Erdoğan’ın çıkışını nasıl okumalı?

Erdoğan’ın çıkışını nasıl okumalı?

Yeni sistemde, MHP kurumsal varlık ve yapısını hem siyasi hem de ideolojik olarak güçlendirirken, AKP siyasi olarak varlığı apolitik bize zemine mahkûm etmekte; Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan çevresindeki dar grup kendi geleceklerinin siyasetini yapmaktadırlar.

Bir önceki yazımın mürekkebi kurumadan, o yazıda ifade edilen AKP-MHP uzlaşmasını zora sokabileceği yorumu yapılan bir çıkış geldi Erdoğan’dan. 14 Mayıs seçiminin bir gün öncesinde yaptığı açıklamayı tekrarladı ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 50+1 sistemini değişmesi gerektiğini ifade etti.

Erdoğan’ın ifadesinde, parlamento seçimlerine ilişkin açıklama yoktu. Öneri sadece cumhurbaşkanı seçimi için.

Bu öneriye; “Erdoğan MHP’den kurtulmak istiyor”dan yeni bir anayasal değişikliğiyle adaylığının önünü bir kez daha açma girişimi olarak yormaya kadar geniş bir yelpazede yorum yapıldı.

AKP DEVLETTEN KOPABİLİR Mİ?

Bir önceki yazımdaki ana tezim, AKP’nin 2015 Nisan-Mayıs’ından itibaren “Anti-Kürt” bir blok kurarak Cumhur İttifakı’nın temelini attığı ve o tarihten bugüne kadar ise partinin fiili olarak devlete eklemlendiği ve kurumsal varlığının da sadece kâğıt üstünde kaldığı şeklindeydi.

Bunda yasamanın doğrudan yürütmeye bağlanması kadar, yürütmenin de esas olarak Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi ve danışmanlar üzerinden devlet eksenli sürdürülmesinin etkisi vardır.

Bu açıdan Erdoğan, 2015 sonrası bütün siyasi tasarımını; devletin içindeki yargı, asker, bürokrasi elitleri ve bir anlamda onların bir kısmını temsil eden MHP ile, sadece siyasal değil daha temelde ideolojik bir ortaklığa dayandırmıştır.

Sistem değişikliği de bu tasarımın işleyişin kolaylaştırılmasının aracı olmuştur.

AKP, 2011’de başlattığı “toplumsal mühendislik projesi”ni sürdürme esnekliği karşısında MHP’ye başta yargı bürokrasisi olmak bürokrasi üzerinden geniş bir alan açmıştır.

Açılan bu alanların içinde, devletin gerektiğinde kullandığı yasa dışı faaliyetleri temsil eden kişi ve gruplar da vardır.

Son dönemde İçişleri Bakanlığı üzerinden pek çok operasyon yapılıyor. Ve her operasyonda, geçmiş 4-5 yıl içinde ilgili birimlerin İnterpol arama kayıtlarına rağmen göz yumduğu görülen pek çok kriminal kişi ve grup göz altına alınıp tutuklanıyor, kurdukları suç şebekleri çökertiliyor.

Bütün bu operasyonların bir ucunun devlet içinde bu gruplara göz yumanlara gideceği aşikâr. Bu aşamada belki göz yumanlarla ilgili bir yasal süreç işletilemese de, kimin kime göz yumduğu, böylece kimlerin kimlere yakın olduğu ve daha önemli bu sistemle nasıl bir rant trafiği döndüğü ve dönen rantın büyüklüğü, nasıl ve kimler tarafından paylaşıldığı ortaya çıkacaktır.

Unutmayalım ki bugünkü sistemi, yaşanan tüm ekonomik ve siyasi sıkıntılara rağmen ayakta tutan bu rant mekanizmasının kendisidir.

Bu rantın büyüklüğü, iktidarlarının ömrünün uzunluğu ile doğru orantılıdır.

PAZARLIK AMA NEYİN?

Bu açıdan Erdoğan’ın MHP ile kurmuş olduğu siyasi ve ideolojik ortaklığı bozma ihtimali, siyaset yapma tarzını değiştirmeden çok düşüktür. Çünkü mevcut sistem ve ortaklık herkesin eşit olamasa da kazandığı bir modeldir.

Sorun şu ki MHP, kurumsal varlık ve yapısını bu ortaklıkta hem siyasi hem de ideolojik olarak güçlendirirken, AKP siyasi olarak varlığı apolitik bize zemine mahkûm etmekte; Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan çevresindeki dar grup kendi geleceklerinin siyasetini yapmaktadırlar.

Erdoğan’ın son yargı krizinden sonra gördüğü, kurduğu partinin siyaseten geldiği işlevsiz haldir. Bunu kendisi tercih etmesine rağmen bundan rahatsız olduğu açıktır.

Erdoğan da artık şunu fark etmiş olabilir: Ele geçirmek istediği devlet tarafından ele geçirilmiş ve yalnızlaşmıştır. Bu çıkış, daralan bu siyasi alanını genişletme çabası olarak okunabilir ama bu artık kolay değildir.

Bunu gerçekten başarabilmesi Erdoğan’ın muhalefetle kuracağı ilişkiye bağlıdır.

Diğer yandan 2015 sonrası başlayan ve henüz tamamlanmamış olan bu inşa sürecinde vitrin olan Erdoğan’ın varlığı bizatihi sistem için gerekliliktir.

Cumhur İttifakı dışında herkesin “gayri-milli” ilan edildiği bu dönemi Erdoğan’ın bu çıkışı gerçekten ilginç.

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir