Yeni eğitim taslağı bize ne söylüyor?

Yeni eğitim taslağı bize ne söylüyor?

28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında açıklanan yeni bakanlar kurulu toplumun pek çok kesimi için, bir dönüşüm, normalleşme olarak okunmuştu. Ben ise tam tersine sadece Milli Eğitim Bakanı’nın varlığını ideolojik bir süreklilik olarak okumuştum. Açıklanan müfredat önerisi de bunu bir kez daha teyit etti.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” yeni müfredat taslağını uzun ve kısa haliyle  kamuoyuyla paylaştı.

Taslak hem okul öncesini hem de ortaöğretimi kapsıyor.

Açıklanan taslak görüşler alındıktan son şekli verilecek.

Hazırlanan taslağa baktığımızda bazı dikkat çeken bölümler var.

Her ne kadar dün itibariyle yeni müfredatta matematikte integral konusu programdan çıkarılmasını tartışılsa da, Atatürk görünürlüğü azaltılmaya çalışılsa da, önerilen değişiklerde bazı unsurlar, iktidarın eğitimi ideolojik aygıt olarak nasıl kullanıldığına dair önemli değişiklikler içeriyor.

Milli Eğitim Bakanı yeni müfredat önerisi için ders kitaplarının ‘sadeleştirme’ ve ‘basitleştirme’ olduğunu ifade etse de; karşı karşıya olduğumuz manzaranın bununla sınırlı olmadığını, eğitimde 2010’dan itibaren adım adım uygulanan değişiklerden biliyoruz.

Bu açıdan önerilen müfredat, iktidar/devlet blokun toplum mühendisliğine uygun milli maskesi altında dini bir dönüşüm açıkça görülüyor.

Yine Temel Dini Bilgiler Dersi’nde de “Öğrencilerden günlük hayatlarında Allah ile nasıl bir ilişki kurduklarına dair örnekler” ödevler arasına alındı.

 İSLAMCILIK VE CİHAT

Hazırlanan taslakta Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin dokuzuncu sınıflarında okutulacak Temel Dini Bilgiler kitabında “Dijital öğrenme ortamları ve uygulamaları (EBA)” için Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) referans verilerek; “DİB tarafından geliştirilen dijital platformlar, akıllı telefon ve tablet uygulamaları, çevrim içi paylaşım platformları vb.) ile ulusal ve uluslararası projeler imkânlar çerçevesinde öğretme-öğrenme süreçlerine dâhil edilmelidir. Bununla birlikte millî ve dinî günler, bayramlar, önemli olaylar ile belirli gün ve haftalardan yararlanılarak öğrencilerin millî ve manevi bilinçleri geliştirilmelidir.” denmektedir.

Yine Temel Dini Bilgiler Dersi’nde de “Öğrencilerden günlük hayatlarında Allah ile nasıl bir ilişki kurduklarına dair örnekler” ödevler arasına alındı yeni müfredat önerisinde.

Müfredatta tarih derslerine var olan “Türk” kavramı yanına “İslam” da eklendi. Buna göre, eski Tarih öğretim programında, “Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinin Anadolu’nun Türkleşmesindeki etkisi” yorumlanırken yeni programda, “Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasındaki etkisi” başlığıyla ele alındı.

Bunu tamamlayacak bir yaklaşımla 12’nci sınıf din dersi programına “Cihat” kavramı alındı. Öneride “İslam ve barış konusu” başlığında “Cihat” kavramına yer verilerek; “Cihadın Çanakkale Muharebeleri, Millî Mücadele süreci ve 15 Temmuz’da olduğu gibi barışı sağlama ve vatanı savunmadaki rolüne vurgu yapılır” ifadeleri kullanıldı.

DİZİLER DERS KİTABI İLE DESTEKLENMEK İSTENİYOR

Açıklanan yeni müfredatta önemli bir değişiklik de tarih alanında öneriliyor.

Bugüne kadar büyük çoğunluğumuz Osmanlı tarihini “Kuruluş-Yükselme-Duraklama-Gerileme-Dağılma” olmak üzere baş başlıkta öğrendik. Yeni müfredatta ise bu tarih, altı başlık altında toplandı.

Yeni müfredatta Osmanlı’nın son dönemi olan “dağılma” ilgili bölüm; “Savaşlar Sarmalında Osmanlı” olarak değiştirildi. “Duraklama” ise “Dönüşüm Sürecinde Osmanlı” başlığı altında anlatılırken; yeni bölüm olarak “Osmanlı Devleti’nin bir cihan devleti hâline gelmesinde etkili olan politikalara, değişen dünya dengeleri karşısında Osmanlı Devleti’nin uygulamaya koyduğu yeniliklere ve Osmanlı kültür ve medeniyetine” değinilmesi öneriliyor.

Görünen o ki, son yıllarda gerçekle bağı olmayan dizilerdeki kahramanlıklar müfredattaki değişiklik ile beslenmek istiyor.

Önerilen müfredat daha detaylı incelendiğin eleştirilecek pek çok ayrıntıyı görmek mümkün olacak. Ki bunu eğitimciler bugünlerde fazlasıyla yapacaklardır.

FEN BİLİMLERİNDE DURUM FARKLI MI?

Peki yeni müfredatta fen bilimlerinde durum ne?

Fen Bilimleri dersi kapsamında yer alan “Canlılar ile evrenin oluşumu” konusu ise sure ve ayetlerle açıklanması öneriliyor. “Müminun suresinin 14 ve Zümer suresinin 6. ayetlerinden yararlanılarak insanın anne rahminde geçirdiği evreler ile insanın oluşumu hakkında edinilen bilgiler arasında bağ kurulur. İnsanın ve evrenin yaratılış özellikleri ile amaçları hakkında Kuran, Kuran ilimleri ve bilimsel kaynaklardan bilgi toplanır” ifadeleriyle “Allah, insan ve evren arasında ilişki” kurulacağı açıklanıyor.

Açıklanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”  taslak metni de aynı ideolojik hattın devam ettiğinin açık bir ifadesidir. Bütün anlıyor olsak da asıl mesele; kendilerine “milliyetçi” diyenlerin bu sürece ne karşılığında sessiz kaldıklarıdır. Yapay zeka çağının eşiğinde gençleri dünya ile rekabete hazırlamak yerine ailelerinin yoksulluğuna mahkum edilmesi gerçekten  acı veriyor. Belli ki, bunu iktidar kanadında dert edinen kimse yok. 

ÖRNEKLERİ ÇOĞALTMAK MÜMKÜN

Önerilen müfredat daha detaylı incelendiğin eleştirilecek pek çok ayrıntıyı görmek mümkün olacak. Ki bunu eğitimciler bugünlerde fazlasıyla yapacaklardır.

Ama burada bir noktaya daha değinmek istiyorum.

28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında açıklanan yeni bakanlar kurulu toplumun pek çok kesimi için, bir dönüşüm, normalleşme olarak okunmuştu. Ekonomi, Dışişleri ve İçişleri Bakanları da bunun için örnek gösterilmişti.

O günlerde Sözcü TV’de katıldığım bir programda; bu yaklaşımın fazlasıyla iyimser olduğunu ifade etmiş ve Milli Bakanı’nın 2012’de  4+4+4 sisteminin hayata geçmesinde rolü ve o günlerde verdiği söyleşilerden hareketle; yeni kabinen geçmişten bir koğuş değil, tersine bir süreklilik olduğunu ifade etmiş ve o günlerde çok tepki almıştım.

Ama gerçek bu.

Nitekim bakan bunu, Meclis’te bakanlığın tarikat ve cemaatlerle yaptığı protokolleri savururken de açık açık ifade etmişti.

Bu açıdan açıklanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”  taslak metni de aynı ideolojik hattın devam ettiğinin açık bir ifadesidir.

Bütün olanları anlıyor olsak da asıl mesele; kendilerine “milliyetçi” diyenlerin bu sürece ne karşılığında sessiz kaldıklarıdır.

Yapay zeka çağının eşiğinde gençleri dünya ile rekabete hazırlamak yerine ailelerinin yoksulluğuna mahkum edilmesi gerçekten  acı veriyor. Belli ki, bunu iktidar kanadında dert edinen kimse yok.

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir