Sahi İmamoğlu’na neden karşısınız?

Sahi İmamoğlu’na neden karşısınız?

İmamoğlu’na siyaseten ve ideolojik olarak karşı çıkanların yapması gereken onun seçim kaybetmesi için çalışmak yerine CHP’nin geleceği için alternatif bir ideolojik program koymalarıdır. Bunun aksini düşünmek küçük iktidar kavgasından başka bir şey değildir. Ve bu, bu çabayı gösterenlerin en baştan kaybettiği bir mücadeledir.

Yerel seçimler yaklaştıkça partilerde tartışmalar artmaya devam ediyor.

Başak Demirtaş’ın DEM Parti’den olası adaylığı, parti tabanında heyecan yaratsa da parti elitlerinin rezervleri nedeniyle gerçekleşmedi.

İBB Başkanı İstanbul İttifakını sahadaki çalışmaları ile sandıkta kurmak istiyor. Bakalım becerebilecek mi?

Hayat’ta Lütfi Savaş’ın adaylığı konusunda ısrar devam edecek mi? Kritik ilçelerde karar ne zaman verilecek? Toplantıların sürekli ertelenmesi partide belli bir rahatsızlığın da olduğunu gösteriyor.

İYİ Parti, HDP/Dem alerjisine CHP’yi de ekleyerek erken iktidar hastalığının daha da ağırlaştığını gösteriyor.

AKP’nin Yeniden Refah Partisi (YRP) görüşme trafiği şimdilik sonuçsuz kalmış görünse de Başak Demirtaş’ın adaylıktan çekilmesinden sonra bugün yarın trafik yeniden hızlanabilir.

Her parti için benzer tartışmalardan bahsetmek mümkün olabilir.

İstanbul’da İzmir’de, Ankara’da, Antalya’da, Adana’da, Mersin’de, Diyarbakır’da gibi ülkenin farklı il ve ilçelerinde muhalefetin elinde olan yerel yönetimler bu açıdan birer “küçük özgürlük adası” hâlindedir ve bu korunmalıdır. Burada elbette tüm muhalefete sorumluluk düşmektedir.

YEREL SEÇİMLERİN ÖNEMİ

Bütün bu tartışmalardan bağımsız olarak hemen ifade edelim ki, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler özellikle muhalefet açısından önemli. Özellikle de kendilerini özgürlükçü ve demokrasi tarafında konumlayanlar için.

Yerel seçimlerin iktidar bloku tarafından kazanılması, yerel yönetimlerin işlevinin giderek azalması kadar; demokrasi, özgürlük alanlarının da giderek daralması demek.

Özellikle iktidar blokunun bir tür hayat tarzını biricikleştirip tüm kamusal alanı buna boyama isteğini sürdürdüğü her gün yaşıyoruz. İktidar bloku devlet imkânlarını çoğu zaman hukuka uygun olamayan biçimde kullanarak tüm farklılıkları kamusal alandan özel alana itmek istiyor.

Hasbelkader iktidar bloku içinde farklı kültürel kimlik ve yaşam tarzına sahip olanların varlığı kendine görünürde meşruiyet sağlanmaktan başka bir şey değil.

Bu hâliyle iktidar bir tür yaşam tarzını tüm topluma dayatıyor ve bunu da devlet imkân ve gücü ile yapıyor.

Bunun şimdilik sınırı, muhalefetin elinden yerel yönetimlerde.

Bu açıdan İstanbul’da İzmir’de, Ankara’da, Antalya’da, Adana’da, Mersin’de, Diyarbakır’da ya da ülkenin farklı il ve ilçelerinde muhalefetin elinde olan yerel yönetimler bu açıdan birer “küçük özgürlük adası” hâlindedir ve bu korunmalıdır.

Burada elbette tüm muhalefete sorumluluk düşmektedir.

Aday belirleme sürecinden, adaylardan memnun olmayan pek çok “CHP’li” sadece İstanbul’da değil farklı seçim çevrelerinde parti adayın kaybetmesi için çaba harcıyor görüntüsü var. Kimileri aday gösterilmediği başka partiye geçerken, kimileri de parti ve adayı aleyhine çalışıyor.

KÜÇÜK İKTİDAR İÇİN KAYBETTİRMEK

Diğer yandan yerel seçim bağlamında önemli bir tartışma esas olarak CHP’de yaşanıyor.

Aday belirleme sürecinden, adaylardan memnun olmayan pek çok “CHP’li” sadece İstanbul’da değil farklı seçim çevrelerinde parti adayın kaybetmesi için çözelti çaba harcıyor görüntüsü var. Kimileri aday gösterilmediği başka partiye geçerken, kimileri de parti ve adayı aleyhine çalışıyor.

Hatta bu söylentiler o kadar yüksek sesle dillendirildi ki, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu açıklama yapmak zorunda kaldı.

Gerçekten de özellikle İstanbul özelini ele aldığımızda kimi CHP’lilerin Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesi için çaba harcadıkları gerçeği var. Farklı partiye oy vermeyecek olsalar bile en azından sandığa gidilmemesi için çaba harcanıyor.

Bu açıkçası kendisine CHP’liyim diyen hiç kimseye siyasi olarak uygun bir davranış değildir.

Bütün bu siyasi niyet ve çabanın arkasında var olan beklenti; Ekrem İmamoğlu’nun seçim kaybettiğinde siyaseten gücünün kaybedeceği varsayımı vardır.

Açıkçası bunun gerçekleme olasılığı da bugünkü koşullarda hayli düşüktür.

Daha önemlisi şudur; yerel seçimler İstanbul başta olmak üzere kimi il ve ilçelerde kaybedildiği zaman CHP’de verilecek iktidar mücadelesi ne kadar anlamlıdır?

Bu ancak kaybetmiş bir partide “küçük iktidar” korumadan başka bir anlam taşımaz ki, bu da siyaset değil küçük çıkarları korumaktan başka bir şeye yaramaz.

Bu açıdan özellikle İmamoğlu’na siyaseten ve ideolojik olarak karşı çıkanların yapması gereken onun seçim kaybetmesi için çalışmak yerine CHP’nin geleceği için alternatif bir ideolojik program koymaları daha anlamlı olur. Aksi küçük iktidar kavgasından başka bir şey değildir. Ve bunu verenlerin en baştan kaybettiği bir mücadeledir.

Yeni Türkiye inşa edilirken muhalefetin ‘küçük iktidar’ hastalığı

 

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir