim. Orada kalanlarla konuştum. 

İlk izlenimim, adaylara yakınlığa bağlı olarak herkes kendi adayının kazanacağını söylüyor. Herkes “biz kazanacağız” diyor. 

Son kararı delegeler verecek olsa da güvenilir kaynaklar; “Başkanlık seçimin ortada olduğunu ama Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmaya daha yakın olduğunu” söylüyor. 

Sonucu bu akşam ilerleyen saatlerde öğreneceğiz.

Bana ilginç gelen ise dün konuştuğum delegeden milletvekiline neredeyse hiç kimse, son aylarda en çok tartışılan ne “değişim” ne de “yenilenme”den bahsetmedi. CHP’yi konuşan herkes bu iki kavramdan bahsederken; bu kavramlar delegede şimdilik karşılık bulmuş değil. 

Herkes yakın olduğu adayın kazanmasını istiyor. Bu haliyle değişim, partinin değişmesi, yenilenmesi değil liderin kalması ya da değişmesi ile sınırlı kalıyor. 

Gördüğüm gerçek şu: CHP kendi içine dönmüş ve Türkiye ve dünya ile bağı neredeyse kopmuş. 

Bunun bir tarafında sahip olunan “küçük iktidar”larının korunması kaygısı varken; diğer tarafında siyasetin yapıldığı zihniyetin ülke ve dünyada yaşananlara olan mesafesi var. 

Belki de sadece bu yüzden; CHP’de kurultay sonucundan bağımsız olarak büyük bir düşünsel, ideolojik ve örgütsel bir yenilenmenin yaşanması gerekiyor. 

DELEGE BÜYÜK DEĞİŞİMDEN KORKUYOR, ÇÜNKÜ; 

Şu soruyu sorabilirsiniz: Partide, daha doğrusu partililerde böyle bir talep ya da bu yönde bir ihtiyaç var mı?

Bu soruya tama olarak “evet” demek kolay değil. Çünkü küçük iktidarları korumak, büyük iktidara ulaşmanın önünde engel görülüyor. 

Bu yüzden CHP’de kurultay sonrasında, eğer başlanacaksa bir değişim, bu taban ve tavanda aynı anda başlayıp eş zamanlı sürmesi gereken bir iç öğrenme süreciyle mümkün. 

Kimsenin kimseyi dışlamadığı, kişisel çıkarın değil partinin iktidar olmasını merkeze alan bir yenilenme ve değişim şart. 

Bu ise bir bütün olarak ideolojik ve düşünsel olarak önce “öğrenme”, sonra “yenilenme” ile mümkün. 

Bu öğrenme ve yenilenme süreci ise en son yaşanan travma olan 14/28 Mayıs seçim yenilgilerine yol açan nedenlerin ortaya çıkarılması ile başlayabilir.  

Aday mı yanlıştı, seçim stratejisi mi, sandık güvenliği mi sağlanamadı, topluma yeterince ulaşılamadı mı?

Seçim yenilgilerinin nedenlerinin açık yüreklilikle ortaya çıkarılması, bunlarla yüzleşilmesi öğrenme ve yenilenme için gerekli ama tek başına yeterli değildir. 

Bu noktada sadece Türkiye’nin değil dünyanın ve dünyadaki siyasi, ekonomik, teknolojik olmak üzere pek çok alanda yaşanan değişimler dikkatli izlenmeli ve parti buna uygun biçimde program ve siyasi hedefler olarak yeniden konumlanmalıdır. 

Evet, bütün bunların küçük iktidar hedefleri ile yetinmeler için zor olduğunun farkındayım ama zoru başarmak da iktidara giden yolun açılmasıdır. 

Bu açıdan CHP kulislerinde dile getirilen, bugün başlayacak kongrede öncelik başkanın seçilmesidir. Çok konuşulan “değişim” ve “yenilenme” konjonktüre bağlı olarak sonraki adım.

Atılıp, atılmayacağını bilmesek de… 

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir